Çocuğunuzu dinleyin

Eğer şehir ya da iş değiştirmekten korkuyorsanız veya girdiğiniz sosyal ortamda problem yaşıyorsanız, bu sizin okul fobinizin dönüşümü sonucunda ortaya çıkmış olabilir. Bu nedenle, okul fobisinin mutlaka çözülmesi gerekiyor. Sanıldığının aksine okul fobisi, sadece çocukta okula başladığı süreçte değil, ileriki süreçlerde de yaşayacağı bir durum olabiliyor. Üstelik bu durum, her çocukta görülebilir. Çözümüyse ebeveyn ve eğitimci işbirliği. Çocuğu dinleyip anlamak gerektiğini vurgulayan Psikoterapist Fatih Ordu ile okul fobisinin nedenlerini ve çözüm önerilerini konuştuk.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Fobi nedir?

Fatih ORDU: Fobi yaşanılan kaygı, endişe durumunun dışa vuran halidir. Bu farklı şekillerde karşımıza çıkabilir. Bu nedenle de fobiler farklı farklı isimlendirilebilir. Aslında fobiler, kişinin duygu halinin anlaşılır olmasına da bir anlamda katkı sağlıyor diyebiliriz. Fobi ifadesini belki son yıllarda çok daha sık duyar olduk ancak bu, yeni bir şey değil. Bir anlamda diyebiliriz ki var olduğu andan itibaren insanlığın kaygıya ilişkin duygu halleri vardı. Çünkü bu yaşamın doğasında olan bir durum.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Okul fobisi nedir?

Fatih ORDU: Özellikle okula yeni başlayan çocuklarda karşılaştığımız bir durum okul fobisi. Anasınıfında, kreşte veya çocuk birinci sınıfa başladığında, bu fobi karşımıza çıkıyor. Genellikle çocuğun okul ile ilk buluştuğu anlarda yaşanıyor. Bu, tabii ki bir sürecin sonucunda karşımıza çıkıyor. Yani bir altyapısı var bilinenin aksine çocuk okula girdiği anda başlamıyor. Ancak bunu anne baba veya öğretmen çocuğun okula geldiği anda verdiği tepki ile anlıyor. Bir sürecin sonucunda ortaya çıkıyor.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Okul fobisi hangi yaşlarda daha sık görünür?

Fatih ORDU: Bildiğiniz gibi okul öncesi eğitim üç yaşında başlıyor. 3 ve 7 yaş aralığı okul fobisinin karşımıza en sık çıktığı yaş aralığı. Okul fobisi ilerleyen yaşlarda da devam edebilir. Ergenlik döneminde de gözlemleyebiliriz. Ayrıca okul fobisi başka fobilere de dönüşüp değişebilir.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Ne zaman olur?

Fatih ORDU: Bazı durumlarda çocuğun okul ile ilk temasında ortaya çıkmayabilir. İlk günlerde işler yolunda gidiyor gibi görünebilir. Ancak bir süre sonra fobi ortaya çıkar. Ama genel olarak okulun ilk günlerinde okul fobisi olgusu karşımıza çıkıyor. Şunu anlamalıyız ki çocuk sergilediği davranışlarla bizi problemin varlığından haberdar ediyor.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Okul fobisi neden oluşur?

Fatih ORDU: Okul fobisinin çok farklı nedenleri olabilir. Burada standart ortak bir durumdan söz edemiyoruz. Ondan ziyade kişiye, ilişkilere, ailelere özgü durumlardan ve yaşantılardan söz etmek gerekiyor. Çocuğun yetiştiği kültür de tabii çok önemli örneğin anne çocuğunu 'yaramazlık yaparsan seni polise veririm', 'yaramazlık yaparsan öğretmenin sana kızar' gibi ifadelerle uyarıyor. İlerleyen yaşlarda da bu konu çocukta fobi oluşturabiliyor. Yetişkinler bunun gibi tutum ve davranışlarıyla bu fobinin oluşmasına katkı sağlayabiliyor. Bu söylediklerim okul fobisine sebep olan öğelerden yalnızca bir tanesi bunun gibi birçok durum, okul fobisini ortaya çıkarabilir ya da destekleyebilir. Çocukta fobinin gelişmesini sağlayan esas aktörler yetişkinlerdir.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Ne kadar sürer?

Fatih ORDU: Yine bu süreç de çocuğa göre değişir. Sürecin ne şekilde devam edeceği ya da ne kadar süreceği de yetişkinlerin ilgili probleme, fobiye nasıl tepki verdiğine bağlı olarak değişiklik gösterir. Fobinin süresi uzayıp kısalabilir farklı şekillere de dönüşebilir. Bu, yetişkin kişilerin, ilgili problemi nasıl karşıladığı nasıl tutum sergileyip nasıl davrandığı ile doğru orantılıdır.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Sabahları görülen karın ağrısı, mide bulantısı gibi şikayetler okul fobisinin belirtileri olabilir mi?

Fatih ORDU: Bu davranışlar okul fobisi ile ilişkili olabilir veya yaşanılan başka bir problemin belirtisi olarak da düşünülebilir. Okul fobisine ilişkin daha farklı davranışlar da görebiliyoruz. Örneğin, çocuğun okula gitmek istememe konusunda inatçı tavırları, ağlama nöbetleri, tutturmalar, yemek yememe, üzerini giyinmeme, okula gittiğinde okulun içine girmeme isteği, öğretmene karşı kabul edilemeyecek tutum ve davranışlar.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Bu tür tepkiler veren çocuğa nasıl davranmalı?

Fatih ORDU: Öncelikle eğitimci ve ebeveynlerin işbirliği çok önemli. Bu probleme ilişkin olarak çocuğun üzerinde güç ve etki sahibi olan insanların işbirliği içinde olması büyük öneme sahip. Unutulmamalıdır ki okula başlamasıyla çocuğun yaşam alanında bir değişim meydana geliyor. Okul fobisi de tam da bu dönemle ortaya çıkıyor. Çocuğun daha önce sadece ailesinin içinde olduğu bir yaşam alanı varken; artık okul binası ve diğer arkadaşları da var dolayısıyla bir uyum süreci söz konusu. Öyle ki okula yeni başlayan bir çocuktan ilk beklentimiz, sadece oturduğu yerde kırk dakika kalabilmesi. Bu bile büyük öneme sahip. Çünkü çocuk daha önce hiç sabit bir şekilde kırk dakika boyunca oturmamış oluyor. Daha önce bunu hiç yaşamamış bir çocuk için bu durum zor olabiliyor. Bunun içinde çocuğun biraz zamana ve yetişkinlerin desteğine ihtiyacı olabilir. Bu desteği sağlanması için de az önce de belirttiğim gibi ebeveynler ve eğitimciler arasında işbirliği çok önemli. Problemin kabul edilmesi de şart. Eğer ihtiyaç varsa, profesyonel destek de alınabilir. Yetişkinler problemin üzerine bir değerlendirme yapmalı. Burada 'anne baba ya da öğretmen olarak biz bu problemin ortaya çıkmasına, gelişmesine katkı sağlamış olabilir miyiz?' sorusunu kendi kendimize sormalıyız. Bunu yaparak çözüme katkı sağlama noktasında önemli bir yol katedebiliriz. Yani kişi suçu başkasına atmadan 'ben anne (baba öğretmen) olarak bu davranışın ortaya çıkmasına katkı sağlamış olabilir miyim?' diye düşünmeli. Sürece ilişkin farkındalık oluşması çok önemli. Dolayısıyla değişime çocuktan değil kendimizden başlamalıyız.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Okul fobisi daha çok hangi çocuklarda görülür?

Fatih ORDU: Bu konu ile ilgili net bir profil söylemem mümkün değil. Ancak şunu söyleyebiliriz çocuğun gelişim süreci içerisinde çocuğun yaşamış olduğu istismar, ihmal veya kişililer arasında iletişim problemleri söz konusuysa; çocuk baskıcı ebeveyn tutumları içerisinde yaşıyorsa, fobinin gelişmesine uygun ortam olabilir.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Okul fobisinin, sonraki süreçte şekil değiştirebileceğini söylediniz. Bu aşamada nasıl bir durum oluşuyor?

Fatih ORDU: Okul fobisinden söz ederken, bu durumun çocuğun ortam değiştirmesinin bir sonucu olarak karşımıza çıkabileceğini belirtmiştik. Esasen diğer yaşlarda da aynı şeyi söylemek mümkün yani kişi ortam değiştirdiğinde fobi yaşayabilir okul fobisi sorununu çözememiş bir kişi, ilerleyen yaşlarında yeni bir işe başlarken ya da üniversite döneminde de fobi yaşayabilir. Bu fobi uyum güçlüğü şeklinde de karşımıza çıkabilir. Bizi zorlayan hayatımızdaki beklenmeyen ve istenmeyen değişimler. Okul fobisi de yetişkinler tarafından doğru karşılanmadığı takdirde, bu problem çocuğun kişisel gelişimine etki yapabilir. Bu sonuçlar orta ve uzun vadede hissedilir.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Okul fobisi yaşayan bir çocuğa öğretmenler nasıl yaklaşmalı?

Fatih ORDU: Burada tabi ki tutum çok önemli. Baskıcı, tavizkar ya da aşırı korumacı bir tutum bu problemin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Çocuğun istismarı ve ihmali de problemin oluşmasında etki ve katkı sağlar. Sert, baskıcı tutum ve davranışlar, kısa vadede çözüme katkı sağlıyormuş gibi görünse de uzun vadede başka sorunların başlangıç sebebi olabilir. Problemin çözümü; hem bizim için hem de çocuk için söz konusu olmalı. Temel referansımız, bulduğumuz çözümün çocuğun yaşam kalitesine katkı sağlaması. Geliştirdiğimiz çözüm, çocuğun yaşam kalitesine katkı sağlamıyorsa; problemin çözümüne değil büyümesine sebep olacaktır.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Çocuk okula gitmek istemiyor ve kriz çıkarmışsa nasıl davranmalı ısrarla okula götürmek doğru mu?

Fatih ORDU: Zorlayıcı, baskıcı ve şiddet içeren bir tutum, problemin çözümüne katkı sağlamayacaktır. Bazen anne ve babalar bu durumla baş edemediklerini çaresiz kaldıklarını ifade ediyor. Burada anne ve babaların ya da öğretmenlerin çaresiz kalıyorum dedikleri noktanın ne olduğunu bulmaları gerekiyor. Burada hedef davranışımız, çocuğun okulda kalması. Bu davranış gerçekleşmeyince anne baba ya da öğretmen çaresiz kaldığını hissediyor. Ancak bizler çocuğun okul ortamında kalmasından daha öncelikli olarak çocukla olan ilişkimiz nasıl buna bakmamız gerekiyor. Belki de bizim öncelikle çocukla okul ilişkisini değil çocukla kendi ilişkimizi düzeltmeliyiz. Biz ilişkimizi düzelttiğimizde; belki de bunun sonucu olarak çocuk okula alışacak. Bu süreç için standart bir formülümüz yok. Çocuğa, aileye göre değişebilir. En genel haliyle bir şeyler söyleyecek olursak, önce anlamaya çalışmalıyız. Çocuk neden bu davranışı sergiliyor. Şu an ne hissediyor, hangi duyguları yaşıyor öfke mi korku mu? Ayrıca bu duyguları hangi oranda yaşadığı da çok önemli bunu somutlaştırabilmek için de çocuğumuzun yaşadığı duyguya bir ile on arasında değerlendirme yapabiliriz. Sonrasında bu sürece dair biz ne hissediyoruz bunu düşünmeliyiz. Ben bu davranış karşısında öfke mi duyuyorum üzüntü mü? Sorusunu kendimize sormalıyız. Duygu ve davranışlarımızı anlamaya çalışmak, bazense sadece dinlemek işe yarayabilir. Çözüm noktasında da önemli katkı sağlayabilir. Çocuğa 'bu senin için ne ifade ediyor? Ne kadar zorlanıyorsun? Neler hissediyorsun? Ne yapabiliriz? Senin önerin nedir? Neye ihtiyacın olduğunu düşünüyorsun?' gibi sorular sormalıyız. Bu sayede çocuğun kendini ifade etmesini sağlayabiliriz. Ayrıca bu hareketimiz çocuğun gerginlik düzeyini de azaltacaktır. Belki çocuk o gün okula gitmeyebilir. Yalnız bu durum çocuğun gerginlik düzeyine göre değişiklik gösterir. Çocuk istemiyorsa okula gitmesin gibi bir anlam çıkmasın. Çocuğun kendisini rahat hissetmesine katkı sağlayacak eylemler içinde bulunabiliriz. Unutmayalım ki bu bir geçiş süreci.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Çocuğun kararlılığımızı görmesi için nasıl davranmalıyız. Bu durumun tekrarını isteyebilir?

Fatih ORDU: Kesinlikle çocuk bunu kazanıma dönüştürüp, ertesi gün de aynı davranışı sergilemek isteyebilir. İşte tam da burada çocukla kurduğumuz o ilişki rol oynuyor. Biz onun beklentilerimize karşılık vermesini istiyoruz, bunun için de ona biraz alan açmamız gerekiyor. Tavizkar tutum sergilememeliyiz. İlişki ve iletişimi geliştirmeye yönelik adımlar atıp, onu ikna etmeliyiz. Çocuk kendini güvende hissetmeli. Aslında bu yetişkin ilişkilerinde de söz konusu olan bir durum.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Anne babaların çocuğun isteği üzerine okulda ya da sınıfta beklemeleri doğru mu?

Fatih ORDU: Çok keskin ve sert tutumlardan kaçınmak gerekiyor. Aşamalı bir tutum daha az riskli olabilir. Eğer çocuk anne ve babası olmadan hiçbir şekilde sınıf ortamında durmuyorsa, anne ve baba sınıfta durabilir ancak çocuğunun görmeyeceği bir yerde durmasında fayda var. Çocuk anne ve babasının varlığını unutup kendisini sınıfta güvende hissedecektir böylece sonra aşamalı bir şekilde çocuğun okula alışması sağlanır.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Okul fobisi sonradan gelişir mi?

Fatih ORDU: Evet böyle bir durumla da karşılaşmamız mümkün. Bununla karşılaşıldığında yine sebebini düşünmek gerekiyor. Acaba arkadaşları ile yaşadığı bir sorun mu ya da başka bir problem mi söz konusu masaya yatırmak gerekiyor. Bu problemin ortaya çıkmasına katkı sağlayan davranışları düzeltmeyi düşünürken unutmayalım ki bu fobi, bir birikimin sonucu yani başka bir altyapısı olabilir. Bu süreci kapsamlı bir şekilde değerlendirmeliyiz.

Burcu DÜZGÜNÇOBAN: Bu noktada okul ya da sınıf değiştirmek bir çözüm mü?

Fatih ORDU: Bu soru için çok teşekkür ediyorum. Bu sıklıkla karşılaştığımız bir durum. Eğitimciler ve ya ebeveynler, bazen bu yönteme başvurmak isteyebiliyor. Bu sadece okul fobisiyle alakalı olmayabiliyor. Lise hatta üniversite ortamında da karşımıza çıkabiliyor. Eğer çocuğun sağlık ve güvenliğini tehdit eden bir durum söz konusuysa; tabi ki zorunlu durumlara ilişkin bazı değişiklikler düşünülebilir. Ancak bunlar istisnai durumlar. Ancak çocuğu problemin olduğu ortamdan uzaklaştırmak, problemle baş edebilme becerilerini geliştirmesine engel olabilir. İlgili problemle mücadele edilmeli. Bu mücadele orta ve uzun vadede çocuğun yaşantısına katkı sağlayabilir. Mücadele, yaşam boyu sürüyor dolayısıyla çocuğun bunu öğrenmesi özgüven sağlaması cesaretini geliştirmesi gerekli. Yani ortam değişikliği yerine; çocuğun bulunduğu ortamla ilgili problemle mücadele ediyor olabilme becerilerinin gelişmesi çok önemli. Bu durum çocuğun yaşam kalitesine de önemli katkılar sağlayacaktır.

RÖPORTAJ: BURCU DÜZGÜN ÇOBAN
FOTOĞRAF: ÇILGA GÜREL