Suriye çıkmazında, sözde bir kapı aralanmış gibi görülmektedir. Bununla beraber yıllar yılı bürokrasideki tecrübeme göre; eğer bir işin sürünceme kalmasını istiyorsanız bunu komisyonlara havale edersiniz. Bunun en bariz örneğin ise Kıbrıs'ta görmekteyiz.

Daha önceki Cenevre toplantıları ile Viyana'daki toplantıyı takiben şimdi, 29 Ocak 2016 tarihinde Cenevre'de toplantı başlamıştır. Toplantı öncesi ise, oldukça problemli ve sancılı olmuştur. Türkiye'ye göre terör örgütü olarak kabul edilen, PYD bu toplantıya davet edilmek istenmiş ve Türkiye'nin tepkisi sonucu, davetten vazgeçilmiştir. Fakat bana göre, bu yine Batının oynadığı bir oyundur. Suriye Demokratik Meclisi olarak, yani onun içinde herhalde, PYD orada temsil edilecektir. Esas olarak bu toplantı, Suriye'deki bütün grupları içine alacak şekilde tertip edilmek istenmiştir. IŞİD ile El Nusra terör örgütü olarak kabul edildiği için onlar davet edilmemiştir. Burada Batının çifte standardı görülmektedir. IŞİD, Suriye'nin % 40'nı istila etmiş bulunmaktadır. Buna rağmen, aynı şekilde bir terör örgütü olan PYD'yi temsilen Salih Müslim davet edilmeye çalışılmıştır. Türkiye'deki malum kişiler, Suriye'ye barışın gelmesi için PYD'nin davet edilmesi üzerinde durmaktadırlar. Bana göre, Suriye'ye barış bir tarafa, savaşı getiren en önemli unsurlardan birisi, PYD'dir. Cenevre'deki toplantı, Beşar Esad ( PYD muayyen süreçler içinde, Beşar Esad ile iyi ilişkiler içinde de olmuştur), Muhalifler (katılmıyor), Suriye Demokratik Meclisi olarak ve diğerleri Suriye'yi temsil edeceklerdir. Burada en garip olan ise, aşağı yukarı 3,5 milyon nüfusa sahip olan Türkmenlerin temsil edilmemesidir. Güneyde yer alan Durzî'lerin durumu ne olacaktır bu da meçhuldür. Elbette, Suriye'de yamalı bohça gibi, katılacak bu grupların içinde, diğerleri de yer alacaktır. Bu toplantının diğer özelliği ise, toplantıların iki grubun moderatörlüğü altında yapılacaktır. Birinci grupta, Rusya başta olmak üzere, İran ve Çin olacaktır. Diğer grubu ise, Başta ABD olmak üzere, İsrail, AB ülkeleri, Türkiye ve diğer birçok ülke yer alacaktır. Yalnız toplantın önemli özelliği, toplantıya katılan gruplar aynı masa başında olmayıp, yukarıda saymış olduğumuz devletlerin ara buluculukları şeklinde, ayrı ayrı mekanlarda yapılacak olmasıdır. Bunun anlamı ise, özellikle ABD ve Rusya'nın aralarında kararlaştırdıkları yönde olma ihtimali oldukça kuvvetlidir. Bu husus şimdiden bilinmemekle birlikte; ilk etapta Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruma yönünde olabilir. Federasyon olabilir mi? Bunu şimdiden öngörmek pek mümkün olarak görülmemektedir. Kuzeyde PYD'nin bulunduğu kısımda bir Kürt idaresi, Beşar Esad ile Nusarî'lerin meydana getirdiği bir idare, Güneyde Durzî'lerin bir idaresinden meydana gelen idarelerden federasyon olabilir mi? Bunun içinde, Türkmenler temsil edilecek mi, edilmeyecek mi? Bu önemli bir husustur. Bunun yanında, Şii'lerin ve Hristiyanların durumu ne olacaktır. Bilinmesi gereken husus şudur ki, şu anda IŞİD ile gerçek anlamda kimse mücadele etmemektedir. IŞİD ile mücadele muhtemelen, eğer gerçekleşir ise Suriye meselesinden sonra ele alınacaktır. Zira, IŞİD bu belirsizlikten kaynaklanan zafiyetten yararlanarak ortaya çıkmıştır, ona göre de mevcudiyetini devam ettirmektedir. Yalnız, 6 ay sürecek olan toplantıyı Salih Müslim'in grupları etkilemek için oradadır. Görüldüğü gibi buradan Türkiye için bir şeyleri ümit etmesi boşunadır. Bana göre, Batılılar tarafından PYD'ye bir statü verilmesi, ise bizim aleyhimize bir karar olacaktır. Saygılarımla.