Asi, Aşka Sürgün, Kurşun Yarası, Kertenkele, Kasaba, Genco gibi severek izlenen birçok TV dizisinin ünlü senaristi hemşehrimiz Bilal Babaoğlu, ikinci filmini Samsun'da çekmek üzere çalışmalarına başladı. Babaoğlu, ilk filmi Âşık ile büyük halk ozanımız Aşık Veysel'in hayatının bir kısmını beyaz perdeye taşımıştı. Halen festivallerde yarışan Aşık filmi, Babaoğlu'na Trabzon Film Festivali'nde Umut Veren En İyi Yönetmen ödülünü kazandırdı. Samsunlu yönetmen Bilal Babaoğlu ile tüm Samsunluları heyecanlandıran film projesini konuştuk. Babaoğlu, ikinci filminde Ulu Önder Atatürk'ün Samsun günlerini konu ediyor. Senarist Yönetmen Bilal Babaoğlu, bu süreçte Samsunlulara da büyük görevler düştüğünü söyledi.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Sizi tanıyabilir miyiz?

Bilal BABAOĞLU: Samsunluyum. Havza'nın Cevizlik Köyü'nde doğdum. İlkokulu köyümde okudum. Ladik Akpınar Öğretmen Lisesi'nde 7 yıl eğitim aldıktan sonra bir süre Amasya Eğitim Fakültesi'nde okudum. Aklımda hep sinema okumak ya da gazetecilik yapmak gibi bir düş vardı. Eğitim fakültesini bırakıp yeniden üniversite sınavı için hazırlanıp İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi Gazetecilik bölümünü kazandım. Okulu bitirdikten sonra bir süre gazetecilik yaptım. Daha sonra senaryo yazarlığı yapmaya başladım. Yaklaşık 20 yıldır İstanbul'dayım. Birçok dizinin senaryo ekibinde bulundum, bazılarını kendi hikayemiz olarak hayata geçirdik.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: İlk sinema filminizde Âşık Veysel'i anlattınız. Öncelikle şunu sormak istiyorum: Âşık Veysel sizin için ne ifade ediyor?

Bilal BABAOĞLU: Âşık Veysel, ' Benim sadık yarim kara topraktır' diyen kişi. Benim için çok önemli bir rehber.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: En baştan beri Âşık Veysel'in hayatı mıydı beyaz perdeye taşımak istediğiniz yoksa sonradan mı gelişti, fikir nasıl çıktı ortaya?

Bilal BABAOĞLU: Açıkçası sonradan gelişti. Senarist olarak 'leylayı ararken Mevla'yı bulmak' diye ifade ettiğimiz, doğudaki aşk biçimiyle ilgili olarak bir sinema filmi yapmaya karar vermiştim. Bu bizim edebiyatımızda olan bir şey. Ben bu konuyu günümüzde nasıl anlatırım diye dert etmekteydim. Öyle bir süreç içerisindeyken Hacı Mehmet Duranoğlu'nun Âşık Veysel'i anlattığı, Küçük Dünyam isimli belgeseli tesadüfen izledim. Onun hikayesini gördüğümde heyecanlandım. Başlangıçta herkes kadar biliyordum araştırdıkça heyecanım daha da arttı. Özetle şunu söylemek isterim Veysel'in sazından çok sözüyle, kelamıyla ilişkili olarak bu filmi yapmak istedim.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Görüyoruz ki film için yaptığınız çalışmalar sayesinde siz de Aşık Veysel'i daha yakından tanıdınız. Film bittiğinde Aşık Veysel ne gibi etkiler bıraktı sizde?

Bilal BABAOĞLU: Metin Erksan'ın ilk filmi olan 'Karanlık Dünyam' da Aşık Veysel üzerine. Dünyaya bir şey söylemek istiyorsak; kendi topraklarımızdaki değerlerle dünya pazarına çıkmanın daha doğru olacağını bana Aşık Veysel öğretti.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Film için Aşık Veysel'in oğlu ve torunuyla da biraraya geldiniz. Bu süreçte şaşırdığınız durumlar oldu mu?

Bilal BABAOĞLU: Ben, Kör Veysel'in Aşık Veysel olma sürecini hikaye ettim. Filmimiz, Aşık Veysel'in 1933 Aşıklar Bayramı'nda sahneye çıkmasıyla bitiyor. Aşık Veysel'in hayatında sır olan bir şey yok. benim hikaye ettiğim dönemi biraz daha anekdot şeklinde, çok belgeli değildir. Bilinmeyen bir şey olmadığı için çok şaşırdığım bir şey de olmadı. Benim önceliğim Veysel'in hayatına tanıklık etmek değildi. Benim derdim aşık olma sürecini, aşıklık halini anlatmaktı. 'Veysel karakteri yaşamış ve hepimizin çok sevdiği Âşık Veysel'dir' iddiasında değilim ben.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Film şu an festivallerde gösteriliyor…

Bilal BABAOĞLU: Evet, festivallerde yarışmakta, gösterilmekte. En son Trabzon Film Festivali'nde 'Umut Veren En İyi Yönetmen' ödülünü aldı 'Âşık' filmi. Bu çok gurur verici. İyi bir başlangıç oldu ve bana çok şey öğretti.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Sinemada artık genelde gişe kaygısının ön planda olduğunu görüyoruz. Sizce bir dönüşümü mü yaşıyoruz, yoksa o büyülü dünya seyirciye yeniden ulaşır mı?

Bilal BABAOĞLU: Nereye doğru gidiyoruz göremiyorum. Açıkçası umutlu da değilim. Film sayısı artıyor ama nitelik kaybı söz konusu. Televizyonun sinema üzerinde çok hakimiyeti olduğunu düşünüyorum. Özellikle Türkiye'de durum bu. İzleyici profilinde çok radikal bir değişim oldu. Alışveriş merkezlerinin açılması ve buralara salonların kurulmasıyla kent içlerindeki butik salonlar, kendilerini ekonomik olarak var edemediler. Kısacası sinemanın geleceğine dair Türkiye'deki hal daha çıkmaz sokak gibi görünüyor. Ama dünya sinemasında ya da hemen yanı başımızdaki İran'da durum böyle değil, her geçen gün daha kaliteli işler çıkabiliyor. Neden biz yapamıyoruz bilmiyorum bence bu hepimizin meselesi.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Bir dizi senaristi olarak, son yıllarda çok fazla dizi çekiliyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz ve reyting alan dizilerin yeni dönemlerde de devam etmesi sizi nasıl etkiliyor?

Bilal BABAOĞLU: Çok fazla dizi olması güzel ve bence ülke olarak bu konuda iyiyiz. Artık dizilerimiz yurtdışına da satılıyor. Bence bunlar güzel gelişmeler. Öte yandan dizinin uzaması performansı düşürüyor. Bir yazar olarak yazdığınız şeyin beğenilmesi gurur verici ve doğru olan işler bu duygu yitirilmeden ortaya çıkıyor. O duygunun yitirildiğini seyirci de anlıyor mutlaka yansıyor. İnanarak yazmadıysanız o duyguyu geçiremiyorsunuz bu yorgunluk; oyuncuya da yansıyor. Bence tadında bırakmakta yarar var. Artık bu konu ile ilgili net sözleşmeler de yapılıyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN:Milli mücadeleyi başlatmak üzere 19 Mayıs 1919'da silah arkadaşlarıyla birlikte Samsun'a ayak basan Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya'ya kadar uzanan yolculuğu, Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan proje ile turizme kazandırılacak. Proje kapsamında 98 kilometrelik tarihi güzergahta, Atatürk'ün neler yaşadığı gün ışığına çıkarılarak canlandırılacak. Bu çalışmayı nasıl değerlendirdiniz?

Bilal BABAOĞLU: Ben bu projenin bileşenlerinden değilim. Ama bu çalışmanın içinde olmayı çok isterim. Ayrıca bir Samsunlu olarak bence içinde hissettiğimi de söyleyebilirim. Heyecanla izliyorum olanları. Yapılanlar çok kıymetli. 19 Mayıs ruhunu yeniden yaşatmak adına da yapılan çok güzel. Ben sinemacı olmadan evvel belgesel fotoğrafçıydım. Yani belgeselci bir bakış açısına da sahibim. Büyükşehir Belediyesi'nin Kurtuluş Yolu'nu yapma sürecini; hikayesi de olan, dünyanın her yerinde izlenebilecek bir belgesel yapmak istiyorum. Bunu belediyeye sunacağım.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Bu düşüncenizin dışında Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a gelişi ve burada geçirdiği günleri konu alan bir film yapmayı planladığınızı biliyoruz. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Bilal BABAOĞLU: Ben uzunca bir süredir 19 Mayıs ve sonrasıyla ilgili bir şey yapmak istiyorum ve bununla ilgili birikim yapmaya başlamıştım. Şu cümleyi çok severim: Hayat yolda olmaktır, ama asıl yolculuk yuvaya dönüştür. Ben hayatımın bir aşamasında buraya döneceğimi biliyordum. Biliyorsunuz 2019, 19 Mayıs'ın yüzüncü yıldönümü. Bütün Türkiye'nin gözü Samsun'da olacak. Biz kendimizi çok iyi anlatmalıyız. Atatürk'ün Samsun'da bulunduğu günleri bir Samsunlu olarak şöyle hikaye etmek istiyorum: Biz ev sahibiyiz. Çok değerli bir misafir gelmiş, ev sahipleri o misafirin misyonuna ortaklar. Örneğin bir Havzalı olarak 'ilk cüreti gösteren sizlersiniz' sözü beni çok heyecanlandırıyor. Havzalılar bunu yeniden idrak etmeliler. Samsun, kurtuluş mücadelesine ilk inananlardan. Yüzüncü yılda bütün Türkiye'ye ve dünyaya 'biz, bu kurtuluş destanının önemli neferleriyiz' demeliyiz. Bunu yeniden hatırlatacak eserler üretmek zorundayız. Herkese düşen görev var ve bunu acilen idrak etmeliyiz. 2019 yılında Samsun, Türkiye'nin kültür başkentine dönüşüverecek. Biz bununla ilgili nitelikli eserler ortaya çıkarmalıyız. Benim eserimin de bu olmasını istiyorum. Filmin ismini şimdilik 'misafir' olarak düşünüyorum. Ata'yı misafir eden bir ailenin ya da bir kişinin hikayesi olarak düşünüyorum. Ben bu eseri olabildiği kadar Samsunlularla birlikte yapmayı önemsiyorum.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Nasıl olacak bu?

Bilal BABAOĞLU: Ekim ayından itibaren bir senaryo ekibi oluşturmak üzerine duyurular yapacağım. Fotoğraf ve video dersleri vermek istiyorum. Küçük bir okul gibi oluşum da planlıyorum diyebilirim. Benim önce öğrencim olacak olan kişiler bu sinema filminde yer ve rol alsınlar istiyorum. Öte yandan bahsettiğim bu filmi profesyonellerle ve dev bir prodüksiyonla yapacağımızı da belirtmek isterim. Samsun'da bir sinema ekibi oluşturmayı da hedefliyorum. Belki onlar sonrasında kendi başlarına bir dizi oluştururlar. Samsun'un bu konuda çok zayıf olduğunu düşünüyorum Örneğin Trabzon'un film festivali var Samsun'un neyi var?

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Film şu an senaryo aşamasında mı?

Bilal BABAOĞLU: Evet, daha senaryo aşamasındayız. İyi ihtimalle önümüzdeki yıl bu zamanlarda motor deriz. Ben senaristim senaryosunu yazarım ve o senaryoyu hayata geçirmek buradaki imkanlarla sağlanacak. Bu çağrıyı duyan ve sürece dahil ve müdahil olan herkes, beni mutlu eder. Üzerimdeki yük hafifler. Filmimiz 2019 yılında vizyonda olursa çok güzel olur.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Son olarak neler söylemek istersiniz?

Bilal BABAOĞLU: 19 Mayıs'ta ne yaşadığımızı yeniden öğrenmeye ihtiyaç duyduğumuz günlerdeyiz. Samsun olarak bunu en başta biz hatırlamalıyız. Bir sinemacı bunu düşünerek yola çıktıysa başkalarına da görev düştüğünü hatırlatmak ve duyurmak istiyorum. Size de çok teşekkür ederim.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Biz teşekkür ederiz.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN ÇOBAN

Fotoğraf: Pirsu DÜZGÜN