Şu sözler Sultan İkinci Abdülhamit'e aittir ve yüz küsur yıl önceden günümüzün can alıcı sorusuna cevaptır: 'Her sadrazam değişişinde kıyametlerin kopmasını çok lüzumsuz buluyorum. Çünkü Kamil ve Sait hangisi olursa olsun, asıl sadrazam Yıldız'da ikamet eden benim.'

Sultan II. Abdülhamit'in Kamil dediği ünlü sadrazamlardan(başbakanlardan) Kıbrıslı Kamil Paşa'dır. Sait dediği ise ondan da şöhretli sadrazam Küçük Sait Paşa'dır. Sait Paşa sadrazamlık(başbakanlık) makamına yedi defa gelmiş yedi defa gitmiş, Kamil Paşa da üç defa gelmiş üç defa gitmiştir. Getiren de gönderen de ve asıl söz sahibi olan da Sultan II. Abdülhamit'tir. Söz sahibi kendisi olduğu sürece kimin sadrazam(başbakan) olduğu hiç de önemli değildir.

Dünden bugüne baktığımızda değişen bir şey yoktur. Dün söz sahibi Sultan II. Abdülhamit Han'dı, bugünse Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Nasıl dün kimin sadrazam olduğu önemli değilse bugün de kimin başbakan olacağı hiç önemli değildir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kimi tensip ederse o olacaktır

Sayın Davutoğlu'nun gitmesi, Ankara'nın siyaset kulislerini izleyenler için sürpriz olmamıştır. Yaklaşık dört aydan beri mayıs ayında bir olağanüstü kongreden ve Davutoğlu'nun gideceğinden bahsediliyordu. Beklenen oldu ama küçük bir ayrıntı, Sayın Davutoğlu gitmedi gönderildi. Gelen giderdi, getirilense gönderildi. Pek şık olmasa da olan budur.

Sayın Davutoğlu'nun gönderilmesini iç siyaset açısından değil ama dış siyaset açısından değerlendirmek gerektiği düşüncesindeyim. Hocanın bakan ve başbakan olarak uyguladığı ya da danışman olarak uygulanmasında etkin olduğu dış politikanın ülkeye maliyeti çok yüksek olmuştur. Bugün kuşatılmışlığımızın ve yalnızlığımızın temelinde Hocanın gönülleri okşayan özlemler ama gerçekleşmesi imkansız hayaller üzerine oturtulmuş dış politikasının büyük rolü vardır. Bu gönderiliş/gidiş dış politikada yeni açılımlar için bir fırsat olabilir.

Devlet çarkı uzun zamandan beri durmuş vaziyetteydi. Çıkması gereken kararnameler bir türlü çıkmıyor yapılması gereken atamalar yapılamıyordu. Sanırım önümüzdeki hazirandan itibaren başta valiler, kaymakamlar ve emniyet müdürleri kararnameleri olmak üzere tüm kararnameler ardı ardına çıkacaktır.

Sayın Davutoğlu sık sık 'Vakitler hayrola, hayırlar fethola, şerler def olan' der. Biz de önce 'amin' diyelim ve sonra da Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin diliyle 'Mevla görelim neyler/neylerse güzel eyler' diyelim. Bekleyelim ve görelim…