O gece, bütün Türkiye'de yaşanan
ilginç olaylardan
birine de Samsun'da
tanık olduk...
Darbe girişimi; Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç ve
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Büyükşehir Belediyesi'nin
"Golf sahası"nı
törenle açtıkları günün gecesinde
olmuştu...
Her iki bakan, milletvekilleri, vali, belediye başkanları,
emniyet müdürü, jandarma komutanı ve
AK Parti İl Başkanı
sabaha kadar
Cumhuriyet Meydanı'ndaydı...
Bayrağını alan kadını erkeği,
yaşlısı genci, demokrasiye sahip çıkmak için
meydana akın etmişti...
Yorgun gecenin
sabahı güneşin ilk ışıklarıya
aydınlanırken;
Vali İbrahim Şahin, Emniyet Müdürü
Vedat Yavuz ve Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı'na vekaleten
atanan Kd. Albay Ercan Yeşil'in
yerine vekalet eden yardımcısı Albay Vural Yıldırım,
valilik binasına geçmek istedi...
Atatürk Bulvarı'na bakan
protokol kapısının merdivenlerinden
çıkarken, Vali Şahin'in
tutuklandığını sanıp,
"Valimizi isteriz" diye bağırmaya başladı.
"Yok böyle bir şey" denilse de
kalabalık, valilik binasına doğru
yöneldi. Vali İbrahim Şahin ile Albay Vural Yıldırım,
kapıdan içeri girdi. Sivil giyimli olan Emniyet Müdürü
Vedat Yavuz dışarıda kaldı...
Vatandaş, "Valimizi isteriz" diye bağırmaya
devam ederken, Vedat Yavuz,
"Sayın Valimiz tutuklanmadı. Komutanımız bizimleydi. Görmediniz mi?"
diyerek, kalabalığın dağılmasını sağladı...
Toplum psikolojisi işte bu...
Topluluklar içinden
çakan yanlış bir kıvılcım
sonucunda, istenmeyen
olayların başlangıcı böyle oluyor...
O gece yaşanan bu ilginç olaydan
çıkarılması gereken
iki sonuç var...
Birincisi, vatandaşın duyarlılığıdır...
ikincisi ise
Vali Şahin, Albay Vural Yıldırım ve Emniyet Müdürü
Vedat Yavuz'un birlikte yürüdüklerini
görmelerine rağmen
ortalığı velveleye vererek,
istenmeyen olaylara
neden olabilecek
davranış biçimidir...
Kalabalıklar arasına sızan
ajan provokatörlerin;
"Yakalım, yıkalım" gibi
söylemlerine
dikkat etmek gerekir...