Samsunlu Özel Harekatçı polis Ali Akyol'un,
Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde
yaralı meslektaşını
almaya çalışırken,
keskin nişancı sniper
dürbünlü
kanasla vurulması,
bölgede yaşananları
farklı biçimde
yansıtarak,
ajitasyon yapanların
yalanlarını ortaya çıkarması
bakımından ilginç
bir gelişmedir...
Bu şu demektir!..
O keskin nişancı silahlarıyla
ateş edenler,
halktan değildir...
Çünkü, bu silahla ateş etmek
profesyonellik gerektirir...
Birkaç olayı hatırlatalım
ve devam edelim...
1993 yılında Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da
Lice'de yine kanasla vurulduğunda;
terör örgütü bu silaha sahip olmadıklarını
ve bu suikastin içeriden gerçekleştiğini
öne sürmüştü...
İçimizdeki İrlandalılar,
bu iddiaya sazan gibi atlamış,
terör örgütünü aklamaya
kalkışmıştı...
Samsunlu polis memurunun ağır yaralandığı
olay, terör örgütünün elinde
bu silahtan bol miktarda olduğunu gösteriyor...
Bu silahın varlığı ve masum yöre halkına
zarar gelmesin duyarlılığı
Cizre, Silopi ve Sur'da
güvenlik güçlerinin işini zorlaştırmıştır...
Türkiye bu beladan kurtulmaya
kararlıdır...
Bize düşen görev, Türk ve Kürt halkları arasındaki
bin yıllık kardeşliğe zarar verecek
eylem ve davranışlardan kaçınmaktır...
Bu işin içinde emperyal emellerin
olduğunu bilmeyen kaldı mı?..
Terör örgütü, tonlarca bomba, binlerce silah ve mühimmat ile suikast silahlarını
çarşıdan almadı ya...