Samsun Valisi İbrahim Şahin'in, Samsun'un eğitim kalitesinin yükseltilmesi gerektiğine dair eleştirilerinin ardından Samsun'da faaliyet gösteren eğitim sendikaları temsilcileri Samsun'un eğitim kalitesinin yükselmesi için yapılması gerekenleri değerlendirdi. Türk Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Levent Kuruoğlu, Eğitim Bir-Sen Samsun Şube Başkanı Nejdet Güneysu, Eğitim İş Samsun Şube Başkanı Rüstem Kara, Aktif Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Sefa Zor, Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı İsmail Yavuz eğitimin kalitesinin artırılması için yapılması gerekenleri kendi pencerelerinden anlattı.

MİLLİ EĞİTİMDE ORTAOYUNU OYNANIYOR

Samsun'da eğitimin kalitesinin düşmesinin temel nedeninin, eğitim camiasında çalışma barışının bozulmasından kaynaklandığını söyleyen Türk Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Levent Kuruoğlu, "Çünkü eğitim siyasiler tarafından sadece bir bina olarak görülüyor. Biz, kim olursa olsun oraya bir okul müdürü atayalım, istediğimiz okulları istediğimiz şekilde şekillendirelim, okulların yapılarını değiştirelim ve eğitimden bir sonuç alalım mantığıyla hareket ediyorlar. 14 yıllık AKP iktidarı boyunca binalar yapıldı, okullar değiştirildi, müdürler ve müdür yardımcıları alındı, proje okulları oluşturuldu. Sosyal bilimler liseleri açıldı, bilim sanat merkezleri meydana getirildi. Buralara kendi adamları atandı. Her şey kendi istedikleri siyasi iradelerin istediği şekilde oldu. Ama gel gelelim ki, Samsun Valisi'nin de belirttiği gibi Samsun'un eğitimi maalesef hala gerilerde. Demek ki oraya kafanıza göre bir müdür atayarak, müdür yardımcısı atayarak, kafanıza göre okul değişiklikleri yaparak, 'Teknolojik olarak geliştik' diyerek bu iş olmuyor. Çünkü eğitim, özveri mesleği. Eğitim ruhla olur. Parayla, pulla, maaşla, binalarla olmaz. Tek öğretmen ülkenin kaderini değiştirir. Şu anda öğretmenler odaları tamamen bölünmüş durumda. Zaten okul müdürleri müdür yardımcıları eğitimi bıraktılar. Tek dertleri var: Sendikacılık ve siyasi propaganda yapmak. Eğitimin içeriğiyle ilgilenmiyorlar. Yönetici atama kıstasları değiştirildi. Resmen milli eğitimde ortaoyunu oynuyorlar. Buradaki öğretmenlerin çok büyük bir kısmı çok büyük başarılar kazanmış öğretmen arkadaşlarımız. Bir öğretmen geçtiği tüm okullarda çok başarılı işler yapmışken, bugün bakıyorsunuz, bu öğretmenlere bile kendilerini ifade etme imkanı, onlarla aynı düşünmediği için verilmiyor'' dedi.

REZİLLİĞİN DANİSKASI YAŞANIYOR

Milli eğitimi ideolojik kamplaşmadan ve liyakatsizlikten kurtulması gerektiğini ifade eden Kuruoğlu, ''Yaklaşık 11 yıllık sendika başkanlığım boyunca tüm bürokrasiye bu işleri emrivaki ile düzeltemezsiniz dedik. Burada kalas fabrikasında ağaç kesmiyorsunuz. İnsan üretiyoruz, insan yetiştiriyoruz. Bunun taraflarının hepsini çağırmalısınız. Bu işleri artık ideolojik kamplaşmadan, torpilden, liyakatsizlikten kurtarmalısınız. Herkesin fikrini almalı ve bir heyecan, motivasyon yaratmalısınız. 11 yıl boyunca hiçbir vali, vali yardımcısı, hiçbir milli eğitim müdürü, hiçbir siyasetçi bizi davet edip bizim fikrimizi sormadı. Biz onlara rağmen dosyalarımızı verdiğimiz halde hiçbiri ilgilenmedi. Onların eğitime bakış açısı şu: 23 Nisan'a kim müdür olacak? Namık Kemal'e kim müdür olacak? Kimin adamı olacak? Güç mücadelesinden başka hiçbir şey yok Samsun'da. Rezilliğin daniskası yaşanıyor bu şehirde. İdeolojik kamplaşmaları bir tarafa bırakılıp, işin taraflarını bir araya toplamalı mümkünse Samsun valiliğiyle birlikte sonuçları uygulanmak üzere bütün kurum ve kuruluşların eşit olarak temsil edildiği bir yapı oluşturmalı ve oradan çıkan kararlar da eğitimi düzeltmek için uygulanmalı. Eğitimin bütün taraflarına o taşın altına elini koydurmazsanız, o taşla kimse uğraşmaz'' ifadelerini kullandı.

VEKİLLER SAMSUN'A HİZMET ETMİYOR

Birilerinin Samsun'un eğitiminin ileriye gitmesini istemediğini ileri süren Kuruoğlu şunları söyledi; ''Yeni milli eğitim müdürü geldiğinde hayırlı olsun ziyaretine gitmek için randevu talep ettik. 2 ay boyunca kabul edilmedi. İptal etmek için aradığımda 'Çok yoğundu, şu güne verelim' dediler, istemedik. İl milli eğitim müdürü bizi tanımasa da olur, biz yine fikirlerimizi söyleriz ama Samsun'un en büyük eğitim sendikalarından birisi randevu istiyor ama vermiyorsunuz. Demek ki müdür bir amaca hizmet için gelmiş, Samsun'un eğitimini düzeltemez, beceremez. Bizim için fark etmez, biz gelirken de giderken de çok milli eğitim müdürü gördük. Samsun'un siyasetçileri de ne yazık ki Samsun'a hizmet etmiyorlar. Kaç yıl geçti, şuraya kendi içimizden çıkan Samsun'u tanıyan il milli eğitim müdürü çıkaramadık. Biz sendika olarak Samsun'da eğitimin daha ileriye gitmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. Sayın valimizin açıklamalarını çok doğru buluyorum. Samsun'da eğitimle ilgili bir tartışma başlattı. Bu tartışmayı, Samsun için sürdürmek lazım. Taraflar ve insanlar konuşmalı. Örümcek kafalılığı bir kenara koyup bu memleketin asıl sahipleri fikirlerini söylemeli. O zaman çok şey yapılabilir.''

KALİTEDEN HEPİMİZ SORUMLUYUZ

Samsun'da eğitim öğretim kalitesinin daha fazla gelişmesi açısından kendilerini sorumlu hissettiklerini ifade eden Eğitim Bir-Sen Samsun Şube Başkanı Nejdet Güneysu, ''Bu sadece milli eğitimin veya diğer kurumların sorumluluğu değil, Samsun'da yetkili sendika olarak bizim de sorumluluğumuz. Sürekli eleştiri değil, çözüm önerileri de getirilmesi gerekiyor. Samsun eğitim öğretimde üretilen imkanlar açısından diğer şehirlere göre önde. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısında, derslik başına düşen öğrenci sayısında da Türkiye'nin önde gelen şehirlerinden birisi. Okullaşma oranı da çok iyi bir konumda. Buna rağmen eğitim öğretimin sıralamadaki kalitesi açısından TÜİK verilerine göre 22. sıradayız. Yeterli değil. Samsun bu şartlarıyla ilk 10'a girilmesi gerekiyor. Çok dağınık bir coğrafyaya sahibiz, ilçelerimizde öğretmenlerimizin kalabileceği sosyal donatılarımız yok. Bu yıl milli eğitim bakanlığına da öğretmen maaşlarının çalıştıkları coğrafi konuma göre birbirinden ayırması gerektiğini söyledik. Uzak bir ilçeye gidip gelen bir öğretmenle, merkezde çalışan öğretmenlerin maaşı aynı olmamalı. Eğitim paydaşlarının elini taşın altına koyması gerek. Bu iş milli eğitim müdürlüğünün, valiliğin, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, muhtarların işi. Kimseye fatura edilemez. İşin koordinesini milli eğitim müdürlüğü yapar, yanlışlıkların birinci derecede sorumlusu odur'' dedi.

SAMSUN'DA ÖĞRETMEN İHTİYACI YOK

Samsun'da öğretmen istihdam politikalarından kaynaklanan sıkıntıların olduğunu ifade eden Güneysu, ''Samsun'da aslında öğretmen ihtiyacı yok. Ama öğretmenimizi kendi yerli yerinde çalıştırma sorunu var. Merkez ilçelerinde geçen yıla binin üzerinde norm fazlası öğretmenle başladık. Aynı zamanda Asarcık, Terme ve Ayvacık'ta ücretli öğretmen çalıştırıldı. Neden öğretmenler orada çalışmıyor? Bu durum merkezdeki eğitim öğretim kalitesinin düşmesine de neden oluyor. Çünkü okullarda dönüşüm ve yeniye doğru bir dolaşım sağlanamıyor. Bir de okullarımızda idareci etkisi var. Bir okul idarecisi kadar okul. Bir okulda idareci değişirse, önceki bütün düzen değişiyor. Eğitim öğretimin yeni vizyonunu yakalayabilen idareciler gerekli. Siyasi iktidarın bir eğitim öğretim politikası var. Bunu eleştirebilirsiniz bu ayrı bir olay, başarıya ulaşmıyorsa hesap sorulur ama idarecilerin siyasetin eğitim öğretim politikalarıyla uyumlu çalışması gerekir. Bunu söyleyince yanlış anlaşılıyor, bize yandaş deniliyor. Bugün siyasi iktidar 4+4+4 eğitim politikasını getirdi. Okul idarecisinin, milli eğitim müdürünün veya ilçe müdürünün 'Ben bu sisteme karşıyım' deme lüksü yok. Son dönemlerde Samsun'da okullarımızda en büyük sıkıntımız bu oldu. Okulları dönüştüremedik. Halen birçok okulumuzun bir tarafında ilkokul bir tarafında ortaokul tabelası var. Bu da yönetmeliğe aykırı'' diye konuştu.

EĞİTİMİ KARIŞTIRIYORLAR

Samsun'da eğitim öğretimi karıştırmak için müdahale eden çok insan olduğunu söyleyen Güneysu, şu şekilde sürdürdü; ''Her 2 yılda bir milli eğitim müdürü değişiyor, bir türlü dikiş tutmuyor. Müdürlerin başarısızlığından değil, o kadar çok karışanı var ki. Son zamanlarda da liselere ideolojik elbiseler giydirilmeye çalışıyor. Bu çok yanlış. Elbette çocuklar eleştirecek ve özgürce düşünecek, ama okulla alakası olmayan insanlar arka taraftan bir şeyleri ısıtır öne sürüyor. Biz geçmişte, 28 şubat döneminden bu olaylara karşı tecrübeliyiz. Bu insanları eğitim öğretim hiç ilgilendirmez. Onlar kendi ideolojik bağnazlıklarına kaç tane destekçi çıkacak onunla ilgilenir. Önümüzdeki dönemde liselerimizi bekleyen en büyük tehlikelerden birisi de bu. Okul dışı etkilerden okullarımız uzak tutulmalı. Ben Samsun'un eğitimin kalitesi için yapılacak çalışmalardan sonra ilk 10'a gireceğine inanıyorum. Sorunlarımızı net biçimde biliyoruz, sendika olarak çözüm önerilerimizi sunuyoruz.''

SÜREKLİ DEĞİŞİM BAŞARISIZLIK GETİRİYOR

Samsun'da eğitim öğretim gören 265 bin öğrenci olduğunu söyleyen Eğitim İş Samsun Şube Başkanı Rüstem Kara, ''Bu öğrencilerimizin daha iyi bir geleceği olmasını bütün velilerimiz istiyor. Okullarda sürekli yapılan değişiklikler, okulların dönüştürülmesi Samsun'da daha karmaşık bir şekilde yaşandı. Taşımalı eğitim, Samsun'un ekonomideki geriye gidişi, müfredat programlarında yeterli ders saati olmaması, sürekli 'yeni' diye getirilen uygulamalarla öğrencilerimiz daha başarısız hale geliyor. Başarıyı arttırmak için yapılması gereken sayılar değil. 4+4+4 başarılı olmadığı görüldü, şimdi 3+3+4 gibi bir sistemden bahsediliyor. Bunların hiçbirisinde eğitimin kalitesini arttıracak hiçbir yenilik yok. Amaç tamamen bugünkü Cumhuriyetin eğitim modelinden daha geri bir eğitim modeli. Biz bu şekilde Samsun'da eğitim kalitesini yükseltemeyiz. Eğer bunu istiyorsak, taşımalı eğitim sorununu çözmeliyiz. İhtiyacın olduğu yerlerde okullar planlanmalı. Her okul sosyal, sportif, sanatsal etkinliklerini yapabilmeli ve fen derslerini uygulayabilecek laboratuvara sahip olmalı. Öyle öğrencilere tablet dağıtmakla, interaktif tahtayla da başarı sağlanmaz. Elbette onlar da önemli ama yeterli değil'' şeklinde konuştu.

MÜLAKAT, TORPİL DEMEK

Samsun'un çok dağınık yerleşim birimlerine sahip olması nedeniyle ilçelerdeki eğitim kalitesinin düşüklüğünün genel kaliteyi de etkilediğini kaydeden Kara, ''İlçelerde de eğitim yatırımları yapılmalı ve öğretmenlerin o bölgelerde görev yapması özendirilmeli. Başarısızlığımızın temel nedenleri arasında öğretmenlerimizin son yıllarda kendilerini güvende hissetmemesi de var. Atanan yeni öğretmenlere mülakat getirildi, mülakat da torpil demek. Böylece öğretmenlerin iradeleri tamamen teslim alındı. Okul müdürleri tek bir merkezden görevlendirilip yönlendiriliyor. Hepsi aynı sendikalardan geliyor. İdareci adaylarına mülakatlarda yüksek puanlar verilerek okullara atanıyorlar. Bu şekilde atanan idarecilerin de okullarda başarıyı düşürdüğüne inanıyorum. Çünkü idareciler kendi iradeleriyle okul yönetmiyorlar. Okullara müdahale var. Bu müdahaleler sadece okul yönetiminde değil dışarıdan da İHH, TÜRGEV, Ensar Vakfı gibi dernek ve vakıflar bu okullara temsilcilerini gönderiyorlar. Bunların da amaçları farklı olduğu için okulların yapısında eğitim durumunda denge bozucu unsur oluyorlar. Bir an önce bu işin sağlıklı biçimde sürdürülebilmesi için milli eğitim bakanlığının bu politikalardan vazgeçmesi gerekiyor'' ifadelerini kullandı.

DÜNYAYLA YARIŞMAMIZ GEREK

Eğitim sisteminin siyasallaştırılmasından dolayı milli eğitimin amacına ulaşamadığını söyleyen Kara, şu şekilde devam etti; ''Bu siyasallaşma sorununu artık herkes görüyor. 'Bu müdürü şu getirdi, bu müdür yardımcısını o getirdi, o öğretmen şu sendikalı' şekline dönüştü. Bizim çocuklarımızın dünyayla yarışıyor olması lazım. Dünyanın bütün üniversitelerine kabul edilebilir olmaları için çalışmamız gerek ama bu anlamda öğrenciler yeterli eğitim alamıyorlar. Çünkü 6 saatlik fizik eğitimi 3 saate düştü, 5 saatlik kimya dersi 3 saate düştü, matematik derslerinin saatleri azaldı. Laboratuvar çalışmalarını da akıllı tahtayla çözülebileceği düşünülmüş. Eğer öyle olsaydı bütün insanlar akıllı tahtayı izleyerek ameliyat yapardı. En büyük sorun bilimsel eğitimden uzaklaşılarak eğitim müfredatının içinin boşaltılmış olması. Biz sendika olarak her zaman bu problemlerin takipçisiyiz. Öğrencilerimizin daha iyi eğitim alması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.''

SİYASETİ EĞİTİMDEN ÇEKİN

Samsun'da eğitim konusunda acil planlamaların yapılması gerektiğini söyleyen Aktif Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Sefa Zor ise, ''Genelde ülkemizde, özelde ilimizde ciddi anlamda öğretmen itibar problemi var. Öğretmenlerin moral ve motivasyonları bozuk. Şu anda öyle bir dönem yaşanıyor ki, öğretmenler farklı bir sendikaya üye oldukları için müdürleri tarafından mobbinge maruz kalıyorlar. İdareciler liderlik konumundan çıkarak daha çok birilerinin himayesiyle, öğretmenlere karşı baskıcı yaklaşımı öğretmeni mutsuz ediyor. Mutsuz olan bir öğretmenin başarıyı sağlaması mümkün değil. Öğretmenlerin kendisini bu kadar mutsuz hissetmesi siyasetin bu kadar eğitimin içine girmesinden dolayı. Bu kadar siyasetin girdiği bir kurum olamaz. 'Elinizi çekin artık' diyorsunuz ama kimse elini çekmiyor ki. 657'yi değiştireceğiz diye öğretmene sopa gösteriliyor. Öğretmene 657'yle gözdağı vermeyi bırak da, öğretmenlere emanet edilen nesillerin sağlam biçimde yetiştirilmesi için ne gibi güzellikler yapılabilir ona çalışalım'' diye konuştu.

ÖĞRENCİLER HEDEFSİZ

Okullarda öğrencilerin mesleki yönlendirilmelerinin geç yapılmasının, geleceğe yönelik hedefsiz nesiller oluşturduğunu ifade eden Zor, ''Mesleki eğitimle alakalı öğrenciler ortaokula yönlendirilememesi ciddi bir problem. Öğrenci hangi alana yönleneceğini üniversite sınavını kazandıktan sonra karar veriyor. Halbuki öğrencinin en geç ortaokulda yönlendirilmesi lazım. Bu olmadığı için Anadolu lisesini kazanmayan öğrencileri mesleki liseye yönlendiriyoruz. Çok kuru ve kabalık bir ortam oluşuyor. Diğer tarafta da Anadolu liselerinde de birkaç okul hariç, hedefi olmayan bir öğrenci grubu var. Bir de kendi yeteneklerine göre yönlendirilmeyen öğrenciler de var. Biliyoruz ki çocuk çok güzel resim çiziyor, ama ailesi onu akademik bir liseye gönderiyor. Bu noktada problemli veliler de var. 'Ben doktor olamadım, çocuğum olsun' diyor. Çocuklar da geleceğe yanlış ve çok geç yönlendiriliyor'' ifadelerini kullandı.

VALİ ŞAHİN'E ÇAĞRI

Samsun'da eğitimle alakalı sendika başkanların da bir arada olduğu, geniş anlamda bir çalışmayla öğretmenlerin itibarlarını kurtarmak için çalışmalar yapılması gerektiğini kaydeden Zor şu şekilde devam etti; ''Bu sorunların acil olarak sayın valimizle beraber masaya yatırılması gerekiyor. Öğretmenlerin özlük hakları noktasında iyileştirmeler yapılması gerekiyor. Öğretmenlerin kendilerini geliştirmeleri için programlarlar da yapılmalı. İlimizde mevcut 2 tane üniversite var, buralarda yüksek lisans programlarıyla öğretmenlerin kendilerini yetiştirmelerine imkanlar sağlanabilir. Öğretmen-öğrenci-veli işbirliğinin arttırılması adına projeler hazırlanarak bu işbirliğinin arttırılması mümkün olabilir. Mutlu öğretmenler, öğretmenini seven öğrenciler ve öğretmeni-öğrenciyi sahiplenen veliler istiyorsak uygulanabilir projelerle onlara hizmet götürmek zorundayız. Biz sendikamızda öğretmenlerin mesleki anlamda kendilerini geliştirmeleri için sertifikalı kurslar veriyoruz. Biz sendika olarak taşın altına elimizi koymaya söz veriyoruz. Yeter ki bize bu fırsatlar tanınsın, eğitimle alakalı hep birlikte bir şeyler yapmaya gayret edelim. Eğitimin başındaki sendika başkanlarının STK temsilcilerinin bir araya gelip iyi bir çalıştayla beraber ilk 10'a değil, ilk 5'e gireceği kanaatini taşıyorum. Hep beraber güzel çalışmalara imza atacağız. Bu noktada sayın valimizden mutlaka bizi davet etmesini ve eğitimle alakalı projelerimizi kendisine bizzat anlatmayı rica ediyoruz.''

MİLLİ EĞİTİMİN POLİTİKASI YOK

Türkiye'nin eğitim konusunda bir master programının olmadığını söyleyen Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı İsmail Yavuz, ''Milli Eğitim sistemimizi topyekun değerlendirmek lazım. Ülkenin iktisadi yapısından ekonomik yapısından ayrı bağımsız bir eğitim sistemi düşünmemiz mümkün değil. Dünyadaki insanı gelişim endeksine baktığımızda ve bunun içerisinde de Türkiye'deki eğitim sistemini değerlendirdiğimizde yüzlerce ülke arasında doksanlı sıralarda olduğumuzu görüyoruz. Bu anlamda eğitim endeksimiz de çok iyi yerlerde değil. Türkiye'de devlet planlama teşkilatından tutun da milli eğitim şuralarına kadar izlenen eğitim sistemine baktığınızda önümüzdeki onlarca yılı planlayacak bir programımız yok. Biz özellikle sınavlardaki okulların başarılarına hedefleniyoruz. Ve bunu bir başarı kıstası olarak görüyoruz. TEOG'taki başarı, LYS'deki başarı… Bu başarı olduğu sürece de biz, 'Okulumuz olarak, Samsun olarak iyi yerdeyiz' diyoruz. Ama topyekûn olarak bakmalıyız. Çünkü ülkemizde gerçekten okuryazarlıktan tutun da ilkokul eğitimi alan, lise, üniversite eğitimi alanların oranına vurduğumuzda dünyadaki pek çok gelişmiş ülkeden çok geride olduğumuzu görmek mümkün. 14 yıllık izlenen AKP hükümetinin milli eğitim politikası var. Defalarca yönetmelikler değişiyor. Örneğin yönetici atama yönetmeliği, 14 yıllık süreçte 13 defa değişmiş. Her yıl yönetmelik değişiyor. Böylesine yönetmelik değişen bir yerde, mili eğitimin sürekliliğini, bir planının olduğunu düşünebilir misiniz? Bu 14 yıllık dönemde, yaklaşık her 2 yılda bir il milli eğitim müdürü değişiyor. Aynı hükümet politikası içerisinde aynı il milli eğitim müdürlüğü, ama farklı milli eğitim müdürleri geliyor. Ve her biri kendine göre bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama sürekliliği kazanmadan tekrar görevden alınıyor ve gidiyor'' diye konuştu.

VALİ ŞAHİN İYİ NİYETLİ

Milli eğitim politikası oluşturulmadığı sürece yapılacak tüm çalışmaların geçici olacağını belirten Yavuz, şu şekilde sürdürdü; ''Özellikle eğitimde bilimselliği hedef almamız lazım. Yani laboratuvar araştırmalarından tutun, kütüphanelerine kadar donanımlı, resimden müziğe kadar her türlü fiziki verilerimizi çıkarıp, onun üzerinden neler yapılabileceği planlanarak, bu plan üzerinden bir gelişme yakalayabiliriz. Aksi takdirde eğitimde çıtayı bir sınava endekslediğimizde kendimizi aldatmaktan başka hiçbir şey yapamayız. Samsun Valimiz İbrahim Şahin geçen günlerde milli eğitim müdürüne talimat verdiğini söyledi. Milli eğitim müdürüne 'Samsun ekonomi-iktisadi anlamda ilk ondaysa, eğitim anlamında da ilk ona girmesi lazım' dedi. Ben bunu iyi niyetli bir temenni olarak görüyorum. Sayın Valimizin temennileri güzeldir ama buranın sosyo-ekonomik yapısını ortaya çıkartmadan yol alamayız. Samsun kozmopolit illerden biridir ve farklı yerlerden göç alır. Çok farklı toplumsal unsurlara sahiptir. Ekonomik, kültürel, sanatsal, sosyal gelişim endeksine baktığımızda Samsun'un yurttaşlarının çok uç noktalara savrulduğunu görürsünüz. Yani, samsunun yukarı mahallerinde bir çocuğun aldığı eğitimle, 56'larda Çiftlik'te alınan eğitim çok farklı. Bu uçurum da eğitime yansımış oluyor. Bu etkenlerin ortaya çıkarılıp Samsun için bir eğitim politikası geliştirilebilir. Aksi takdirde ilk onda yer almak, belki Sayın Valinin iyi niyet temennisine katılmak elbette mümkün, fakat realitede olabilecek bir şeymiş gibi görünmüyor bana kalırsa.''

Zerrin SOMUNCU, Kübra SÜER