Her gözaltına alınan
ya da tutuklanana
"hain"
yaftasını
asmak;
FETÖ'nün kumpas davalarda
yaptığı gibi
vicdansız
bir algı
oluşturmaktır...
FETÖ'ye ait
yayın organlarının
manşetlerini
hatırlatalım da
öyle devam edelim:
"Ergenokon'un kasası"
manşetinde,
Kuddisi Okkır'dan söz ediyorlardı. Okkır, Ergenekon'u
finanse eden adamdı. Cezaevinde
hastalandı. Tedavi gördüğü
hastanede hayatını kaybetti. Borçlu olduğu ortaya çıkınca,
cenazesi
belediye tarafından kaldırıldı...
Bir başka manşet:
"Yarbay Ali Tatar, DHKP/C ile bağlantılı",
Dnz. Yarbay Tatar; Poyrazköy kumpasından
gözaltına alındıktan sonra salıverildi. İkinci kez gözaltına alınacağını
öğrendiğinde,
kahrıdan evinin banyosunda
intihar etti. FETÖ medyası, Tatar'ı mezarın da
bile rahat bırakılmadı...
Teğmen Mehmet Ali Çelebi'yi
hatırlar mısınız?..
Onun için "Hilafet Ergenokunu"
manşetini atmışlardı..
"Ergenekon soruşturma
kapsamında tutuklanan ilk muazzaf subay olan Mehmet Ali Çelebi'nin
Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu" iddia edilmiş,
hatta bu terör örgütünün
138 elemanın telefon numaraları, Çelebi'nin telefonuna yüklenmişti. İki yıl sonra da FETÖ'nün kripto polisi Ali Fuat Yılmazer, "O telefon numaraları sevhen yüklenmiş" diye açıklama yapmıştı.
Çelebi, hem ordudan uzaklaştırıldı hem de
yaklaşık 3 yıl hapis yattı...
Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Devrimci Karargah, Oda TV,
ve Askeri Casusluk gibi davalarda,
düzmece belgeler ve iftiralarla
acı çektirilen
insanlar ve ailelerinin
yürek dağlayan öykülerini
bu köşeye sığdırmam
elbette...
Samsunlu hemşehrimiz işadamı Galip Öztürk'e
girmediği ihaleden
ihaleye "fesat karıştırma"
eline dahi almadığı
koruması emekli yarbayın
ruhsatlı silahından
2.5 yıl hapis cezası verilmesi,
"azmettiricinin azmettiricisi" olarak
hukuk tarihine geçen
olaydan müebbet hapis cezasına çarptırılması;
Yine Samsunlu işadamı
Fevzi Reis'e Ankara'da
kurulan FETÖ tuzağı...
Bunlar bilenenler...
Türkiye'nin her yerinde
FETÖ'nün
kumpaslarıyla
malları gasp edilen
insanların başına gelenleri anlatmaya kalkışsam,
ömrüm yeter mi acaba?..
Bu insanlar;
FETÖ medyasının oluşturduğu
algılarla, toplum
önünde "linç" edilmeye çalışılmıştı...
Önyargılı olmak,
insanı doğruyu bulmaktan
uzaklaştırır...

O günleri bilen biri olarak;
bugünlerde tutuklanan ve gözaltına alınan
bazı insanlara,
yargı süreci tamamlanmadan
"hain" damgası
vurmak da FETÖ'nün
gerçekleştirdiği vicdansızlığın benzerini
yapmaktır, diyorum...

Vatan hainliği; tarih boyunca birçok hukuk sisteminde
tüm suçların en büyüğü olarak nitelendirilmiştir...
Toplumun değer yargıları
içinde de "hainlik"
affedilmeyecek ağır suçtur...
O yüzden, "masum" oldukları yargı tarafından
belirlenerek salıverilebilecek
insanlar ve ailelerini
düşünmek gerek!..
"Hain" damgasıyla
yaşamak; masum ve onurlu insanlar için
ağır bir ithamdır...
Başbakan Binali Yıldırım'ın
şu sözü aslında meselenin tam özetidir:
"İdam bir sefer ölümdür ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için. O da tarafsız ve adil yargılanmalarıdır."