'Çocuklar Üşümesin Diye' grubunun yöneticilerinden Fatoş Üzer, 2014 yılında bir araya geldiklerini ifade etti.

Üzer 'Beş kişilik grubumuzla çocuklara ulaşmaya devam ediyoruz. 100'den fazla okula ulaştık ve 10 binden fazla çocuğumuzu giydirmeyi başardık' dedi

Samsun'da 5 arkadaşın sosyal medyada kurdukları "Çocuklar Üşümesin Diye" adlı grup, aralarında Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden işçilerin çocuklarının da bulunduğu ihtiyaç sahibi çok sayıda çocuğa yardım eli uzatılmasına aracı oldu. Biz de çalışmaları grup yöneticilerinden Burcu Keskin, Fatoş Üzer ve Özgür Yalçın ile konuştuk.

Burcu DÜZGÜN: Çocuklar Üşümesin Diye grubunun güzel çalışmalar yaptığını biliyoruz ve bugün de bu çalışmaları konuşacağız. Çalışmalara geçmeden önce sizleri tanımak isteriz.

Fatoş ÜZER: Özel bir sektörde çalışıyorum ve 30 yaşındayım. İki yıldır çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Grup sosyal medyada kuruldu. Soma ile Soma'daki köy okullarıyla çalışmalarımıza başladık. Grup yöneticileri olarak bu grubun dışında da çok iyi dostluğumuz var. Grup beş kişiden oluşuyor. Sinem Ürgün ve Endam Gürbüz arkadaşlarımız da bizimle birlikte bu çalışmalara katılıyorlar. 2014 yılında başladık ve o gün bu gündür çocuklara ulaşmaya devam ediyoruz. 100'den fazla okula ulaştık ve 10 binden fazla çocuğumuzu giydirmeyi başardık.

Özgür YALÇIN: Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde özel güvenlik olarak 11 senedir çalışıyorum. Evliyim ve bir çocuğum var. Ben de bu grubun içinde olduğum için çok mutluyum.

Burcu KESKİN: Tarih öğretmenliği mezunuyum ama çalışmıyorum. İki çocuk annesiyim. Ve ben de grupta yönetici pozisyonundayım.

Burcu DÜZGÜN: Grubun çok güzel bir ismi var 'Çocuklar Üşümesin Diye'. Neden böyle bir isim tercih ettiniz, nasıl aklınıza geldi?

Fatoş ÜZER: ilk okulumuz olan İzmir Ödemiş'teki Köseler köyüne giyilebilecek şekilde olan kıyafetleri ve oyuncaklar göndermiştik. O okuldaki hocamızdan bize fotoğraflar geldiğinde biz o anda bu işi yapmalıyız dedik. Çünkü onların mutluluklarını gördük ve bu bizi çok etkiledi. İsmin çıkış noktasıysa köy okullarındaki çocuklar oldu. Onlar üşümesin diye mont ve bot desteği ulaştırdık. Ondan sonrada dedik ki: 'çocuklar üşümesin diye' çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. İsimde öyle kalmış oldu.

Burcu DÜZGÜN: Çocuklar Üşümesin Diye grubu sizin sosyal hayatınızda neler değiştirdi?

Özgür YALÇIN: Sosyal medya üzerinden çok fazla insana ulaşır hale geldik. İnsanlara olan hassasiyetimiz arttı. Bize geri dönüşlerin çoğalması, bununla birlikte yaptığımız işlerin artması daha çok çocuğa ulaşmamıza vesile oluyor. Bir çocuğu mutlu edebilmek çok güzel bir duygu

Burcu KESKİN: Farklı köy okullarından telefonlar aldıkça konuyu eşime dostuma anlattım ve gelen fotoğraflarla birlikte de 'daha fazla ne yapabiliriz' i düşünmeye başladık. Ben de diğer arkadaşlarım gibi en başından beri grubun içindeyim. Sosyal medya aracılığıyla da dönüşler artmaya başladı. Tabii benim de hayata bakış açım bu grupla birlikte değişti. Hatta benim çocuklarımın da hayata bakış açısı değişti. Benim beş yaşındaki kızım bile kıyafetleri küçüldüğünde 'anneciğim bunu köy okulundaki arkadaşlarımıza verelim' diyor. Sizin de hassasiyetiniz artıyor. Hatta sizinle birlikte çevreniz de hassaslaşıyor. Bizlerde bunun yansımalarını çok net bir şekilde görüyoruz.

Burcu DÜZGÜN: Bu tür yardımlar yapan başka gruplar, STK'lar dernekler de var ama sizin çalışmalarınızın çok hızlı yayıldığını görüyoruz. Kısa sürede çok sayıda çocuğa ulaştınız nasıl oldu bu?

Fatoş ÜZER: Bazen insanlar bizi bekliyordu herhalde diyorum. Bizim farkımız çocukların o anki mutluluklarını paylaşıyor olmamız. Köy okullarındaki öğretmenlerimiz hediyelerimiz onlara ulaştığında çocukların o anki mutluluklarını bizlere atıyorlar ve bizde o fotoğrafları sayfalarımızda paylaşıyoruz. Bu fotoğraflar da bizlere daha çok insan ulaşmasını sağlıyor. Öyle ki herkes bir şeyler yapmak istiyor. Mutluluk paylaşıyor olmak güzel bir şey.

Burcu DÜZGÜN: Sosyal medya artık hayatın her alanında ve görüyoruz ki sizin çalışmalarınızda da büyük bir yere sahip. Peki, sosyal medya bu kadar etkin olmasaydı durum ne olurdu?

Özgür YALÇIN: Sosyal medya olmasaydı erişilebilirlik olmazdı. Örneğin sosyal medya olmasa ben çevremde en fazla elli belki yüz kişiye ulaşabilirdim. Ama sosyal medyadan binlerce kişiye ulaşıyoruz. Sosyal medyayı faydalı bir şekilde kullanıyoruz.

Burcu DÜZGÜN: Çalışmalarınızda sistem nasıl işliyor?

Burcu KESKİN: Çevremizdeki arkadaşlarımız ve sosyal medya takipçilerimiz bizlere ulaşıyor. Bize ulaşan kişilerin sorusu da ' ben bir çocuğu nasıl mutlu edebilirim?' oluyor. Bizlerde hemen köy okullarına bakıyoruz ki okullarımızı paylaştık ve ihtiyaçları ayrı ayrı hepimiz takip ediyoruz. Okulun ihtiyacını bize ulaşan gönüllüye iletiyoruz bu kırtasiye malzemesi, kıyafet vb. birçok şekilde olabiliyor. Okulun kargo adresini bize ulaşan kişiye veriyoruz. Hediyeler gittiğinde öğretmenler bizlere mutluluğun fotoğraflarını ulaştırıyor. Bizler de bu fotoğrafları takipçilerimizle paylaşıyoruz. Teşekkürlerimizi sunuyoruz. Köy okullarında ikinci el temiz eşyaları kullanabiliyoruz ancak Lösemi ile mücadele eden çocuklar için mutlaka yeni eşyalar gönderiyoruz. Birde bizim maddi destek almayıp ihtiyaç üzerine çalışmamız da insanlarda ayrı bir güven unsuru oluşturdu. İnsanlar bize güvenle bakıyor ve bizde bu işi gerçekten güzel yaptığımıza inanıyoruz.

Burcu DÜZGÜN: Hediyelerin ulaştığı çocukların mutluluklarına dair fotoğrafları görünce neler hissediyorsunuz?

Fatoş ÜZER: Köy okullarında ne zaman bir fotoğraf gelse bizi heyecanlandırıyor. Çünkü her fotoğrafta bambaşka bir çocuk mutlu oluyor. Onkoloji servisindeki çocuklarımıza hediyeleri birebir kendimiz ulaştırıyoruz ve hem o çocukların hem de ailelerinin mutluluklarına bizzat tanıklık ediyoruz. Biz yola 'gülümsemek en büyük ilaçtır' diyerek çıktık. Serviste yatan çocuk sayısı otuz beş ama tedavi gören çocuk sayısı üç yüz ve bu çocukların bir buçuk yıldır sürekli ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz bu ihtiyaçlar arasında bez, maske, su gibi birçok ihtiyaç malzemeleri var. Örneğin en son grubumuzda bez duyurusu yaptık ve iki bine yakın bez desteği sağladık.

Burcu DÜZGÜN: Bu zamana kadar nasıl organizasyonlar yaptınız?

Özgür YALÇIN: Çeşitli organizasyonlar yaptık. Bu organizasyonların tamamı çocukların eğlenebileceği etkinlikler oldu. Yemeklerimiz oldu, kahvaltı programları düzenledik. Uçurtma şenliği düzenledik ki çok eğlenceli dakikalar yaşandı. Geçen hafta lösemi tedavisi gören çocuklarımız için NADEP binasının arka tarafında bir park açılışı yaptık. Park ile kalmayıp parke taşlarını da kauçukla kapladık.

Burcu KESKİN: Geçen sene şubat ayında bir otele maskeli balo düzenledik. 'Hayata maskelerimizle gülümsüyoruz' sloganıyla yola çıktık. Bütün çocuklar aileleriyle oradaydı. Onlara Hollanda'dan dahi hediyeler geldi. Yine o akşam sihirbazlık gösterileri ve animasyonlar oldu. Yılbaşı etkinliğimiz oldu. Büyük bir yılbaşı partisi düzenledik. Aynı partiye hastanede kalan çocuklarımız için de yaptık kostümlerimizi giydik hediyelerimizi aldık ve onların yanına gittik inanın çok mutlu oldular. 6 Mayıs günü de tüm gelirini lösemili çocuklarımız ve ailelerine bağışladığımız bir gece yaptık. Bütün Samsun bize gerçekten çok büyük destek verdi. Daha büyük organizasyonlarla çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Burcu DÜZGÜN: İleriye dönük planlarınız neler?

Burcu KESKİN: Onkolojide tedavi gören ailelerin çocukları yeri geliyor arabalarda uyuyor, otoparklarda sabahlıyor. Bir barınma problemi var. Bizim en büyük hayalimizde o aileler için bir konukevi yapmak. Apart şeklinde 1+1 ve ya 2+1 daireler olsun ve lösemi tedavisi gören çocukların aileleri orada kalabilsin istiyoruz. İlerleyen günlerde de bu hayalimize ulaşa bilmek için organizasyonlar yapmayı planlıyoruz.

Burcu DÜZGÜN: Bu tür konular ne yazık ki suiistimale açık. Böyle bir durumla karşılaştınız mı hiç?

Fatoş ÜZER: Evet ne yazık ki art niyetli insanlar mevcut. Bizim çalışmalarımızı suiistimal etmek isteyen insanlarda oldu. Özellikle ınstgram hesabımızda bizim yayınladığımız fotoğrafları başka hesap açıp yayınladılar ve bizim ismimizi kullandılar. Bunlarla ilgili sürekli takip halindeyiz. Bize destek veren kişiler beşimizden birine ulaşmak zorunda kesinlikle hiçbir aracımız yok. Instgram ve facebook hesaplarımız dışında da başka bir hesabımız yok. Destek paylaşımlarımızda maddiyat kabul etmediğimizi de hep belirtiyoruz. Destek veren kişilerinde uyanık olmaları gerekiyor. Bütün dernekler için de durum böyle.

Burcu DÜZGÜN: Özgür Bey gruptaki tek erkek sizsiniz. Uzak mı duruyor erkekler bu tür çalışmalardan, ayrıca bu durumun etkilerini nasıl hissediyorsunuz?

Özgür YALÇIN: Etkileri azımsanmayacak kadar çok (gülüyor). Biz daha önceden de arkadaş olduğumuz için hiç öyle bir ayrım düşünmedik. Aslında keşke grupta bir erkek daha olsa (gülüyor). Türkiye'de iyi insan çok, yardıma ihtiyacı olan insan da çok; eksik olansa aracılar. Benim işim gereği çalışmalara da rahatça katılabiliyorum. Burada kıstas kişilerin aracılara ulaşması ve zamanları olması başka bir ayrım olduğunu düşünmüyorum.

Burcu DÜZGÜN: Beş kişilik bir grupsunuz, altıncı kişi olmayacak mı? Kemikleşmiş bir yapı mı, hakim grubun büyüme ihtimali nedir?

Burcu KESKİN: Evet kemik bir kadroyuz. Şimdilik beş kişilik bir ekibiz ama biri çıkar ve bende sizlerle olmak istiyorum der yapabilecek yeterliliğe sahiptir. Tabii kapımız herkese açık.

Burcu DÜZGÜN: Zorlandığınız konular oluyor mu ve yakın çevreniz çalışmaları nasıl karşılıyor?

Fatoş ÜZER: annem bu konuda biraz dinlenmem gerektiğini söylüyor (gülüyor). Çünkü çoğu zaman onu göremiyorum. Yoğun bir tempo var. Telefonlarımız hiç susmuyor ama inanın hepsine değiyor tüm yorgunluklar gidiyor. Onkoloji servisinde duygusal anlar yaşadığımız da oluyor. Bu stres hayatımıza ve sağlığımıza da yansıyor. Bu durum bizi etkiliyor ama o mutluluk bize yetiyor.

Özgür YALÇIN: İlk destekçilerimiz yakın çevremiz oldu. Örneğin sosyal paylaşım sitesinde yaptığımız ilk paylaşımda arkadaşlarımız hemen bizlere ulaştı ve yardımda bulundular. İş arkadaşlarımızın ve ailelerimizin desteği hiç bitmedi.

Burcu DÜZGÜN: insanların sizin çalışmalarınızı görmeleri için ne yapmaları gerekiyor nasıl adım atacaklar?

Burcu KESKİN: Facebook'ta çocuklar üşümesin diye isimli grup aracılığıyla bize ulaşabilirler. Grupta telefon numaralarımız da var bize bu numaralardan ulaşabilirler. Ulaşmak aslında çok kolay

Burcu DÜZGÜN: Ramazan için ya da yaz için özel bir çalışma yapıyor musunuz?

Fatoş ÜZER: Ramazan için ailelerimize gıda destekleri veriyoruz. İftar yemeklerimiz olacak. Ailelerimiz diğer illerden geliyor bu nedenle her birine gıda kolisi hazırlayamıyoruz bu kolileri onların taşıması zor olduğu için çeşitli marketlerden gıda çeklerini ailelere ulaştırıyoruz. Bunu geçen sene de yapmıştık. Bu sene de gidişat çok güzel. Onun dışında devam eden sürekli etkinlikler var örneğin çocukların doğum günü partileri bunlar yaz boyunca da diğer zamanlarda olduğu gibi devam edecek. Çocukların hayallerini gerçekleştirmekte tüm bunlar kadar öneme sahip. Örneğin geçen hafta bir çocuğumuzun hayali bisikletti onu götürdük ve inanılmaz mutluluk yaşadı.

Burcu DÜZGÜN: Çocukların hayallerini gerçekleştirmek adına bazı ünlü isimlere de ulaştınız bu nasıl başladı?

Fatoş ÜZER: Ahmet diye bir kardeşimiz var. Ona destek olmak için daha doğrusu onun hayalini gerçekleştirmek için bunu düşündük. Onun en büyük hayali ünlü futbolcu Arda Turan'a ulaşmaktı. Bizde Arda Turan'ın Ahmet için video hazırlamasını sağladık ve sonrasında Demet Akalın, Ceyhun Yılmaz gibi birçok ünlüden ona destek geldi. Sonrasında biz bunu devam ettirdik. Çünkü çocuklar sevdiği ünlüden ya da futbolcudan kendi isimlerini duyduklarında çok mutlu oluyorlar.

Burcu DÜZGÜN: Son olarak nasıl mesaj vereceksiniz?

Özgür YALÇIN: Röportajı okuyanlara bizi takip edin diyorum. Bu takiplerle biz çocukları mutlu ediyoruz. Onkolojiye lösemiye farkındalık diyoruz.

Burcu KESKİN: Yarattığımız farkındalığın daha da çoğalmasını istiyoruz. Daha büyük kitlelere ulaşalım daha çok çocuğun hayalini gerçekleştirelim istiyoruz. Zaman zaman köy okulları atlanabiliyor. Köy okullarına destek verilsin istiyoruz. Köy okullarındaki öğretmenlerimize de bizlere ulaştıkları için teşekkür ederiz.

Fatoş ÜZER: 67 Bin takipçimize iki yıldır bizimle birlikte oldukları için çok teşekkür ediyoruz. Daha çok insanın bize ulaşmasını bekliyoruz.

Burcu DÜZGÜN: Çok teşekkür ederiz.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN

Fotoğraf: Çılga GÜREL