FETÖ'nün "Korku İmparatorluğu"
yıkıldıkça, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi
Samsun'da da karanlık
ilişkiler aydınlığa çıkıyor artık...
Önceki gün, akasyam.com'da;
Samsun Türk Kızılayı Şube Başkanı
Mustafa Keskin ve bazı yönetim kurulu
üyelerinin tutuklanmasının ardından
FETÖ'nün, basındaki kilit ismi Harun Çelik
olduğu iddiası vardı...
O günleri hatırlıyorum. Bir gazete,
sürekli olarak "Türk Kızılayı başkan ve yöneticilerinin
gözaltına alınıp, hesap sorulması gerekir"
diye manşetler atıyordu. Başkan tutuklandı, bir süre cezaevinde yattıktan sonra
davadan beraat etti, sonra da görevine iade edildi.
Bu başlıkları atan gazete sahibi ile
Harun Çelik, kankaydı...
Anadolu Ajansı
Samsun Bölge Müdürlüğü
görevine
Suat Kılıç'ın isteğiyle
atandığında,
ilk zamanlarda
destek bile vermiştim...
O gazete sahibiyle
ilişkileri ve Suat Kılıç'ın nüfuzunu kullanarak
kamu kurumlarının
müdür ve yöneticileri
üzerinde
çalışması,
toplumda
hoş karşılanmamıştı...
Çelik, Anadolu Ajansı'nın kamera ve TV ekipmanlarını
kankası gazete sahibinin
kurmaya çalıştığı Web TV'nin kullanımına
tahsis ettiği
için kurumu tarafından işine son verildiği gibi
hakkında da
dava açılmıştı...
Kimdir, bu Harun Çelik?..
Galip Öztürk'e kurulan
kumpas davasının
içine kopyala-yapıştırla
dahil edilmemden sonra
yerime gazetenin
başına getirilmesi
istenen gazetecidir...
70 sanıklı davada,
sadece benim adımı yazarak,
"Necdet Uzun sanık çıktı"
diye manşet atan da
onun "abi" dediği
gazete sahibidir. Ve bir süre sonra
yine Galip Öztürk'ü kastederek,
"Necdet Uzun'un arkadaşı
çıkamadı" diye bel altı başlıklarla
"itibarsızlaştırma" operasyonunun
düğmesine basan da
yine o ağabeyidir...
Çelik,
o gazete sahibi ağabeyiyle
Ankara'da H.K'ye ait şirket üzerinden
İl Özel İdaresi'ne çeşitli işler yaptıran ve son olarak
"Ahşap tarihi yapılar"
kitabını
yüklü bir paraya
kuruma veren
kişidir...
FETÖ'nün "Samsun Emniyet İmamı" olduğu iddia edilen
ve Kenya'ya kaçan Dr. Cevdet Şahin'in, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nde
başhekimlik yaptığı dönemde, ondan öğrendikleri
bilgilerle cemaatle alakası olmayan
özel hastanelerden reklam alabilmek için
tehditvari manşetler hazırlayan da
o abi-kardeştir...
Harun Çelik, Samsun'daki
polis ve yargı imamları sayesinde,
ağabeyinin hukuki sıkıntılarını
aşmıştır...
Kim kimi kullanacakken,
"kullanır" duruma düşmüştür?..
Abi mi kardeş mi?..
Daha neler neler var...
Her fırsatta, "Onun yanına
özel olarak
gönderildim"
diyen Harun Çelik, bir süre sonra
gazete sahibi o ağabeyini
şüpheye düşürür...
O günlerde
gündemde meşhur kaset
olayı vardır...
Harun Çelik'in sağda solda
konuşması,
bazı planları bozar...
O da bir süre sonra
kankası Çelik için
şunları yazmak zorunda kalır:
"Tanıştıktan sonra ilişkilerimiz iyi gitmeye başladı. Bunu fırsat bilenler bizimle ilgili her türlü bilgiyi Harun Çelik'ten almaya başladılar, ben konuya vakıf olunca Harun Çelik'e mesafe koysam da adamı kapıdan kovsak bacadan girdi, uzun süreli bir arkadaşlık yaşadık"
Gazete sahibi, "Aramız yok" mesajı vermektedir...
Birçok işi birlikte kotaran
abi ile kardeş
gerçekten de
dargın mıydı yoksa
kendileri hakkında
söylenenleri
öğrenmek için mi
böyle davranıyorlardı?..
O ağabey, sonra da
aleyhinde yazılar yazdı ama
birlikte kurdukları
kumpasları açıklamadı...
Çünkü, işin içinde kendi de vardı...
akasyam.com.'da
Türk Kızılayı Samsun Şubesi'nde
başkan ve yöneticilere
kurulan kumpas iddiası haberi de
abi-kardeşin
ilişkilerini aydınlatması
bakımından
ilginçtir...
Senaryoyu yazan
Harun Çelik, sahneye koyan
ağabeyi...
Harun keşke,
gazetecilik değil de
stand-up
yapsaydı. Ağlatmaz, güldürürdü...
Hiç kimsenin ahı
yerde kalmadı,
kalmayacak da...
Kim kime şantaj yapmış, kim hangi kurum ve kuruluştan
avanta almış, kim ihaleye fesat
karıştırmış ve kim tüyü bitmemiş yetimin
hakkına göz koymuş
gün gelecek ortaya çıkacak!..
Ahlaksızlık da varsa
iğrenç pornografik fanteziler ve duyumlarla
değil,
belgelerle yazılacak...
"Namus" kavramı,
bazıları için
bir sözcük,
bazıları için de
hayatın
ta kendisidir...
Göreceğiz bakalım!..
Allah var, gam yok!..