Türkiye Yüzme Federasyonu Samsun İl Temsilcisi Hasan Cem Keskin, Samsun'da bu zamana kadar gerek vatandaşların, gerekse toplumsal örgütlerin deniz spor aktivitelerinden uzak olduğunu belirterek, 'Son iki dönemde Spor Bakanı'nın Samsunlu olması münasebetiyle birçok güzel tesise kavuştuk. Bu da vatandaşlarımızın suyla, denizle, havuz organizasyonlarıyla daha barışık hale gelmesini sağladı' dedi

Vücuttaki tüm kasları üstelik senkronize bir şekilde çalıştıran tek spor olan yüzme Samsun'da yeterli ilgiyi görmüyor. Bunda Karadeniz'in hırçın yapısının payı elbette büyük. Ancak bu korkunun aşılması ve boğulma vakalarının önlenmesi adına da çok güzel çalışmalar yapılıyor. Konuyu Türkiye Yüzme Federasyonu Samsun İl Temsilcisi Hasan Cem Keskin ile konuştuk

Burcu DÜZGÜN: Sizi ve Türkiye Yüzme Federasyonu'nu tanıyabilir miyiz?

Hasan Cem KESKİN: Samsun Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı Derecik Ortaokulu'nda beden eğitimi öğretmeniyim. Yaklaşık on beş yıldır üniversite yıllarında edinmiş olduğum akademik bilgileri, önce antrenör olarak, ardından federasyonumuzun aldığı bir karar ile yüzme il temsilcisi olarak değerlendiriyorum. Samsun'da yüzme konusunda hizmet vermeye çalışıyoruz. Federasyonumuzun ülke çapında yapmış olduğu yüzme aktiviteleri, yüzme müsabakaları, antrenör hakem yetiştirme ve cankurtaran kursları vb. çalışmaları federasyon adına Samsun'da hem takip ediyor hem de gerçekleşme sürecini elimizden geldiği kadar yürütmeye çalışıyoruz. Bu anlamda gerek Samsun Valiliği gerekse Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü federasyonumuzla birlikte oluşturdukları konsorsiyum sonucunda çalışmalarımıza birebir destek ve ortak oluyorlar. Bundan sonra da deniz kenarında olan Samsun ilimizde hem yüzme sporunu hem yüzme faaliyetlerini vatandaşlarımızın zevk alabileceği aynı zamanda da doğrusunu öğrenebileceği şekilde Samsun kamuoyuna yaşatmaya çaba sarf edeceğiz.

Burcu DÜZGÜN: Samsun denize uzak bir şehir olmamasına rağmen insanlar denize uzak davranıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sebep nedir sizce?

Hasan Cem KESKİN: Gerçekten çok doğru bir noktaya temas ettiniz. Samsun bedenen ve yerleşim merkezi olarak denizin çok yakınlarında olmasına rağmen gerek vatandaşlarımız gerekse toplumsal örgütlerimiz denizden daima uzakta daha çok takım sporlarının veyahut insanların daha popüler gördüğü farklı branşların peşinde ve içerisinde olmuşlardır. Bizler geç kalınmış veya yapılması ötelenmiş faaliyetlerin bir an önce yapılıp artık dünya normlarında olması gerektiği yere ulaşmak adına tempomuzu arttırmış hatta federasyon tarafından bize verilen ivmenin yükselmesi adına mesaimizi iki katına çıkartmış durumdayız. Artık insanlarımız deniz ile daha barışık hale geldiler. Tesisleşme konusunda Spor Bakanlığımızın inanılmaz gayretleri var. Son iki dönemde Spor Bakanı'nın Samsunlu olması münasebetiyle birçok güzel tesise kavuştuk. Bu da vatandaşlarımızın suyla, denizle, havuz organizasyonlarıyla daha barışık hale gelmesini sağladı. Bundan on beş sene önceki Samsun'un yüzmesiyle hali hazırdaki gelinen nokta arasında gerçekten takdire şayan bir fark var. Bu anlamda emeği geçen herkese de teşekkür ediyoruz. Ama tabii bu durum misyonumuzu tamamladığımız anlamına gelmiyor, işimizi henüz tamamlamadık. Biz de bizden sonra gelecek arkadaşlarımıza bayrağı aynı şevk ve heyecan ile verebilirsek sanırım on sene sonra Samsun ve Karadeniz sahilleri konusunda çok daha farklı konular konuşacak konuma geleceğiz.

Burcu DÜZGÜN: Yüzme sporu ile ilgili bir geç kalmışlık olduğunu söylediniz. Bu noktada yapılan spor aktivitelerinin, müsabakaların Samsun'a getirisi nedir?

Hasan Cem KESKİN: Bizin faaliyetleri belirtmek, anlatmak bağlamında elimiz ayağımız her şeyimiz medya. Bu anlamda Haber Medya ekibine de çok teşekkür ederim. Şahsınız nezdinde yöneticilerinizi de kutluyorum. Bizleri her platformda en güzel şekilde destekliyorlar. Bakanlığımızın ve federasyonumuzun yüzme konusunda inanılmaz destek ve talepleri var. Bu anlamda yapılan bütün organizasyonlar tesisleşme hareketleri, yetiştirme kursları her biri şehrimizin ve ülkemizin gelişimiyle paralel şekilde gerçekleşiyor. Samsun'da yüzme il temsilciliği olarak öncelikle federasyon müsabakalarını daha sonra da okul sporları müsabakalarını eş zamanlı olarak yapıyoruz. Yaklaşık on iki tane farklı kulübümüz var. Bu kulüplerimiz kendi bünyelerinde havuzlarda kendilerine tahsis edilen saatlerde çalışmalarını gerçekleştiriyorlar. Ülke çapında çok güzel derecelerimiz var. Millîlik anlamında sporcularımız her geçen gün artıyor. Bu da bizi doğru yolda olduğumuz konusunda motive ediyor, konsantremizi arttırıyor. Bu anlamda il temsilciliği de önümüzdeki bütün kapıları ardına kadar açmış durumda. Sayın Güven Özyurt, Sayın Bakanımızın vermiş olduğu talimatlar çerçevesinde yüzme sporuyla bizzat kendisi ilgilenmekte. Önümüze çıkan küçüklü büyüklü bütün engellerin aşılmasında da bizlere yardımcı olmaktalar. Atakent'te yeni açılan olimpik havuzumuz kanayan yaramıza ilaç oldu. Yapamadığımız ve ya yapmakta tereddüt ettiğimiz organizasyonlarımızı yapabilme imkanına sahip olduk.

Burcu DÜZGÜN: Samsun yüzme sporu ile ilgili tesis konusunda yeterli seviyede mi?

Hasan Cem KESKİN: Yüzde yüz yeterli seviyede diyebilirim, hatta sadece merkezde değil şu anda Bafra'da, Çarşamba'da hatta Vezirköprü gibi ilimize en uzak ilçemizde dahi yüzme faaliyetleri olanca hızıyla devam ediyor. Katılımlar inanılmaz derecede fazla. Ümit ediyorum ki oradaki tesislerin kapasite ve sayıları da talepler oranında artsın. İlçelerimize de çok deneyimli antrenörlerimizi yönlendiriyoruz. Kaymakamlıklar ve belediyelerimiz ile ilgili istişarelerimiz her geçen gün devam etmekte. Gelen tepkiler de çok olumlu en son yapmış olduğumuz minikler yüzme müsabakalarında Vezirköprü takım olarak Samsun üçüncüsü oldu. Bu bizi çok sevindirdi. Gördük ki klişenin dışına çıkıldı ve sadece Samsun'un merkezi bu konu ile ilgili vaz geçilmez konumda değil. Keza Bafra ilçemiz de aynı şekilde çalışmalarını arttırmış durumda. İnanıyorum ki Kavak, Salıpazarı gibi ilçelerimizde de eksik olan tesislerimizi hayata geçirip faaliyete başlatırsak Samsun yüzme adına Karadeniz'de bir başkent konumunda olacaktır. Bir üst olacaktır. Antrenör arkadaşlarımızda çalışma yelpazesinin genişlemesi dolayısıyla ulusal ve uluslararası bazdaki başarılarımız arzu ettiğimiz noktaya ulaşacaktır.

Burcu DÜZGÜN: Samsun'da 'Geleceğe Kulaç Atıyoruz' projesinin devam ettiğini biliyoruz. Proje amacına ulaştı mı ne durumda?

Hasan Cem KESKİN: Konu ile ilgili olarak öncelikle sayın valimize teşekkür etmek isterim. Kendisi bizlerle yaptığı olağan bir görüşmede Samsun ile ilgili çıkan boğulma haberlerinin fazlasıyla rahatsız ettiğini, denize kenar bir şehrin bu anlamda kayıplarının kendisi tarafından kabul edilemeyeceğini belirterek 'Geleceğe Kulaç Atıyoruz' projesinin hayata geçirilmesi konusunda çalışmaları başlatan kişi oldu. Daha sonra bizler Valilik ve Milli Eğitim yöneticilerimiz ile oluşturduğumuz kurul gereği bu projeyi başlattık gelinen nokta çok sevindiricidir. Başlarken soru işaretleri ile başlanmasına rağmen oluşturduğumuz antrenör ve Milli Eğitim Ar-Ge grubu olarak ilkokul üçüncü sınıflar bazında 12 bin tane öğrenciyi Samsun'da misafir ettik. Kendilerine birebir yüzme ile alakalı teknik, temel eğitim ve ilkyardım konularında bilgiler verdik. Bu çemberin içerisine öğretmenlerimizi de kattık. Onlara da çocukların hazırlanması, antrenman, yüzme esnasındaki pozisyonları antrenman sonrasındaki beslenme durumları ile alakalı küçük küçük seminerler verdik. Kısacası gelinen nokta bizim bile tahmin edemediğimiz boyutta ve bu durum bizi devamlılığı konusunda teşvik ediyor. Ayrıca ümitlendiriyor. Ümit ediyorum ki Valimizin de direktifleriyle daha geniş kapsamlı çalışmalar yapılsın.

Burcu DÜZGÜN: Yüzme sporunun ruhen ve fiziki ne gibi faydaları var özelliği nedir bu sporun?

Hasan Cem KESKİN: Sporun ana amacı vücudun gerekli kaslarının çalıştırılarak insanların sağlıklı, zinde kalmalarını ve hayata daha ılımlı yaklaşımlarını sağlamaktır. Ancak sporlar branşlara göre kasları belli oranda çalıştırırlar. Yüzme ise bütün kaslarımızın devinim gösterdiği aynı anda senkronize bir şekilde çalıştığı bambaşka bir spor. Bu yüzden gerek ülkemizde gerek Avrupa'da bebek yaşlardan itibaren çocukların gelişiminin bir bölümü havuzlarda tamamlanıyor. Öyle ki suda doğum da çok kullanılan bir doğum yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Sonrasında ise ebeveynler nezaretinde bebekler su ile tanıştırılıyor. Bu hem kas gelişimini sağlıyor hem de su ile barışık olmayı. Avrupa bu konuda bizden ileride ama bizlerin de bu açığı kapatacağına eminim.

Burcu DÜZGÜN: Yüzmeye kaç yaşında başlanmalı?

Hasan Cem KESKİN: İlk altı aldan itibaren bebek su ile tanışmalı. Tabii ilk çalışmalar kesinlikle oyun ve kasların gelişimi için yapılmalıdır. Bunun içerisinde kesinlikle teknik bir yüzmeden bahsetmiyoruz. Yapan kişi keyif almalı. Mümkünse üç yaş değilse ana sınıfından itibaren de yüzme sporuna geçilebilir hatta kişiler bu sporu olmazsa olmazlarının en başına koyuyorlar. Çünkü haftada en az iki saat suya giren ve o süreyi de layıkıyla değerlendiren öğrenci bir sonraki derse daha dingin daha rahatlamış bir şekilde hazırlanıyor. Sonuçlarda olumlu oluyor. Milli Eğitim Bakanlığımız imkanlar dahilinde yüzme sporunun müfredat içine almalı en azından haftada bir gün de olsa tesislerin çocuklar tarafından kullanılmasına imkan sağlanmalı. Havuzlardan faydalanmak çok önemli, bence önümüzdeki eğitim öğretim yılında bu konunun üzerinde durulmalı, bir yerden başlanmalı.

Burcu DÜZGÜN: Yüzme öğrenmek isteyen kişilere neler önerirsiniz? Yüzme öğrenirken profesyonel bir destek şart mıdır ve yüzme mutlaka havuzda mı öğrenmeli?

Hasan Cem KESKİN: Ben 1971 doğumluyum, bizim nesil imkansızlıklar dolayısıyla yüzmeyi denizde öğrendi. Ancak gelinen noktada yüzmenin nerede öğrenileceği konusunda en güvenli yer havuzlardır. Havuz tercih edilmeli. Bu hem öğrenen hem de öğreten açısından büyük avantaj. Denizlerde istenilmeyen durumlarla karşılaşılma ihtimali vardır ama çırpınma havuzlarında bu ihtimaller söz konu dahi değil. Havuzlar en doğru adreslerdir zaten gelinen noktada Samsun için var olan havuzlarımız herkese her bütçeye açık durumdadır. İnsanların kaymakamlıklar ve ya valilikler kanalı ile durumlarını bildirir belgeleri ellerinde var ise havuzlardan ücretsiz faydalana bilirler. Bugün yüzme kursuna başlayacak bir kişinin yapacağı ilk şey bir sağlık biriminden yüzebilir sağlık raporu almak olmalıdır. Bütün kaslar çalıştığı için bir inceleme yapmak şart. Bir de kişilerin bunu bir spor gibi değil öğrenilmesi gereken bir davranış olarak görmelerini istiyoruz. Bizim amacımız kişinin kendisini kurtara bilecek ve bundan sonraki yaşantısını su ile barışık şekilde yaşamasını sağlaya bilmek. Şunu söylemek istiyorum valiliğimiz ve il müdürlüğümüzün bu konuda kesin tavırları var havuza gelen hiçbir kimse biz buraya kayıt olamıyoruz diye geri dönmeyecek. Ekonomik durumları iyi değilse bu bir doküman aracılığı ile aşılacak, engellilik durumları var ise bu konu ile ilgili de farklı antrenörlerimiz var, onlar yardımcı oluyor. Kişilerinde havuzlardan faydalanması mümkün. Biz bu sene bu konu ile ilgili de okul sporlarında yarışlar yaptık. Ben on beş yılı aşkındır yüzme camiasının içindeyim inanın en keyif aldığım vakit engelli vatandaşlarımızla yapmış olduğumuz müsabakaydı. Müthiş bir deneyim yaşadım.

Burcu DÜZGÜN: Yüzme sporunun diğer bileşenleri nelerdir kişinin karada neler yapması gerekir, su ile ilgili bir korku varsa bunu nasıl yenebilir?

Hasan Cem KESKİN: Bizler antrenörlük eğitimlerinde spor psikolojisi diye bir ders alıyoruz. Bu dersin amacı hem kendi mental zafiyetlerimizden kurtulmak hem de karşımızdaki kişinin psikolojik eksiklikler ve ya tamamlanması gereken yerlerin doldurulması noktasında bilginin verilmesi. Hayatta başarılı ola bilmek için her insanın önce kendisine daha sonrada çevresine güvenmesi gerektiği kaçınılmaz bir gerçek dolayısıyla güvensiz bir insanla yola çıkmak hayalden öteye geçmeyecektir. Sporda da böyle, ilk aşamada anne ve baba bize su ile ilgili bir telkinde bulunuyor 'su ile ilgili korkusu var' gibi. Öncelikle çocuğa ilk derste su, havuz ve öğretmen tanıtılıyor. Sonrasında çocuğun kendisine verilmiş organları sayesinde her şeyin üstesinden gelebileceği ona aşılanmalı. Bu yapılacak küçük aktiviteler ile sağlanacak. Özgüven sağlandıktan sonra antrenöre olan güven sağlanmalı, antrenör bir sporcu ile değil bir insanla karşı karşıya olduğunu asla unutmamalı. Beklentilerini egolarını ve yapa bileceklerini en alt seviyeye çekerek hareket etmelidir. Su ile hiçbir tanışıklığı olmayan bir çocuğun bir ay sonra yirmi beş metrelik bir havuzu yüze biliyor olması bence madalyalardan daha önemlidir. Karada yapılan çalışmalara gelince, adı üzerinde bu bir spor ısınmadan yapılmamalı çağımızda sıkça karşımıza çıkan fitnıs plates gibi sporlar tamamlayıcı olabiliyor. Beslenme konusunda da diyetisyenlerimizden sıkça bilgiler alıyoruz. Sağlıklı ve sporun amacına göre beslenmek şart. Kişiye yüzülen mesafe ve bütçeye göre diyet programı değişebilir.

Burcu DÜZGÜN: Yüzme sporu ile ilgili bir tecrübesi olmayan bir kişi yüzmeyi ne kadar süre içinde öğrenir?

Hasan Cem KESKİN: Bu soru özellikle Nisan Mayıs aylarında çok gündeme gelen bir soru çünkü kişiler Ağustos ayında çıkacakları tatil için yüzme öğrenmek istiyor. Bunda tabii kişinin anatomik yapısı botanik özellikleri, algılama ve hayata geçirme meziyetleri çok etkili azami bir ayda da olabilir. Ama yapmamakta ısrar eden istemeyen kişilerde üç dört ayda sürdüğü oluyor. Hiç yüzemeyene daha rastlamadım. Buradaki önemli husus çocuk ağlayabiliyor bu noktada da veliler vazgeçiyor. Bizim mağlubiyetimiz burada ortaya çıkıyor.

Burcu DÜZGÜN: Enteresan durumlarla karşılaştığınız oluyor mu?

Hasan Cem KESKİN: Bir anımı paylaşmak isterim, sanırım on yıl önceydi üniversitede öğretim görevlisi bir velimizin çocuğu geldi onu küçük havuza aldık. Kucağımı aldım korkudan boynuma tırnağını geçirdi ve boyun etimin tırnaklarımın arasında olduğunu gördüm. Şimdi o çocuğun en az elli tane madalyası var. Benim en büyük yol ışığım adı Tugan olan bu çocuk olmuştur. Gerçekten istendiğinde yapıla biliyor.

Burcu DÜZGÜN: Havaların ısınmasıyla birlikte ne yazık ki boğulma vakaları söz konusu oluyor. Karadeniz'in tehlikeli bir deniz olduğunu biliyoruz bunun ile ilgili neler yapılmalı?

Hasan Cem KESKİN: Ben çocukluğumdan da böyle vakalar hatırlıyorum. Ancak gelinen şu noktada sayının arttığına şahit oluyoruz. Ben Karadeniz'deki rip adı verilen ters bir akıntı olduğunu kısa süre önce öğrendim. Bu akıntı 70 metrelik bir deniz sahanlığında gelişiyor dolayısıyla bizimde zaten yüzme etkinliğini denizde gerçekleştirdiğimiz mesafeler 70 ile 100 metre arasında. Dalganın kıyıya vurduğu sertliğe kıyının verdiği tepki ile oluşan bir durum ile karşı karşıyayız. Dalganın kuvvetini kara aynı kuvvetle geriye yansıtıyor. Bu sırada dalga aynı kuvvet ile çekilirken içerisinde bulunan cisimleri ki bu insanlar olabiliyor, kendisiyle birlikle daha derinlere çekmeye uğraşıyor. Neticede diz yada kalçanıza gelecek derinliklerde boğulma seviyesine geliniyor bunun sebebi insanlar olaya ani tepkiler veriyor çırpınmalar söz konusu olunca yorgunluk ve kramplar başlıyor. Tüm bunlar hiçbir şeyin olmayacağı bir yerde bile kurtulmak adına yapılan hamleler yanlış olunca bizi ölüm ile karşı karşıya getire biliyor. Vatandaşlarımıza tavsiyem şudur yüzme bilmek 200-500 metre ileriye gitmek değildir kıyıya paralel şekilde de yüzmek mümkün mantarlarla yüzme alanları da belirlenmiş durumda kurallara mutlaka uyulmalıdır. Bir de il dışından gelen insanlarımız oluyor özellikle onlar Karadeniz'i hiç tanımadıkları için çok daha fazla dikkat etmeliler. Eğlenmeye geldikleri gün nahoş sonuçlanmasın.

Burcu DÜZGÜN: bu akıntı ile karşılaşıldığında ne yapılmalı?

Hasan Cem KESKİN: Karadeniz'de akıntı genelde sağ taraftan gelir. Fazla paniğe kapılmadan, akıntının devinimine doğru küçük hamlelerle yüzmelerine devam etmeliler mutlaka suda kalmalılar. Kişi akıntıya karşı değil akıntı yönünde yüzmeli. Mutlaka çıkacaktır. Mümkünse sırt üstü yüzülmeli burun ve ağız su üzerinde tutulmalı. Cankurtaranların uyarıları da mutlaka dikkate alınmalı.

Burcu DÜZGÜN: Teşekkür ederiz.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN

Fotoğraf: Çılga GÜREL