CHP Samsun İl Başkanı Tufan Akcagöz, 4 Ekim 1926 tarihinde Medeni Kanun'un kabul edilmesiyle Türk kadınına, erkeklerle eşit haklar tanındığını belirterek, "Ancak bugün, 1926 yılından çok gerideyiz" ifadelerini kullandı.

EN ÇOK KADINLAR SAHİP ÇIKMALI

Medeni Kanun'un yürürlüğe girmesinin 91. yılında, müftülere nikah kıyma yetkisinin tartışıldığını dile getiren Akcagöz, 'Medeni Kanun, Türk kadının azad belgesi. Millletin temel unsurlarından biri erkekse, diğeri de kadın. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, kadını özgürleştirmeden ve ona erkekle eşit haklar tanımadan çağdaş bir ülke olamayacağımız bilinciyle, devrimi gerçekleştirirken, bilhassa çağdaş hukuk sistemini hayata geçirmeye gayret gösterdi. Medeni Kanun, laik hukuk sisteminin temel parçası. Bu kanunun kabulü, kadına erkek karşısında eşit haklar tanıdı. Yoksa, erkek egemen hukuk sisteminde iki kadının şahitliğinin bir erkeğin tanıklığına denk olduğunu, miras hukukunda kadının, erkeğin yarısı kadar hak sahibi olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle, kazanılmış bu hakka en çok kadınlar sahip çıkmalı' dedi.

O YETKİ İKİYE BÖLECEK

Müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesinin, toplumu ikiye böleceğini söyleyen Akcagöz, 'Medeni Kanun'un yürürlüğe girmesinin 91. yılında, laik hukuk sisteminin sırtına bir hançer gibi saplanan bu tasarının, milleti ikiye böleceği açık. Vatandaş, müftüye nikah kıydıran ve belediyeye nikah kıydıran diye kutuplaşmış olacak. Dini açıdan bakacak olursak, Müftüye nikah kıyma yetkisinin verilmesi, zoraki bir ruhbanlaşma sürecini de beraberinde getirecek. Dileyen, istediği dinin temsilcisine nikahını kıydırabilir, buna bir engel de yok. Ancak, resmî hüviyet taşıyan bir din adamına bu yetkinin tanınması doğru değil" ifadelerini kullandı.