Malum gazete sahibinin
öfkesinin
nedenini
biliyorum...
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon
Genel Müdürlüğü'nden
sarı basın kartı
alamayışında,
benim etkili olduğumun
kendisine
üfürülmesidir...
Komisyon üyelerine
telefon eden birinin,
o gazete sahibine
sarı basın kartı
verilmeyişinde etkili olduğunu yazarak,
"Korkudan adını söylemiyorlar ama
öğrenirsem dünyayı ona dar edeceğim"
demişti?..
Yıllardır bildiği
bir şeyi niye
bugüne kadar
saklamıştı o üfürükçü?..
Her şey aslında, "O fotoğraf" başlıklı
yazımla başladı...
Hani şu, Hırant Dink cinayetinin
sanığı Ogün Samast'ın
Samsun Emniyet Müdürlüğü
Terörle Mücadele Şubesi'nde
Türk Bayrağı elinde, Atatürk'ün, "Vatan mevzubahisse gerisi teferruattır"
yazılı takvimin
önünde çekilen
fotoğrafından söz ediyorum...
6 Ağustos'taki yazımda,
bu fotoğrafın kimler tarafından
servis edildiğinin
sorgulanması,
cinayetin aydınlatılmasında
etkili olacak, demiştim...
Hırant Dink cinayeti dosyasını
yeniden açan
Cumhuriyet Başsavcılığı, bu olayı "FETÖ'nün attırdığı ilk kurşun"
olarak tanımlamıştı. Ben de o gün, ülkede karanlık işlerin
aydınlığa kavuşması
için bu yazıyı yazmıştım...
Nitekim, dün o fotoğrafla
ilgili ilginç bir
gelişme yaşandı...
Fotoğraf, İ.T.'nin
dışında
başka birine
daha servis edilmişti...
Samsun Emniyet Müdürlüğü'nde
çekilen Ogün Samast'lı fotoğraf,
FETÖ mensuplarınca,
FOX TV Haber Müdürü Ercan Gün'e de
teslim edilmiş ve yayınlanması istemiş. Fotoğrafın da
Samsun İl Jandarma Komutanlığı'nda çekilmiş gibi kurgulanması
amaçlanmış. Savcılık iddianamesine göre, amaçları
Hırant Dink cinayetinin arkasında ulusalcı grubun olduğu algısı oluşturularak,
Ergenekon'a zemin hazırlamaktı...
Dün, bu davayla ilgili bir gazeteci ile
bir yarbay tutuklandı...
İ.T.'nin telaşı da
işte bu yüzdendi...
Gazete sahibine
sarı basın kartı olayını üfürmesinin
nedeni de bu
yaşadığı korkuydu...
Çünkü, o fotoğraf İ.T. tarafından
ajansa verilmiş ve ertesi gün de Hürriyet'te yayınlanmıştı...
O fotoğraf çok önemli
demekle, ne kadar haklı olduğum
böylece ortaya çıktı...
Ancak, gazete sahibi de ona
sırra haiz (!) bu bilgisi karşılığında
daktiloda yazılmış
bir belgenin görüntüsünü ulaştırdı...
İ.T., twitter hesabından
"Yurt dışından iş kapmak için
FETÖ/PDY'ye oluk oluk para akıtan işadamları da sorgulanmalı" mesajı attı.
"Sorgulansın" dedim diye
o da işadamları da
sorgulansın, diyerek
kankasının saçmalarını ima etti...
Kim yanlış yaptıysa,
sorgulanacaktır...
İtirazı olan mı var?..
Ancak, imalarla algı oluşturarak,
namuslu insanlara
çamur atmak,
hasta ruhlu
insanların işidir...
Kim ne yazarsa yazsın,
kim sosyal medya üzerinden
kumpas kurmaya kalkışırsa kalkışsın,
sorun değil!..
Vız gelir, tırıs gider...
Birilerinin arkasına sığınıp
kavga etmek;
adamlık değil, acizliktir...
Beni, birilerinin ağabeyine havale edip,
"gereğini yapar" diyen;
düştüğü aczin hezeyanı
içindedir...
Aklı sıra tehdit ediyor?..
O arkadaşın gösterisi için
yazdığım yazının arkasındayım. Teşekküre geldiğinde,
kafamda oturmayan kumpasın ipuçlarını
öğrenmiştim. Keşke stand-up yapsaydı, gazetecilik değil. İnsanları ağlatmaz,
güldürürdü, diye yazan da benim...
FETÖ'nün; Hırant Dink cinayeti başta olmak üzere,
Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy gibi kumpas davalarını
yıllardır yazarken, o sıralar
insanlara iftira atmakla meşgul olanlar,
daha geçen yıl,
Samsun'da FETÖ okullarına
yapılan polis baskınını
bizden başkasının haber yapmadığını
görmediler mi?..
Bilen biliyor...
Bu arada unutmadan
şunu da sorayım:
İ.T. ile kankasının bu samimiyetini, Büyükşehir Belediye Başkanı
Yusuf Ziya Yılmaz biliyor mu acaba?..

Not: Bir yakınımın
nişan töreni için 2 günlüğüne
il dışına çıkıyorum. Gelince görüşürüz, inşallah...