Bu köşeden
defalarca yazdım...
Yerel yönetimlerin,
küçük esnaf ve sanatkarın
yaptığı işlere
el atmaması gerekir, diye...
Sadece Samsun'da değil...
Türkiye'nin her yerinde
yerel yönetimlerin işlettiği;
restoran, fırın, kafeterya, otel, düğün salonu, yüzme havuzu, plaj ve
marketler var...
Yerel yönetimlerin
bu tür işletmelerle ilgilenmesi
yeni değil...
Rahmetli Demirel,
1980 öncesi
yerel yönetimlerin
tanzim satış mağazaları
açmalarına,
"Devlet manavlık yapar mı?"
diye tepki göstermişti...
Demirel'in,
"hür teşebbüs"
fikriyatının
gereği buydu...
Sonradan iktidara gelen sağ
partiler de
yerel yönetimlerin
bu tarz işletmelerine
ses çıkarmamıştı...
AK Parti iktidarında da bu durum sürdü ve
belediyeler, neredeyse
devasa şirketlere sahip oldu.
Söz konusu belediyelerin çoğunun,
vergi ve sigorta prim borçları
var...
Bu haksız rekabet karşısında,
küçük esnaf mağdur olmakta ve
onlar da ekonomik sıkıntı nedeniyle
vergi borçlarını ödeyemez
duruma düşmektedir...
Devletin vergi kaybı
böylelikle büyümektedir...
Yani devlet, yerel yönetimlerin
bu tür işletmeleri yüzünden
bindiği dalı kesmekte...
Esnaf odaları
başkanları,
bu sorunları yıllarca dile
getirdiğimi bilir...
Hükümet; bir yandan
özelleştirmeler
yaparken;
diğer yandan belediyelerin
tersi uygulamaları,
insana "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu"
dedirtiyor...
Belediyeler,
halkın ihtiyaçlarının
ucuz ve kaliteli
karşılanmasını
istiyorsa,
"denetim" yapsın!..
İşletme açmak,
küçük esnaf ve sanatkarı
haksız rekabetle
yok etmektir...
Belediyeler, bu tür işletmelerle
istihdam yaratıyor gibi görünse de
kazın ayağı hiç de öyle değil...
Bu konulara şimdilik
girmiyorum...
Yoksa, söyleyecek
çok söz bulurum...
Velhasılıkelam, Başbakan Binali Yıldırım'ın
yerel yönetimlerin esnaflıkla ilgili
söyleminin
eyleme dönüşmesi,
bu ülkenin "çimentosu" olan küçük esnaf ve sanatkarın
yeniden doğuşu olacaktır...