n Alkollü içkilerin kullanımı, hemen hemen insanlık tarihine yakındır. Özellikle, dini inançlar bakımından pagan döneminde, ibadetin bir parçası da sayılmışlardır. Değişik bölgede, orada yetişen tarımsal ürünlere bağlı olarak içki üretilmiştir. Akdeniz ülkelerinde esas olarak üzüm olmak üzere incir, arpa, mısır, pirinç gibi maddelerden içki üretimi yapılmıştır. İslam hariç diğer dinler içki üretimi ve tüketimine karşı herhangi bir yasaklama getirmemiştir. Belirli bir dönemde, ABD’de wisky yapımı ve içilmesi yasaklanmış, fakat kaçak olarak, mısırdan (moon shine wisky) üretilmiş ve kullanılmıştır. Osmanlı döneminde, en büyük yasaklar IV. Murat (16243-1640) zamanında getirilmiştir. Kendisi sigara tiryakisi olmasına ve içki içmesine rağmen; içki içenleri ve sigara içenleri idam cezası ile cezalandırmıştır. II. Selim (1524-1574), sarı Selim veya ayyaş Selim olarak isimlendirilir ve Kıbrıs’ın fethedilmesini, oradaki şarapların çok iyi olduğu sebebi ile ferman buyurduğu rivayet edilir.

n

n Bir gün padişah vezirini huzuruna çağırır ve ona “Hayatta vazgeçilmesi mümkün olmayan üç şeyi bana söyleyeceksin. Üç gün üç gün içinde bunu bildin, bildin; yoksa kelleni vurdururum” der. Akşamüzeri vezir eve, suratı bir karış olarak gelir ve durumu karısına anlatır. İkisi beraberce düşünür, taşınırlar, fakat bir şey bulamazlar. İki gün uykusuz şekilde böylece geçer. Üçüncü günü vezir, artık boynunun vurulacağından emin olarak saraya yollanmak üzere iken; küçük kızı “Baba, ben padişah efendimizin sorusunun cevabını biliyorum” der. Bunun üzerine vezir “Çabuk söyle bana, ben de gidip padişaha arz edeyim” deyince; kız “Sorunun cevabını bizzat ben Padişah efendimize arz edeceğim, başka türlü asla olmaz” der. Bütün ısrarlara rağmen, kız sorunun cevabını vermeyince, çaresiz vezir kızını da yanına alarak sarayın yolunu tutar. Huzura kabul edilince padişah “Vezir, sorumun cevabını bulabildin mi?” deyince; vezir “Hem evet, hem hayır haşmetlim” der. Bunun üzerine, padişah “Bu ne biçim cevap” deyince; vezir “Cevapları kızım size bizzat verecek” der. Bunun üzerine kız, huzura alınır ve padişah kızı şöyle bir süzdükten sonra “Söyle bakalım sorunun cevaplarını” der. Kız, “Padişahım, sorunuzun birinci cevabı, devlet; zira babam her gün başı ipin ucunda olduğunu bile, bile vezirliğe devam ediyor. Sorunun ikincisinin cevabı ise şehvet; annem her yıl doğum sancıları çekerken bir daha doğurmayacağına yemin etmesine rağmen; bir sonraki yıl yine doğum yapar. Sorunuzun üçüncü cevabı ise, işret; zira dünyaya hükmeden siz hünkârım akşam olunca, çilingir sofrasını kurdurarak, bir şişenin mahkûmu oluyorsunuz” der. Sonuçta, elbette vezir kellesini kurtarmıştır, yalnız vezirin kızının hangi ihsanlarla taltif edildiğini bilmiyoruz. Yaşanıp, yaşanmadığı belli olmayan bu hikâye oldukça enteresandır.

n

n Türkiye’de içki kullanımı ile ilgili çok garip bir duruma çok düşündüğüm halde, cevap bulamamışımdır. Bunlardan birincisi, on bir ay, rakı şişesinin içinde balık olsam misali, içki içenlerin; Ramazanda hiç içmemeleri, ama bayram ile birlikte tekrar içmeye başlamalarıdır. İkincisi ise; ellili yaşlara kadar ayyaşça hayat geçirenlerin, bu yaştan sonra hacca giderek hacı olmaları ve hiç içki içmemeleridir. İçkinin zararını bildiği halde içmeye devam etmesi ne garip bir tenakuzdur. Gençliğinde içki içme, ama sonra yine hacca gideceksen git. Bu çelişkili durumu hep düşündüm, ama cevabını veremedim. Bu davranışta “Ben gençliğimde içtiğim kadar içeyim, nasıl olsa hacca gidince bütün günahlarım affedilecek” düşüncesi mi, yatıyor?

n

n İçki dâhil, sigarayı da içine alacak olur isek, kanunlarla bunların önünü almak mümkün değildir ve olmamıştır. Diğer anlayamadığım bir husus ise, içki haram; sigara mekruhun nereden geldiğidir. Bana göre, sigaradaki etken madde bir alkoloid olan nikotindir. Şunu açıkça ifade etmek gerekir ki, içki kadar çevreye ve insanlara zararlıdır. Sigaranın kapalı yerlerde içilmesinin yasaklanması, caddelerimizi ne duruma getirdiği ortadadır. Ayrıca, bir husus üzerinde de durmak isterim ki, bu husus insanımız ve gençlerimiz için çok önemlidir: Bütün alkollü içkiler, sigara ve özellikle gençler arasında gittikçe yaygınlaşan uyuşturucu, tiner ve diğerleri ile topyekûn bir mücadeleye girilmelidir. Bu bir devletin yanında sivil toplum örgütlerinin görev alacağı politikalar olmalıdır. Saygılarımla.

n

n

n