CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çanakkale'de partisinin il başkanları toplantısına katıldı. Türkiye'nin çok ciddi bir süreçten geçtiğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Önemli bir badireyi atlattık. Ama hepimizin düşünmesi gereken konular var. Birinci düşüneceğimiz konu şu; bu noktaya nasıl geldik? İkinci konu, bir daha böyle bir olay ile karşılaşmamak için neleri yapmalıyız? Yani bir musibetten binlerce dersi çıkarmak zorundayız. Bu Türkiye'yi yönetmeye talip olan bir siyasi partinin gündeminde olmak zorundadır. Bizim asıl sorumluluğumuz bundan sonra başlıyor. Geçmişi şöyle veya böyle eleştirebiliriz. Geçmişle ilgili düşüncelerimizi söyleyebiliriz. Ama geçmişten çok gelecek için ne yapmalıyız? Geleceği nasıl kurgulamalıyız? Nasıl bir gelecek hedeflediğimizi milletimize anlatmalıyız? Vatandaşın önüne çok açık ve net iki bildirge koyduk, iki manifesto. Birincisi Taksim manifestosu. Türkiye siyasetiyle ilgisi olan herkes 'Türkiye'de neler oluyor?' diye düşünen herkes dünyada Taksim manifestosunu okudu. Yenikapı'da okuduğumuz 12 maddelik manifesto. Geleceği nasıl görmemiz gerektiğini ve bütün siyasi partilerin belli konularda neyi düşünmesi gerekiyor, bunu ortaya koyduk. Eğer siyaset kurumu Türkiye'de güçlü ortak bir payda oluşturmazsa gelecek açısından bu siyaset kurumu umut vermez. Aynı hatalar tekrar edilirse bedelini millet ödüyor" dedi.


"Demokrasi, bütün siyasal partilerin üzerine titrediği bir konu olmalı"

Yenikapı'da okuduğu manifestoyu da yineleyen Kılıçdaroğlu, "250 demokrasi şehidiyle bu darbe girişiminin cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimi olarak toplumun önüne gelmesi, hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir konudur. Demokrasi, sadece bizim sorunumuz olmaktan çıkmalıdır. Demokrasinin bütün partilerin üzerine titrediği bir konu olması gerekir. Yenikapı buluşmasında da söyledim. Sadece Meclis'te grubu olan siyasi partiler değil, Meclis'te grubu olmayan partilerin liderlerinin de orada olması gerekirdi. Onlara da davet gönderilmesi gerekirdi. Siyasi görüşü ne olursa olsun hepimizi buluşturmalıydı. Şu, bu parti demeden farklı düşüncelerden korkulmamalı. Demokrasi türküsünü hep birlikte söylemeliyiz. Demokrasi, bu ülkenin ortak paydası olmak zorundadır. Türkiye bütün siyasi hareketleri kucaklamak zorundadır" dedi.

"Milli egemenliği temsil eden asıl yürek TBMM'dir"

OHAL sürecini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Kanun Hükmünde Kararname çıkararak OHAL sonrasını şekillendirmek anayasaya göre doğru değildir, hukukun üstünlüğüne uygun değildir. OHAL dönemi ile ilgili sınırlı olarak verilen bir yetkinin OHAL sürecini aşarak kullanılması, parlamentonun devre dışı bırakılması demektir. Bir devletin inşası, bir kurumun inşası parlamentonun görevidir. Yürütme organının değil. Yürütme organı, parlamentoya öneri getirir. Ama asıl görev yasama organınındır. Çünkü milli egemenliği temsil eden asıl kalp, asıl yürek TBMM'dir. Sayın cumhurbaşkanına ve başbakana bu konuları hatırlattık. Eğer bir kurum için yeniden inşa süresi geçerli ise bunun yeri TBMM'dir" diye konuştu.

"Askeri siyasetin içine sokarsanız, darbeye kapı aralarsanız"

Bütün il ve ilçe başkanlarından Yenikapı manifestosunu herkese anlatmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, "Kimseyi suçlamadan, eleştirilmeden. Her bir maddesi yüzde yüz doğru olan bir manifestoyu vatandaşa kahvede, lokantada, caddede, parkta anlatın. Amaç demokrasimizi daha da güçlendirmek, bu ülkede hepimiz barış içerisinde kardeşçe, birlikte yaşayacağız. Farklı görüşlerimiz olabilir. Farklı inançlarımız olabilir. Farklı kimliklerimiz olabilir. Farklı hayat tarzlarımız olabilir. Ama biz kimliklere, inançlara ve yaşam tarzlarına saygı göstererek bütün vatandaşlarımızı demokrasi bağlamında bir arada tutacağız. Anlatacağımız ilk konu; camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmez. Allah aşkına, bu aklın gereği değil mi? Her partiden arkadaşımız camiye gidiyor, duasını yapıyor. Camileri bir partinin, bir siyasal görüşün arka bahçesine dönüştürmek vatandaşı böler, ayrıştırır. Ne diyoruz? Bölünmeyelim, beraber yaşayalım diyoruz. Camiye siyaset sokulması Türkiye'nin geleceği açısından da, demokrasinin geleceği açısından da en büyük tehlikeden birisidir. Her yerde bunu söyleyeceğiz. Kışlaya siyaset girmesin. Askeri siyasetin içine sokarsanız, darbeye kapı aralarsanız. Bu ülkenin kurucu değerlerinin başında gelen Gazi Mustafa Kemal'in en büyük arzusu budur; kışlaya siyaseti sokmamaktır ve bunu yapmıştır. Adliyeye siyaseti sokmayacağız. Hakimin, yargının tarafsızlığını savunacağız. Siyasette özeleştiriden kaçınmayacağız. Biz bu ülkeyi bu noktaya nasıl getirdik, oturup bunun özeleştirisini yapacağız. Geçmişi iyi analiz edeceksiniz, aynı hataya bir daha toplumu düşürmeyeceksiz, tarihi tekerrür ettirmeyeceksiniz. Kaç darbe yaşadık, yine bir darbe girişimiyle karşı karşıyaysak bu tarih neden tekerrür ediyor? Geçmişi neden iyi analiz etmiyoruz? Elin oğlu Mars'a araç gönderiyor, biz 21. yüzyılda darbeyle uğraşıyoruz" dedi.

Medyanın anayasada dördüncü güç olarak kabul edilmesi gerektiğini de söyleyen Kılıçdaroğlu, "Medya halkın gözü, kulağı ve sesidir. Medya olmasaydı halk direnme hakkını kullanamayacaktı. Demokrasilerde direnme hakkının ne kadar meşru olduğunu 15 Temmuz'da gördük. Medyanın özgürlüğünü savunacağız" şeklinde konuştu.

"Bir devlet 'ben ülkemin şu bölgesinde güvenliği sağlayamıyorum' diyemez"

Hakkari ve Şırnak'ın taşınması kararıyla ilgili olarak da konuşan Kılıçdaroğlu, "Hakkari ve Şırnak'ı güvenlik gerekçesiyle il olmaktan çıkarıyorlar. Bir devlet 'ben ülkemin şu bölgesinde güvenliği sağlayamıyorum' diyemez. Dediği andan itibaren devlet olarak, hükümet olarak bitmiştir. Şunu kabul ederim; o iki il yine kalır, ama siz Yüksekova'yı ve Cizre'yi de il yaparsınız. 81 il olmaz, 83 il olur. Ama illeri taşımak, kendi vatandaşına güvenmemek demektir. Ben Hakkari'ye de, Şırnak'a güveniyorum. Terörden en büyük acıyı onlar çektiler. Şu veya bu gerekçeyle 2 yeri il yapabilirsiniz, ama 2 yeri kapatmayın. Bir yeri il yaptıysanız geri adım atmayınız" dedi.