Darbe girişiminin

olduğu geceden;
dün geceye
kadar,
"Demokrasi Nöbeti"nde,
öyle duygulu anlar
yaşanmıştı ki,
Samsun Cumhuriyet
Meydanı'nın
dili olsa da
bir konuşsa...
O asırlık ninenin
vatan aşkını
söyler miydi?..
Hani, Vali İbrahim Şahin ile Büyükşehir Belediye Başkanı
Yusuf Ziya Yılmaz'ın
sevgiyle kucakladıkları
o nineden söz ediyorum...
"Biz daha ölmedik"
diyen...
Ya gecenin ilerleyen saatinde
çocuklarını ay-yıldızlı bayrağa sarıp
uyutan anneyi...
Evinde yaptığı pastayı
çay servisi yapılan bölümde
demokrasi aşıklarına dağıtan
genç kadını da
anlatır mıydı?..
Cumhuriyet Meydanı,
tarihi boyunca
büyük liderleri
ağırlamıştı...
100 binlerle ifade edilen
kalabalıkları
görmüş,
coşkulara tanık olmuştu...
Cumhuriyet Meydanı,
dile gelseydi, "Bu başka bir şey" der miydi?..
Hiç aklına gelir miydi,
üzerinde binlerce
kişinin sabah namazında
ellerini semaya
açabileceği...
Veya üzerinde kurulan
platformlarda,
ayrı ayrı partilerden
milletvekillerinin
elele verdiğine
tanıklık etmiş miydi?..
Meydanın dili olsa da konuşsa...
O karanlık gecede,
"Emin bir yere gidelim" teklifini,
"Bizim yerimiz milletin yanıdır"
diyerek geri çeviren Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç'ın
alana girişindeki coşkuyu
anlatacak sözcükleri bulabilir miydi?..
Ya da "Öleceksek birlikte ölelim"
diyen eşinin Ankara'dan gelmesini
bekleyen
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Çiğdem Karaaslan'ın
gururlu duruşunu
tarihe not eder miydi?..
O meydan bir dile gelse...
Vali İbrahim Şahin, Emniyet Müdürü Vedat Yavuz ve İl Jandarma Komutan Vekili
Vural Yıldırım'la birlikte
alana girdiğinde,
devleti karşısında gören kalabalığın güven duygusuyla
daha da coştuğunu söyler miydi?..
AK Partili milletvekilleri ve belediye başkanlarının
dayanışmasını da anlatırdı mutlaka...
Sivil toplum örgütleri başkan ve yöneticilerinin,
demokrasi nöbetinde
milletle omuz omuza olduğunu da...
Haber Medya'nın TV, radyo, gazete ve dergi ekibiyle birlikte
o gecelerin coşku yüklü
heyecanını milyonlara izlettirmek için
gösterdiği çabayı da
biliyorum, der miydi?..
Eğer, Cumhuriyet Meydanı
konuşabilseydi;
sanırım son sözü,
"O kalabalıkları çok sevdim ama, Allahım; bu milleti bir daha demokrasi nöbeti
tutmak zorunda bırakmasın!" temennisi olurdu...