Tiyatro oyuncusu ve eğitmeni İpek Atagün Gezener, HaberHayat okuyucularına çok özel açıklamalar yaptı. Tiyatronun insana özgüven, motivasyon, hayata bağlılık, pozitif düşünebilme yeteneği kazandırdığını söyleyen Gezener, tiyatronun sihirli bir değneğe benzediğini söyledi.

RÖPORTAJI HABERHAYAT DERGİSİ'NDE OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERHAYAT: Sizi tanıyabilir miyiz?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
İstanbul doğumluyum. Ankara Devlet Konservatuarı oyunculuk mezunuyum. Yine aynı konservatuarda öğretim görevlisi olarak 5 yıl çalıştım. Sonra baktım ki öğretim görevliliğiyle sahneye çıkmak ayrı şeyler. Bir şeyi masa başında öğretmekle, pratikte kendin tecrübe ederek öğretmek çok farklı bir şey. Yaptığım akademik kariyerin bana yettiğini düşündüm ve devlet tiyatrolarına girmeye karar verdim. Sınavlarına girdim kazandım. 6 yıl Van Devlet Tiyatrosu'nda şark hizmetimi tamamladım. Ardından da Ankara'ya tayin oldum. Şu anda da Ankara Devlet Tiyatrosu'nda hem oyuncu hem de yönetmen olarak çalışıyorum. Eğitmenliğe de çeşitli okullarda ve kurslarda devam ediyorum.



HABERHAYAT: Tiyatroyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Hayatınızdaki yeri nedir?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Tiyatro bana ciddi anlamda şifa verdi. Tiyatro eğitiminin insana özgüven, motivasyon, hayata bağlılık, pozitif düşünebilme yeteneği kazandırdığını düşünüyorum. Tiyatro, hayatta yapmak istediklerinin farkına varmak için müthiş bir farkındalık platformu. Tiyatrocu olduğunuzda veya tiyatro eğitimiyle ilgilendiğinizde su içme eylemi dahi bir süre sonra farklı bir anlamla yaşanıyor. Tiyatrodan sonra karamsar baktığım birçok konuya daha iyi bakabildim. İnsanlarla iletişimim güçlendi. Daha umut doluyum. Bir şeyin gerçekleşmesi için ilk önce adım atmak olduğunu biliyorum. Ve her zaman aynı şeyi söylüyorum, yavaş yavaş acele ediyorum. Bana kattığı en önemli şey bu. Tiyatronun tüm insanlara sihirli değneği ile dokunacakmış gibi geliyor.

HABERHAYAT: Türkiye'de tiyatro sanatına nasıl bakılıyor?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Türkiye'de tiyatro sanatı, tiyatro ve oyunculuk kavramı yeni yeni gelişiyor. Gençler oyuncu olmak istiyorum dediklerinde aileler, 'aman önce elinde bir mesleğin olsun, sonra oyuncu olursun' diyor. Türkiye'nin bir sürü başka kaygıları ve zorlukları varken, hakikaten sanat yanında lüks kalıyor. Sanatçı olma arzusu endişe yaratıyor. Dolayısıyla ilkokullarımıza kadar bu bilincin girmesi gerekiyor ki, sonrasında doğru tercihler doğru yatırımlar yapılabilsin. Ve en azından aileler, çocuklar oyuncu olmak istiyorum dediklerinde. 'Hadi ya ol' diyebilme cesaretini göstersin.

HABERHAYAT: Oyunculuk meslek olarak görülmüyor sanırım..
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Evet görülmüyor. Konservatuarlarda tamamen ünlü olmak isteyen bir takım gençlerle dolu. Zannediyorlar ki oyunculuk eşittir televizyon ve popülerlik. Öyle de olmayınca bu sefer mutsuzluk geliyor. Kaldı ki oyunculuk eşittir, televizyon diye bir denklem yok. Böyle olsaydı, şuan benim burada değil bir yerlerde dizi çekiyor olmam gerekirdi. Her oyunculuk eğitimi ya da yolculuğu eşittir televizyon anlamına da gelmiyor. Ama işte bu sosyal adaletsizlik, yaşam faktörleri, para kazanma arzusu insanları buraya yönlendiriyor ister istemez.

HABERHAYAT: Türkiye'deki tiyatro eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Türkiye'deki tiyatro eğitimi disipliniyle, ekolleriyle gayet iyi durumda. Ancak ve ancak çok fazla okul açılıp alanında uzman hoca istihdamı sağlanmadığı sürece eğitimin kalitesi düşer. Devlet tiyatrosundan beslenen ve akademik kariyer yapan eğitmenlerimiz, belli başlı bazı okullar ve merkezlerde eğitim veriyor. Ancak Türkiye'nin oyunculuk eğitimi veren çoğu ilinde eğitmen sıkıntısı var. Eğitimlerin saat ücreti 5 TL. Dolayısıyla benim buradan kalkıp başka bir şehre gidip ders vermemim de bir esprisi olmuyor. Yani ciddi adaletsizlikler var. Hepsi de birbirine çorap söküğü gibi bağlı. Eğitim mantalitesi güzel. Ama o eğitimi verecek insanları istihdam konusu eksik.



HABERHAYAT: Siz neler yapıyorsunuz?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Bir İstanbullu olarak, Ankara'da yaşamaya alıştım. Ankara şehri daha sakin, daha düzenli bir şehir. Sezon oyunlarım var. Onları her akşam oynuyoruz. Bunun dışında çeşitli okullarda eğitmenlik yapıyorum. Eğitimimi devam ediyorum. Dünya artık bambaşka bir yerde. Artık başka akımlar deneniyor. Başka üsluplar çalışılıyor. Türkiye'de bu konu biraz insanın kendi çabasına kalıyor. Ben de o çabalayanların içindenim. Eğer bir fırsatını bulursam bir imkanım olursa yurtdışında bir workshopa gitmeye çalışıyorum. Oyunlar izlemeye çalışıyorum. Yurtdışına gelen grupları izlemeye çalışıyorum. Zaten internet gibi bir dünya var elimizde. İstersek biz onlara konuk olabiliyoruz. Kısacası dünyadaki işleri takip ediyorum.

HABERHAYAT: Ben oldum demiyorsunuz…
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Diyemezsiniz. Çünkü devam eden bir hayatı anlatıyoruz. Devam eden bir hayatta durup da tamam ben oldum dediğiniz anda meslekte durur. Devam eden ve akışkan olan bir şeyin içinde siz de hareket etmek zorundasınız. Oyunculuk öğrenmekle devam eden bir meslek.

HABERHAYAT: Dizi tecrübeniz var mı?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Hayat Türküsü dizisinde oynadım. Geçen sezon Şefkat Yerim dar 2 filminde oynadım. Ankara İstanbul'a göre biraz daha sakin bir şehir. Bizim orada dizi kovalamamız ya da bir dizi yakalamamız oldukça zor oluyor. Olursa asla hayır demem tabii ki. Reddettiğim bir şey değil. Ama zaman, böyle bir fırsatı maalesef karşıma çıkarmadı.

HABERHAYAT: Dizi ve tiyatro çok farklı değil mi?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Çok farklı tabi. Yani hareket alanları, disiplinleri, üslupları da farklı ama özü bir. Sonuçta ikisini de dürtülerimizle yapıyoruz.

HABERHAYAT: Gelecekte için planlarını neler?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Gelecekte kendime ait bir okulu olmasını çok istiyorum. Orada her şeyi deneyebilirim. Gruplarla deneysel çalışmalar yapabilirim. Bir tiyatrom olsun çok istiyorum. Maddi açıdan güçlü olabilmek için dizilerde yer almak isterim. Diziden kazandıklarımı burs olarak görüyorum. Bu meslek ile ölmek istiyorum. Mesleğimi çok seviyorum. Gelecekten, daha iyisi için daha fazla imkan ve fırsat diliyorum.

HABERHAYAT: Sinema hakkında ne düşünüyorsunuz? Sinemaya sıcak bakıyor musunuz?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Sinema sanki televizyon dünyasının taçlandırılmış hali. Sinemada öyküyü baştan biliyorsunuz. Dizide günlük ya da anlık olabiliyor ya da duruma göre değişebiliyor. Dizi daha seyirci ne isterse ona göre bir iş. Ama film öyle değil. Film bana sorarsanız bir yönetmen sanatı. Ne gördüğünü bilip onun içinde neye hizmet edeceğinizle ilgili bir sanat. O yüzden de onu yapmayı çok isterim. Oyunculukla ilgili her şeyi yapmaya hazırım. Her biri bana yeni bir şey katıyor. İnanın ki insan fiziğini bile değiştiriyor. Yıllarca erkek çocuğu oynadım ben. Peruk kullanmayı sevmediğim için saçımı 3 numaraya kestirdim. Yani çeşitlilik yeni bir İpek ve yeni bir enerji yaratıyor.

HABERHAYAT: Peki oyunculardan kimi seviyorsunuz?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Tülay Günal'a, Genco Erkal'a, Çetin Tekindor'a bayılırım. Yani ismini sayıp böyle kategorize etmek istemiyorum. Ama bu işi ruhuyla yapan, sahnede varlığını hücrelerine kadar hissettiren tüm oyuncuları çok seviyorum. Her birinin başımızın üstünde yeri var.

HABERHAYAT: Samsun'u nasıl buldunuz?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
Deniz olan her kent çok güzeldir. Ben Samsun insana umut veriyor. Şehir bu anlama oldukça pozitif bir şehir. Bunun dışında sanatı da çok yadırgamadıklarını düşünüyorum. Ön yargı yoksa bir şehir zaten iyidir.

HABERHAYAT: Son olarak neler söylemek istersiniz?
İPEK ATAGÜN GEZENER:
İlgini için çok teşekkür ediyorum. Sizinle olmak çok güzeldi. HaberHayat Dergisi'nin de başarılarının devamını dilerim.
AYŞE KUŞCU