Bu yazı da

nereden çıktı,
"Bugün Anneler Günü"
değil ki,
diyenler
olacak!..
Biliyorum,
bugün 1 Mayıs
Emekçi Bayramı...
Ölümden başka her şeye
çare bulan
gelişmelere
rağmen
hangi makine, hangi cihaz ya da
hangi aygıt;
yaradılanların en mükemmeli
olan bir insan evladını,
en büyük üç acıdan birine
seve seve katlanarak,
hayatla buluşturabilir?..
9 ay karnında taşı. Yeme yedir, içme içir
giyme giydir, Ömrünün sonuna
kadar çocuklarının arkasında koca bir dağ gibi dur!..
Bordro yok, mesai yok,
emeklilik yok!..
Söyler misiniz; dünyanın en büyük
emekçileri anneler
değil de kimdir?..
Ben annemi
1 Mayıs günü
kaybetmiştim...
Ne büyük bir
ilahi tesadüf değil mi?..
Böylesine
büyük bir emekçinin
yine böyle bir günde
Hakk'a yürümüş olması...
Emeği böylesine
taçlandıran
rahmetli annem
başta olmak üzere
hayatlarını kaybetmişlere
dualarımı yolluyor; yaşamlarını sürdüren
annelerin de
ellerinden öpüyorum...
Zeki Yüceel'in
annesi için yazdığı bu duygulu yüklü
mektupla
sizleri başbaşa bırakıyorum...

* * *
"Bu mektubu, soğuk mezar taşına oturup,
taze toprağını avuçlarımda ufalayarak yazıyorum annem.
Hava biraz yağmurlu. Ve yağmur, gözyaşlarımı da alıp sürüklüyor anne.
Oysa; yağmurun yağışını, pencere önünde birlikte seyrederdik seninle.
Omzuna yaslardım başımı,
ne de güzel kokardın.
Yanındayken kendimi öyle güvende hissederdim ki anne.
Hayal gibi ama,hatırlıyorum.
Her gece üzerimi örtmeye gelirdin usulca.
Omuzlarıma kadar örtüp yorganı,
sonra da yanağımdan öperdin sıcacık.
Biliyor musun anne?
Aslında ben, uyumadan beklerdim o gelişlerini.
Sıcacıktı nefesin,
hele o kısık sesinle "canım yavrum" deyişin,
hala kulaklarımda.
Babamın pazarda harcaman için verdiği harçlıktan illaki artırıp,
abimle benim ceplerimize sıkıştırırdın.
Arkadaşlarınızın yanında mahcup olmayın derdin.
Aslında, en samimi arkadaşımız sendin anne.
Oturup derdimizi dinlerdin.
Zaten hiçbir şey saklayamazdık senden;
anneydin ne de olsa, hissederdin.
Sokakta yaramazlık yapıp, kaçarak eve gelirdim.
Babamın gelmesine yakın,
korkumdan uyurdum hemen.
Babama şikayet edersin diye korkardım,
ama söylemezdin.
Ben, şakacıktan uyuyor gibi yapıyordum anne,
sonra da kalkardım şikayet etmediğini anlayınca.
Hadi anne, sen de benim gibi şaka yaptım de.
Az sonra kalkacakmışsın gibi geliyor yattığın yerden.
Hadi; hadi, kalksana anne.
Cennet senin ayaklarının altında;
Oysa biz, daha o mukaddes ayaklarını öpemedik.
Gitme anne,
böylesine zamansız, böylesine amansız gitme.
Biz daha, cenneti hak edemedik,
Cenneti hak edemedik anne.
İşte bak;
giyinip kuşanıp, baş kaldırdım dağlara inat.
Ama, sen arkamda yokken,
ben kendimi zavallı hissediyorum anne.
Kalksana anne;
Yine arkamdaki dağım ol,
yolumu bekleyenim, gözyaşımı silenim ol anne.
Dağlar yıkılmaz sanırdım;
Meğer yıkılırmış, meğer yıkılırmış anne.
Hiç unutmam.
Abim askerdeydi.
Sen, sineni gere gere, başın dimdik,
"asker anasıyım" derdin, konu komşuya.
Derdin de, hep gizli gizli, hep için için ağlardın.
Biz, gizli ağlamayı unuttuk anne.
Hıçkırıklara boğulduk,
gözyaşlarımıza, yağmurlar ağlar oldu anne.
Hadi; hadi, kalksana anne.
Daha, helalliğini alamadık,
Daha, kokuna doyamadık,
Daha, doyasıya sarılamadık.
Kalksana anne.
Cennet, ayaklarının altındaydı.
Biz daha,
Cenneti hak edemedik anne.
Biz daha;
Cenneti hak edemedik...!"

* * *

Alınteri ve göz nuruyla
helalinden kazanmanın
onur ve gururuyla
başları dik gezenlere
selam olsun!..