Dünyaya gözlerini Hristiyan olarak açan Yeni Zelandalı Abdul Kutub Rabbani, Fiji Adaları'ndan gelerek Türkiye'ye yerleşti. 9 dil bilen Genetik Mühendisi Rabbani Zeytinburnu'nda vatandaşlarla birlikte demokrasi için nöbet tutuyor. Darbe teşebbüsü gecesi vatandaşlarla birlikte tanklara karşı mücadele eden Rabbani, sonraki günlerde de demokrasi nöbetini devraldı.

Zeytinburnuluları yalnız bırakmayıp meydanlara inen Rabbani, Allah beni o geceye şahit yazsın. 15 Temmuz gecesi evdeydim. Televizyondan Boğaziçi Köprüsü'nün askerler tarafından trafiğe kapatıldığını duydum. Tabi sebebini bilmiyorduk. Sonra askerlerin köprüyü trafiğe kapatma sebebi netleşti. Meğer bir gurup cuntacı, vatan haini darbe girişimine kalkışmış. O an ne yapacağımı bilemedim. Duyduklarıma inanamıyordum. Ardından televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı gördüm. Bu darbe girişiminin başarılı olacağına asla inanmıyorum. Tarih boyunca darbecilerin hiçbiri asla başarılı olamamıştır. Her partiden, her siyasi görüşten akın akın insanlar sokaklara dökülüyordu. Hemen üstümü giyindim ve herkes gibi ben de meydanlara indim sonrası malum. Türk vatandaşlarla birlikte tanklara karşı meydan okuyup, milli iradeye sahip çıktık. Gecenin sonunda kazan demokrasiydi ve artık ben de Türk'tüm." dedi.

"Okul yoktu, hocalar yoktu, minareler yoktu"

İngiliz sömürgesi olan Fiji Adaları'nda dünyaya geldiğini söyleyen Rabbani, ülkesinde yaşadığı yıllarda okul, minare, Kur'an-ı Kerim gibi Müslümanlığa dair hiçbir emarenin yer almadığını söylüyor. Rabbani, "Türkiye'de 11 yıldır ikamet ediyorum. Öyle bir yerden Türkiye'ye gelerek Müslüman olmaktan gurur duyuyorum. Çanakkale Savaşları'nın ruhunu kalbimin derinliklerinde yaşıyorum. Çünkü Türkler kadar Çanakkale Savaşları'nın hikayesini iyi biliyorum. O destansı hikayelerin hepsini okudum, dinledim. Okudukça o günlere gider gibi oluyorum. Okudukça 'Aman Allah'ım ne büyük bir fedakarlık' deyip bugünlerin kıymetini daha iyi anlıyorum. Türkler fedakar bir nesle sahip oldukları için çok şanslı. 15 Temmuz gecesi o ruhun dededen toruna geçen bir miras olduğunu da tüm dünyaya bir kez daha gösterdiler." diye konuştu.

"Şehit olmak için hazırım"

15 Temmuz gecesi şehit olmadığı için utandığını söyleyen Rabbani, özgürlük için, hürriyet için, istiklal için o gece şehit düşenleri çok kıskandığını söyledi. Rabbani, "Türk milletini darbe gecesi gösterdiği duruşundan dolayı tebrik ediyorum. Türkiye'nin ekmeğini yiyen, suyunu içen, üniformasını giyen vatan hainlerinin yaptığının dünyada emsali yok. Halen bu durumu kabullenemiyorum." dedi.

Yaşananları halen kendi içinde sorguladığını ifade eden Rabbani, "Dinimizi yozlaştırmaya çalışan dış güçler var. Bu hainler de onların maşalığını yapıyor. Ama canımı, malımı bu topraklar için feda etmeye hazırım. Bu vatan, şanlı Türk atalarından bize emanet ve onu korumak için her şeyi yapmaya hazırım." şeklinde konuştu.

"Hiçbir ağaç sahipsiz olmasın"

15 Temmuz gecesi sabaha kadar dua ettiğini hemen oradan da camiye geçerek Kur'an-ı Kerim okuduğunu anlatan Rabbani, "Hiçbir taş sahipsiz olmasın, hiçbir ağaç sahipsiz olmasın, hiçbir bağ, hiçbir bahçe sahipsiz olmasın çünkü düşman sahipsiz bulunca sahip olmak istiyor. Bu ezan için binlerce insan can verdi. Tarih kitaplarında bunların sayısız örnekleri var. Bu toprakların kıymetini, bilmemiz lazım. Tüm Müslüman alemi bir araya gelerek silkelenip kendine gelmelidir. İşte o zaman düşmanlar bize karşı koymayacaktır." dedi.

Rabbani, trafikteki kavgalardan, ekmek tüketimine, topraklara attılan bombalardan, bilinçsizce avlanan balıklara kadar insanın kendine çeki düzen vermesi gerektiğini söyledi. "Bu yaşadığımız olay bizi ders oldu" diyen Rabbani, "Kendimize gelelim. İslam alemi olarak silkelenelim, sırf 'neden bana yan baktın?' olaylarından bile insanlar birbirini öldürür oldu. Tüm bunlara bir son vermek adına toplum olarak bilinçlenelim." ifadelerini kullandı.

"Artık ben de Türk'üm"

"Türkiye toplum olarak diğer İslam ülkelerine örnek olmalı çünkü aslında tek bir savaş var, hak ve batıl savaşı" ifadelerini kullanan Rabbani, "Bizler Hak tarafındayız ve bu savaş sadece topla tüfekle kazanılmaz. Baştan aşağı her alanı kaplayan bir savaştır. Kalbimiz nur ile dolmalı, birbirimize şefkat ve merhametle yaklaşmalıyız. Eskiden kendimi burada yabancı gibi görüyordum ama 15 Temmuz gecesinden sonra artık ben de Türk'üm" diye konuştu.