TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Samsun Şubesi, Dünya Çevre Günü nedeniyle Mimarlar Odası Samsun Şubesi Konferans Salonu'nda bir söyleşi düzenledi.

Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu'nun konuşmacı olduğu söyleşide Türkiye'deki çevresel faktörler ve iklim değişikliğine etki eden faktörler hakkında açıklamalarda bulunuldu.

Genel Başkan Baran Bozoğlu, doğal afetlerin insanları olumsuz yönde etkilediğini belirterek, 'Son 20 yıl içerisinde oluşan afetlerin yüzde 90'ının sel, fırtına, sıcaklık dalgaları ve diğer hava olaylarından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Yaşanan toplamda 6 bin 457 afet, 606 bin kişinin yaşamını yitirmesine, 4.1 milyar insanın yaralanmasına ve evsiz kalmasına mal olmuştur. Kuraklıktan nedeniyle ise 1.1 milyar insan zarar görmüştür. Türkiye'de 2015 Yılında Kaydedilen Meteorolojik Karakterli Doğal Afetlerin Kısa Değerlendirmesi Raporu'nda, 2015 yılında 731 adet afetin rapor edildiği belirtilmektedir. Bu sayı 2014 yılında 500 adettir. 2015 yılının dünyanın en sıcak yılı olduğunu hatırlatmak gerekir' dedi.

Doğal afetlere harcanan paranın terör yardımlarına harcanan paradan daha fazla olduğunu dile getiren Baran Bozoğlu, '2000 - 2010 yılları arasında ülkemizin terörden zarar görenlere yaptığı yardım 2 milyon 227 bin 600 TL, yangın barınma ve diğer yardımlar 27 milyon 117 bin 007 TL ve hava olaylarından kaynaklı afetler nedeniyle yaptığı yardım ise 288 milyon 295 bin 264 TL'dir. Özetle, iklim değişikliği kaynaklı yaşanacak afetler terörden de yangın ve barınma nedenli ihtiyaçlardan da daha fazla maliyete neden olmaktadır' diye konuştu.

'TÜRKİYE'DEKİ DENİZ SEVİYESİ YÜKSELECEK'

İlklim değişiklikleri sonrasında Türkiye'de deniz seviyesinin yükseleceğinin ve kurak alanların çoğalacağının tahmin edildiğini ifade eden Bozoğlu, 'Gelecek yüzyılın başında yani 2100'de 1985 - 2005 yılları arasındaki deniz seviyesi yüksekliğinden 0.26 - 0.82 metre denizin yükseleceği öngörülmektedir. Bunun Karadeniz'deki yansıması 0.82 metrelik bir yükselmede erozyonla birlikte 7 - 32 metre geri çekilme olabileceği ön görülmüştür. Fırat Nehri'nde, havzadaki yağış eksikliği sebebiyle 21. yüzyılın sonunda önemli ölçüde azalma hesaplanmış ve bu azalmanın yüzde 30- yüzde 70 oranında olduğu ortaya konmuştur. Yapılan bir çalışmalarda, 21. yüzyılın ilk yarısında Türkiye'nin batı sahilleri için yağışlardaki azalmanın büyüklüğünün yüzde 5- yüzde 25 oranında olduğu tüm model sonuçlarında tutarlılığını korumuştur. İklim değişikliği nedeniyle ülkemizin orta kesimlerinde yoğun kuraklık ve yer altı suyunun tükeneceği belirtilmekte, deniz kıyısındaki alanlarımızda ise toprak kayıplarının olacağı tahmin edilmektedir. Yaşanan yağış rejimi değişikliği, yoğunluğunun ve sıklığın artması nedeniyle sel felaketlerinin olacağı su götürmez bir gerçektir. Yaşanacak olası afetlerden kaynaklı kayıp ve zararlarımızın kentte ve kırda uygulayacağımız politikalar ile paralel olduğunu söylemek gerekir. Risk analizinin, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir' şeklinde konuştu.