Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hilmi Gözlükaya, omurgada hareket kısıtlılığına neden olan iltihaplı bir romatizmal hastalık olan ankilozan spondilitin, sinsice ilerleyen bir hastalık olduğuna dikkat çekerek uyarılarda bulundu.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hilmi Gözlükaya, hastalığın boyun, sırt, gövde, kalça, kaburga ve omuzlarda ağrı ve sertliklere neden olduğunu, tedavi edilmeyen hastaların omurgalarının birbiriyle kaynaşacağından tek bir kemik gibi göründüğünü, bu durumun hastalarda öne doğru eğik durma eğilimi meydana gelmesine ve zamanla kişinin hareketlerini engelleyecek bir hal almasına neden olabileceğine vurgu yaptı.

Türkiye'de yaklaşık 400 bin ankilozan spondilit hastası olduğunu belirten Gözlükaya, uzun süren bel ağrılarında 'ankilozan spondilit' hastalığının her zaman akla gelmesi gerektiğini belirterek, şu bilgileri verdi: 'Ankilozan spondilit hastalarının çoğunun daha önce hekim tarafından görülmüş olmalarına rağmen, tanı konmamış olma ihtimali çok yüksektir. Genellikle hastalık başladıktan 9-10 yıl sonra tanısı konulan ve sıklıkla bel incinmesi, bel fıtığı ve kireçlenme sanılan, bir omurga hastalığıdır. Ankilozan spondolit, hastanın şikayetleri ve basit bir röntgen grafi yardımı ile tanı konulabilecek bir hastalıktır. Günümüzde MR'ın yaygın olarak kullanılması da hastalığın tanısında bize çok yardımcı olmaktadır.'

'KALBE, AKCİĞERE VE BÖBREKLERE ZARAR VEREBİLİR'

'Bel bölgesinde genellikle üç aydan daha uzun süren ağrı ve hareket kısıtlanması her zaman ankilozan spondiliti akla getirmelidir. Bel ağrısı özellikle istirahat döneminde belirgindir. Hasta gece ya da sabah, ağrı ve hareket kısıtlılığı ile uyanır. Gün boyu hareketle, bel ağrısı ve tutukluk azalır. Çoğu hastada belirtiler, omurganın bel bölgesinde başlar, bazı hastalarda ise sırt ve boyun ağrıları da gözlenebilir. Ankilozan Spondilit eklemlere olan zararlarının dışında, gözlere, kalbe, akciğerlere ve böbreklere de zarar verebilen bir hastalıktır.'

'EN İYİ TEDAVİ EGZERSİZ'

'Egzersiz, hastalığın en önemli tedavi yöntemlerinden birisini oluşturmaktadır. Eklemlere yönelik yapılan egzersizler, eklemlerin normal hareketini ve esnekliğini korumada yardımcı olur. Solunum egzersizleri akciğer kapasitesini korur. Uygun yatma ve yürüme pozisyonları, karın ve sırt egzersizleri normal duruş şeklini korumada etkilidir. Yüzme ankilozan spondilit için en yararlı egzersiz şeklidir. Sonuç olarak ankilozan spondilitin kronik bir hastalık olduğu unutulmamalı ve tedavisi uzman bir hekim yardımı ile gerçekleştirilmelidir. Uygulanan tedavinin etkileri düzenli kontrollerle izlenmelidir.'