Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Özet, ürolojik kanserlerin tedavisi ile ilgili önemli gelişmelerin olduğuna dikkat çekti. Ürolojik kanserlerde yeni geliştirilen ilaçlar ile oldukça ümit verici sonuçların elde edildiğini belirten Prof. Dr. Ahmet Özet, konuya ilişkin şunları söyledi:

'Son dönemde ürolojik kanser tedavilerinde önemli gelişmeler var. Böbrek kanserlerin tedavisinde özellikle son 10-15 yıl içerisinde önemli gelişmeler çıkmış durumdadır. Tümörlerin cerrahisi ile ilgili çok büyük bir gelişme yok. Cerrahiye rağmen hastalıklar vücutta yaygınlık ortaya çıktığında ilaç tedavileri devreye girmektedir. İlaç tedavilerinden en önemli olanlarından bir tanesi vücudun immün denetim mekanizmasını arttıran ilaçların etkinliğinin göstermiş olması. Bunlardan interferon dediğimiz bir ajan geçmiş yıllarda kullanmaktaydık ve bunun etkinliği yaklaşık yüzde 10-15 oranında böbrek kanserlerinde belirgin etkinliği olan bir ajan. Son yıllarda vücudun tümöre karşı immün etkisini arttıran çeşitli ilaçlar gündeme gelmiş durumdadır. Bunların da böbrek kanserlerinde etkinliği gösterildi ve vücuda yayılmış böbrek kanserlerinin daha uzun süre hayatta kalmalarında katkıları olabiliyor. Böbrek kanserlerinin tedavisinde tirozin kinaz inhibitörü dediğimiz çeşitli küçük moleküller var. Bunlar hücre içerisindeki sinyal odaklarını etkileyerek tümöral gelişimi önleyebiliyorlar. Farklı tirozin kinaz dediğimiz ajanlar kullanıldığında böbrek kanserlerinde oldukça uzun yaşam sürelerini hastalıkları ile birlikte elde etmemiz mümkün olabilmektedir. Böbrek kanserini oluşturan ajanların nedeni çok fazla bilinmektedir. Ailesel yatkınlık olan belli bir gurup var ve bunun yanında da kilo ile ilişkili olduğu söylenebiliyor. Böbreğin özellikle idrar toplayıcı bölümünde yer alan kanserlerin sigara ve diğer ajanlar ile ilişkili olduğunu söyleyebiliriz.'

'İçme sularının temizliği mesane kanseri için önem taşımaktadır'

Mesane kanserini oluşturan nedenlerin başında özellikle sigaranın geldiğini ifade eden Özet, 'Bu erkeklerde daha fazla görülmektedir. Bunun nedeni ise sigara kullanımının erkeklerde daha fazla olmasıdır. Sigara kullanan bayanlarda da mesane kanserlerini görmekteyiz. Temiz yaşamı tercih ettiğimizde bu tip kanserleri büyük ölçüde engelleyebiliriz. İçme sularının temizliği de mesane kanseri için önem taşımaktadır. Mesane kanserlerinin ortaya çıkma yaşı daha çok 40 ve 50'li yaşlardan sonradır. Özellikle hastaların kanlı idrar yapmaları başlıca şikayettir. İdrar yapmakta zorluklarla karşı karşıya kalınırsa doğrudan bir hekime gidilmesi gerekir' diye konuştu.

Prostat kanserinin ise erkeklerin en önemli sorunu olduğunu kaydeden Özet, prostat kanserinin idrar yapma zorluğu ile ortaya çıktığını söyledi. İdrar yapma zorluğunun ortaya çıkmasının kanser anlamına gelmediğini vurgulayan Özet, 'Bunların küçük bir kısmı kansere bağlı olabilir. Burada prostatın yapısının değerlendirilmesi gerekir. Genç yaş hasta gurubunda elimizdeki olan tedavi seçeneklerini sıralı olarak kullanmaktayız. Burada kemoterapi önemli bir seçenektir. Kemoterapi uygulaması ile prostatta ki kanser ve vücuda yayılan kanser belli oranda kontrol edilebilmektedir. Takiben uygulanacak hormonal tedavilerle yani testosteron dediğimiz erkeklik hormonunun etkisini azaltıcı tedavilerle hastalarımızı tedavi etmekteyiz. Elimizde son dönemde geliştirilmiş farklı ileri moleküller var. Kullanmakta olduğumuz tedavi yöntemlerini kullanıldıktan sonra hastalığın ilerlemesi ile beraber elimizdeki yeni molekülleri tedavide kullanmaktayız. Prostat kanserinin tedavisinde yeni geliştirilmiş etkin kemoterapi ajanları var ve bunları kullanmaktayız' açıklamasını yaptı.

'Zeytin, peynir ve turşularda tuz oranlarını azaltmamız gerekmektedir'

Özet, 'Her ülkenin kanser görülme yaşı farklılık göstermektedir. Kanser bir küresel sorundur. Kanseri önleyici tedbirlere dikkat etmemiz gerekiyor. Önleyici tedbirler olarak özellikle sigara bunların en önemlilerinden bir tanesidir. Sigara ile mücadelede kanserlerin yaklaşık yüzde 30-35'ini kontrol altına alabilmektedir. Alkol de kanserle ilişkili olan bir diğer faktördür. Alkolün en az 7 farklı kanser türünün gelişimine katkısı olduğu Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı açıklamalar ile gösterilmiş durumdadır. Bunun yanında kilo fazlalığı da önemli bir faktördür. Kilo ile ilişkili olarak birçok kanser türünün, kadınlarda rahim duvarı kanserinin arttığını erkeklerde ise prostat kanserinin arttığını söyleyebiliriz. Egzersiz yapılması önemlidir. Beslenme sitili de önem taşımaktadır. Besinler ile vücudumuza birçok kimyasal almaktayız. Kimyasallar vücudumuzda kanserojenik dönüşüme neden olabilmektedir. Kanserojenik gelişimi azaltabilecek özellikle meyve ve sebze ağırlıklı beslenme veya bizim toplumumuzda Akdeniz diyeti olarak tanımladığımız beslenme biçimi önem taşımaktadır. Etin pişirilme ve hazırlanma biçimi de önem taşımaktadır. Vatandaşlarımızın mangal yaparken daha dikkatli olmaları ve eti yanmadan daha uygun koşullarda pişirmelerini önermekteyiz. Toplumumuzda aşırı tuzlu beslenme var. Zeytin, peynir, turşularda tuz oranları oldukça yüksek. Bu oranların azaltılması gerekmektedir. Gereksiz kalori alımları önemlidir. Gereksiz kaloriyi raflarda satılan çeşitli ürünler ve meşrubat dediğimiz içecekler ile almaktayız. Bu gereksiz kalori alımını da azaltmamız gerekmektedir. Bu aşırı kalori alımı ile kanser veya metabolik sorunlar da hepsi birbiriyle paralel bir şekilde ortaya çıkmaktadır' ifadelerini kullandı.