Samsun'da çok uzun zaman önce meydana gelen ve hala unutulmayan Büyük Samsun Yangını hakkında bilinmeyenler ve tarihi bir yolculuk için haberimizi okumanız yeterli.

Büyük yangın, 1869 yılında eski adı Amisos olan Samsun'da 415 evin yanmasıyla sonuçlandı. 3 Ağustos 1869'da yaşan bu büyük afete dair en önemli belge ise dönemin Fransa Samsun konsolosunun İstanbul'daki Fransız Büyükelçiliğine gönderdiği rapordur.

Raporda şu bilgiler yer alıyor:

"Yangında şehrin 415 evi yandı. Bütün Samsun halkı çok üzgün ve perişan durumdadır. 2 gün önce saat 10'a doğru yangın çığlıkları şehrin merkezinden yükselmeye başladı. Yangının yeri ve çıkış nedeni hakkında birkaç çelişik yorum var. Bunları anlatmıyorum çünkü hangisinin doğru olduğu henüz belli değil. Yangın tedbirsizlik sonucu çıkmış ve yangının çıkış yerinin bitişiğinde petrol ürünleri satan dükkandaki petrolle dolu variller ateş alarak yangın süratle büyümüş. Yangının bu derece büyük olmasının nedeni de bu imiş. Dükkan tahtadan yapılma bir handa yer aldığından dolayı bu han da tamamen yanarak kül oldu.

Aynı zamanda güneyden esen şiddetli rüzgar da yangının etrafa sıçramasını ve söndürme çalışmalarının etkisiz kalmasına neden oldu. Tahtadan yapılmış olan evler ve dükkanlar tamamen yandı.

On cami ve beş büyük han da yananlar arasında. Bu hanlardan Taşhan, taştan yapılma ve sağlam bir bina olduğundan daha önceki yangınlardan da kurtulmuştu. Bedesten de Taşhan gibi sağlam binalar arasındaydı. Bu nedenle yangın sırasında yakın dükkanların malları bu iki binaya taşınmıştı ama Taşhan ve bedesten de yangından nasibini aldı. Burada bulunan dükkanların tamamı yok oldu. Taşhan ve bedestenden geriye yalnızca taşları kaldı.

Danişmendliler tarafından inşa edilmiş olan Samsun Kalesi'nde bulunan Kale Mahallesi içindeki tüm evler yani yaklaşık beş yüz ev tamamen yandı. Korkunç olan ise şehrin bu kısmındaki İç Kale denilen yerde Samsun Kalesi'nin cephaneliği vardı. Bu büyük felaketin cephaneliğe ulaşmamasına sevinmeliyiz. Yangının cephaneliğe sıçramaması Mutasarrıf Hasan Paşa'nın gayretleriyle oldu. Hasan Paşa şehrin diğer taraflarındaki yangını önleyemeyince tüm gayretini bu yöne yoğunlaştırdı. İç Kale de evler ve cephanelik iki kat sur içinde idi. Hasan Paşa askerleri ve zaptiyeleri cesaretlendirerek yangına doğrudan müdahalede bulunmalarını sağladı ve yangını durdurdu.

Buna rağmen şehirdeki bazı insanlar diyorlar ki, bunu ben de duydum "Yetkililer bu yangın sırasında hiçbir şey yapmadılar." Fakat buna inanmayın, bu dedikodu büyük üzüntü ve perişanlıktan kaynaklanıyor. Çünkü halk çok perişandır. Yangını söndürmek imkansızdı, bütün yetkililer ellerinden geleni yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar.

Yetkililer tarlalarda kurdukları kamplarda felaketzede halka yardım etmeye çalışıyorlar. Bunlara ekmek dağıtıldı. Felaketzedeler sığınacak bir barınak bulmaya çalışıyorlar. Yangın sonucunda ev sahipleri ve tüccarlar tamamen mahvolmuş ve her şeylerini yitirmişlerdir.

Bu yangın felaketzedelerine yardımın şehir dışından gelmesi gerekmektedir. Hükûmet desteğini bekliyoruz. Siz yardım gönderebilir misiniz? Eminim ki Samsun halkı çok minnettar kalacaktır."

Canik Vilayeti Baş Mühendisi Mösyö Briyo ve bir diğer mühendis Hırsan Efendi yangın tespitlerine başladı. Tespit raporlarına göre 125 bin metrekarelik alan yangından birinci derece etkilendi. Yangın alanı içerisinde alan 500x250 metrelik bir alanda ise ahşap yapılardan geriye kalan hiçbir şey kalmamıştır. Toplamda ise 718 yapının zarar gördüğü ve bu yapılan 121 bin metrekarelik alanı kapsadığı not edilmiştir. Bu alanınsa sahiplerine devredilerek 435 bina inşa edilmesi, geri kalan 4 bin metrekarelik alana ise 280 dükkanın inşa edilmesi karara bağlanmıştır.

Yangın gerçekleştikten bir ay sonra Eylül ayında Samsun'a gelen Trabzon valisi halkın mağduriyetini gidermek için bir komisyon görevlendirmiştir. İlk olarak gıda ve barınma gibi temel sorunlara çözüm bulmaya gayret etmiş, askerî birliklerden temin edilen yüz elli çadır ile kısa süreli de olsa halkın barınma sorununu çözmeye çalışmıştır.

Canik Mutasarrıflığı ve Canik Liva Meclisi yangında zarar görmemiş sayılı birkaç fırında ekmek yaptırıp halka dağıtılmasını sağlamış ve bu dağıtımı tutanaklar ile kayıt altına almıştır. Ayrıca kış yaklaştığından dolayı afetzedeler çadırlardan çıkarılarak ilk etapta okullara, kışlalara yerleştirilmiştir. Daha sonrasındaysa sınırlı sayıdaki okulların iskana elverişli odalarına, dükkanlara, dükkan benzeri binalara ve evi zarar görmeyenlerin evlerine nakledilmişlerdir. Barınacak bir yer bulamayan aileler ise civar köylerde bulunan akrabalarının yanlarına göç etmişlerdir.