Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, AK Parti TBMM Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ile birlikte CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etti. CHP Genel Merkezi'nde gerçekleşen görüşme yaklaşık 1 saat 10 dakika sürdü. Çavuşoğlu, parti binasından ayrılırken basın mensuplarına yaptığı açıklamada, 'Bizi kabul ettiği için ve zaman ayırdığı için Kılıçdaroğlu'na teşekkür ediyorum. Ben Dışişleri Bakanı olarak dış politika konusunda son zamanlardaki gelişmeler hakkında Sayın Genel Başkana bilgi verdim. Sorularını cevapladım değişik konularda. Grup Başkanvekilimiz Mustafa Elitaş'ta Meclis gündemindeki konularla ilgili düşüncelerini, grubumuzun düşüncelerini paylaştılar. Son derece verimli bir toplantı oldu. Özellikle darbe girişiminden sonra Türkiye'de oluşan iklim ve uzlaşı kültürünün bir yansıması olarak ana muhalefet partisinin genel başkanını ve ana muhalefet partisini bu konularda bilgilendirmek istedik' diye konuştu.

İsrail ile yapılan anlaşma

Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Çavuşoğlu, görüşmede İsrail anlaşmasıyla ilgili konunun gündeme gelip gelmediği sorusuna, 'Bu konuda gündeme geldi. Bu konuda da Sayın Genel Başkanın ve Genel Başkan Yardımcısının sorularını da cevapladık. Genel dış politika çerçevesinde bilgi de verdik. Bu anlamda Meclis Danışma Kurulu karar verecek gündeme ne zaman gelir ne zaman gelmez. Biz Dışişleri Bakanlığı olarak bu anlaşmayı, İsrail ile imzaladığımız anlaşmayı Başbakanlığa gönderdik, tam bu arada da hain darbe girişimi oldu. Başbakanımız bu anlaşmayı Meclis'e henüz göndermedi. Bundan sonraki süreçte Meclis'teki grubu bulunan partiler, yüce Meclisimiz karar verecek. Önce Dışişleri Komisyonu'na, daha sonra Genel Kurul'a gelir. Biz bu konu gündeme geldiği zaman Dışişleri Bakanlığı olarak Meclis'e giderek hem bilgi vereceğiz hem de o gün Meclis'te müzakere yapılırken orada bulunacağız. Karar yüce Meclisimiz ve danışma Meclisimizindir' yanıtını verdi.

'Türkiye başından beri Esed'in gitmesi gerektiğini söylüyor'

Suriye ile ilgili üç aşamalı plandan bahsedildiği yönündeki haberlerin sorulması üzerine Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

'Türkiye'nin tutumunu soracak olursanız biz en başından beri Suriye'deki yönetimin kapsayıcı olması gerektiğini ve tüm farklı etnik grupların, dini grupların kapsanması gerektiğini ve bu anlamda da laik seküler bir yönetimin olması gerektiğini ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Başından beri tutumumuz budur. Rusya dahil birçok ülkeyle bu konuda hemfikiriz. Uçak düşürme hadisesinden önce de bu konularda Rusya ile mutabık kalmıştık. Önümüzdeki süreçte ateşkesin sağlanması, ki bugüne kadar maalesef BM Güvenlik Konseyi kararına rağmen ya da Uluslararası Suriye Destek Kurulu'nun aldığı kararın BM Güvenlik Konseyi tarafından da onaylanmasına rağmen maalesef ateşkes tam olarak sağlanamadı. Şuanda bir koridor var ama Halep'te kuşatma altında, rejim ve Rusya saldırılarını maalesef sürdürüyor. İnsani yardım şuanda gündemde. Türkiye olarak bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu getiriyoruz, getireceğiz. Uluslararası işbirliği anlayışı içerisinde BM ile beraber bu konuda Türkiye aktif çalışıyor. En önemli konu siyasal dönüşüm nasıl sağlanacak? Geçiş hükümeti, yönetimi nasıl olacak? Geçiş yönetiminin mutlaka kapsayıcı olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bir an evvel de Cenevre'de müzakerelerin tekrar başlaması gerektiğini söylüyoruz. Esed'in gitmesi kalması konusunda değişik ülkelerin değişik tutumları var. Türkiye başından beri Esed'in gitmesi gerektiğini söylüyor. 600 bin civarında insanın ölümüne sebep olan bir rejimin Suriye'yi yönetemeyeceğini ve bu şartlar altında da özellikle Suriye'nin değişik kesimlerinin ve muhalefetin Esed etrafında birleşmeyeceğini ve bu konuda da muhalefetin son derece katı olduğunu söylüyoruz. Bu tutumumuzda herhangi bir değişiklik bugüne kadar yok.'

'ABD'nin bu konuda sözü var'

Membiç'in IŞİD'in elinden kurtarıldığı hatırlatılarak, PYD'nin bölgeden ayrılması yönünde Türkiye'nin bir beklentisinin olduğu ve ABD ile temaslarının olup olmadığı sorusu üzerine Çavuşoğlu, 'Elbette bu beklentimiz var. Sadece beklenti değil. ABD'nin bu konuda sözü var. Bizzat Obama'nın sözü var. Membiç operasyonu bittikten sonra oradaki koalisyonun içinde bulunan az sayıda da olsa PYD'lilerin tekrar Fırat Nehri'nin doğusuna geçeceği yönünde ABD'nin sözü var. Şimdi ABD'nin bu sözünü tutması gerekiyor. PYD unsurlarının Fırat Nehri'nin doğusuna tekrar geri dönmesi gerekiyor. Beklentimiz budur. Bu konuda temaslarımızı sürdürüyoruz' ifadelerini kullandı.

'24 Ağustos'ta Kerry yerine Biden gelecek, Amerikalılar böyle bir karar verdi'

Terörist başı Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi ve Yunanistan'daki darbecilerin Türkiye'ye gönderilmesi noktasında gelişme olup olmadığı sorusuna Bakan Çavuşoğlu, 'FETÖ'nün iadesiyle ilgili süreci devam ettiriyoruz. Adalet Bakanlığımızın hazırladığı tüm belgeleri ve tutuklama taleplerini ABD Dışişleri Bakanlığı üzerinden ABD Adalet Bakanlığı'na ilettik. Dosyalar ulaştı. Şimdi darbe girişimiyle ilgili elde edilen bilgiler, belgeler, deliller toplanıyor. Bu süreçte siyasi görüşmelerimizi devam ettiriyoruz. Amerika'dan 23-24 Ağustos tarihlerinde bir heyet gelecek. Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'ndan oluşan bir heyet. Burada bizim bakanlığımız ve Adalet Bakanlığı ile görüşmeleri yapacağız. Dün de açıklandı. 24 Ağustos'ta Biden geliyor. Kerry yerine Biden gelecek, Amerikalılar böyle bir karar verdi. Daha sonra Adalet Bakanımızla birlikte bizde bu dosya oluştuktan sonra Washington'a giderek hem bu dosyayı ileteceğiz hem de Gülen'in neden iade edilmesi gerektiğini bir kere daha ABD'li muhataplarımıza anlatacağız' yanıtını verdi.

'Burada beklentimiz darbe girişiminde bulunan Cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunan hainlere sığınma talebinin verilmemesi'

'Yunanistan'a kaçan 8 hainle ilgili ilk duruşmada Yunanistan'a illegal yollarla kaçak girdikleri için 2 ay hapis cezası verildi' diyen Çavuşoğlu, 'Dava sonuçlanıncaya kadar tutukluluk kararı verildi. Bu Cuma günü 19 Ağustos tarihinde sığınma talebi bulunan 2 hainle ilgili duruşma olacak. Diğerleriyle ilgili duruşmalar ise bir sonraki hafta, 23-24-25 Ağustos tarihlerinde olacak. Burada beklentimiz darbe girişiminde bulunan Cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunan hainlere sığınma talebinin verilmemesi. Bunlar uluslararası hukukta nettir. Yunanistan ile olan, var olan anlaşmalarımız çerçevesinde bu kişilerin Türkiye'ye iade edilmesidir' değerlendirmesinde bulundu.

'Bu ülkeyi paralelci hainlere, darbecilere nasıl teslim etmediysek bölücülere de bu ülkeyi teslim etmeyiz'

Diyarbakır'da bir patlama meydana geldiğinin hatırlatılması üzerine Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

'Maalesef FETÖ'nün darbe girişimi başarısız oldu. Şimdi bu aynı anlayış FETÖ'nün kan kardeşi, ikiz kardeşi PKK, PKK'ya bağlı PYD, YPG bunların hepsi aynıdır zaten. Son zamanlarda bu darbe girişimi başarısız olduktan sonra Türkiye'de saldırılarını arttırmaya başladılar. Bazen canlı bomba, bazen araçla, bazen sivil arkadaşlarımıza yönelik, burada Kürt vatandaşlarımız da şehit oldular ama onlara yönelikte güvenlik güçlerimiz operasyonları sürdürüyor havadan, karadan. Milletimiz merak etmesin bu hainlerin hesabını hep birlikte göreceğiz. Bu ülkeyi paralelci hainlere, darbecilere nasıl teslim etmediysek bölücülere de bu ülkeyi teslim etmeyiz. Mücadelemizi sürdüreceğiz.'

'Bu kabul edilebilir bir şey değildir, bir dışişleri bakanı sorumlu olmalı'

İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström'ün attığı "Türkiye'nin 15 yaşın altındaki çocukların cinsel ilişkiye girmesine izin vermesine dair kararı iptal edilmeli. Çocukların şiddet ve cinsel istismara karşı daha az değil, daha fazla korunmaları lazım" şeklindeki tweetin sorulması üzerine Çavuşoğlu, 'Bir dışişleri bakanına yakışmayacak şekilde bir tweet attı Wallström. Yanlış bilgi üzerinde yalan bir tweet attı. Çocuk istismarını engellemek için ya da bununla mücadele için hükümetimiz son derece kararlıdır. 15 yaş altındaki çocukların istismarıyla ilgili verilecek cezayı da arttıran bir yasa Meclis tarafından kabul edildi. Anayasa Mahkemesi bunu orantısız bularak iptal etti. Meclis'e de 6 ay süre verdi tekrar düzenleme yapılması için. Bu konuda Adalet Bakanlığı çalışıyor. Ama şuanda mevcut olan yasa zaten yürürlükte, herhangi bir boşluk yok. Bu tür istismarların cezalandırılması konusunda bu kadar önemli adımlar atan Türkiye'yi 15 yaş altı çocuklara cinsel istismarına izin veriyor, müsaade ediyor gibi bir yaklaşım gerçekten iyi niyetle bağdaşmaz. Bir dışişleri bakanının yanlış haber üzerinden, duyumlar üzerine böyle tweet atması skandal. Kendisiyle bugün büyükelçimiz görüşecek. İsveç Büyükelçisini Bakanlığımıza çağırdık. Benimle zaten bir görüşme talebi vardı. Telefonda da bu yanlışını yüzüne söyleyeceğim. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bir dışişleri bakanı sorumlu olmalı, yalan söylememeli. Türkiye'yi itham eden böyle bir anlayış içinde de olmamalı. Eleştiri evet ama bu bir iftiradır, yalandır. Avrupa'daki ırkçılığın ve İslam karşıtlığının, Türkiye karşıtlığının maalesef bir yansımasıdır. Irkçılığın ve İslam karşıtlığının başkenti Avusturya'da başlayan bu iftira kampanyasının esasen insan hakları ve diğer konularda daha hassas olan İsveç'e de sıçraması endişe vericidir' ifadelerini kullandı.