Bu ülke ne zaman birlik
beraberlik içinde
yükselişe geçse,
karanlık güçler
mutlaka devreye girmiştir...
Rahmetli Erbakan'ın sanayi hamlelerini
çökerten, rahmetli Ecevit'i
ilanlarla yıkan,
rahmetli Demirel'i
darbelerle deviren,
rahmetli Özal'ı
suikastle
yok etmek isteyen
ve sonunda Erdoğan'ı
hedef alan
bu güç odaklarının
tek derdi var; o da
Türkiye yerinde saysın,
güçlenmesin!..
Ve nihayetinde de
ülke parçalansın!..
Sevr'i yırtıp atan
bu milletten
o yılların intikamını almak
istiyorlar...
Türkiye'nin ayağa kalkması, dünya Müslümanlarının da
uyanışıdır. O yüzden Müslümanlar arasına fitne tohumları ekip,
algı operasyonlarıyla birbirine düşürmek istiyorlar.
Sizleri, Gürhan Gürses'in,
"Her kula helal, Müslümana haram"
öyküsüyle başbaşa bırakıyorum...
* * *


Vaktiyle Bursa'da bir Müslüman, bugünkü adı Arap Şükrü olan semtte bir çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: 'Her kula helal, Müslümana haram!..'
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, "Bu nasıl fitnedir" diye...

Gitmişler kadıya şikayete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. 'Bu nasıl fitnedir, dîni İslam, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslümana yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..' diye çıkışmışlar adama.
Adam,'Müsaade buyurun, sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır…' dedikçe kadı kızmış:
- 'Ne delili ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzûrunu kaçırdın, katlin vaciptir!' demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş: 'Nedir gerekçen?..' diye sormuş.
Adam, 'Bir tek Sultana derim…' diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultana gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş... Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan o da meraklanırmış:
'De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın hem de her kula helal, Müslümana haram yazarsın?..'
Adam, başı önünde konuşur: 'Delilim vardır, lakin ispat ister.'
Sultan,'Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..' deyince adamın
cevabı, 'O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…' demiş!..
'Eeee?..' diyerek devam etmesini istemiş. 'Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…'

Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, 'ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim...'
Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam, 'Sultanım, artık bırakmak zamanıdır' demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultana teşekkürler, hediyeler…

Az bir zaman geçmiş ki, adam: 'Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım' demiş.
Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler, din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine...

Sultan: 'Bitti mi?..' demiş adama. O da 'Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle' deyince, sultan- 'Şimdi nedir isteğin?..' diye sormuş...

'Efendim, payitahtımız Bursa'nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen alimini alınız minberinden…' Adamın dediğini yapmışlar, Ulu Cami imamını cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...

Bir Allah'ın kulu çıkıp da, 'ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz' gibi tek bir kelam etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran da olmamış...
Geçmiş bir hafta, 'nerede imam?' diye gelen-giden yok!.. Yerine cahil bir imam tayin edilmiş.Ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan biri… Halk halinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca alim için 'Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…', 'Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!..'
"-Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…', 'Sorma, sorma...'
diyenleri sultan, kadı ve adam izliyorlarmış. Sonunda padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
'Eee, ne olacak şimdi?.."
Adam, 'Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helallik almak lazımdır hocadan.'

'Haklısın' demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam, başı önünde konuşmuş:
'Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helal edilir mi?..'
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
'Hava bile haram, hava bile!..'

* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Huzurlu ve sağlıklı günler dileğiyle...