Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde Hakim ve Cumhuriyet Savcısı Adayları Kura Töreni'nde açıklamalarda bulundu. Erdoğan, 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında yargı mensuplarının bütün camia olarak mesajlar yayınladığını ve darbe girişiminin hukuka, anayasaya, yargıya aykırı olduğunu haykırdıklarını kaydetti. Milli iradenin tecellisinin bu olduğunu ifade eden Erdoğan, 'İşte bu tecellinin ayakları olarak yasama, yürütme, yargı o gece hepsi birleşti, kenetlendi. Çünkü yasama organı da bombalar yağdırılırken neredeydi? Parlamentoda yerlerini aldılar ve oradan haykırdılar. İşte demokrasi budur. İşte ikinci kurtuluş mücadelesi budur ve siz bunun yargı ayağını haysiyetli bir şekilde temsil ettiniz. Onun için sizleri tebrik ediyorum' diye konuştu.

'Şuana kadar örgütle iltisaklı 3 bin 456 hakim ve savcı ile yüksek yargı organı üyesi meslekten çıkarılmıştır'

Eğer Türkiye 15 Temmuz gecesinin ardından bir kaos yaşamadıysa, bunu 17-25 Aralık darbe girişiminin önüne de geçilmesine borçlu olduklarını vurgulayan Erdoğan, 'Şayet 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından yargıda ve emniyet teşkilatında gerekli operasyonları yapmamış, gerekli tedbirleri almamış olsaydık 15 Temmuz'un rengi çok daha farklı olabilirdi. Milletimiz elbette bu ihanet çetesine teslim olmazdı. Ama darbenin bastırılması da bu kadar hızlı ve etkili gerçekleşmeyebilirdi. Hamdolsun Rabbimin yardımı, milletimizin cesareti ve dirayeti sayesinde Türkiye ikinci bir Kurtuluş Savaşı olarak gördüğümüz bu mücadeleden galip çıktı. 17-25 Aralık'ta ihanetin kaynağı olan yargı ve emniyet, 15 Temmuz'da milletimizle birlikte darbenin önüne geçilmesinde en çok hizmeti geçen kurumlar oldular. Darbe girişiminin ardından devletten FETÖ terör örgütleri mensuplarının temizlenmesi çalışmalarında da en hazırlıklı yerin adalet kurumu olduğunu gördük. Şuana kadar örgütle iltisaklı 3 bin 456 hakim ve savcı ile yüksek yargı organı üyesi meslekten çıkarılmıştır. Bunların dışında meslekten uzaklaştırılan, ancak yapılan inceleme neticesinde hakkında çıkan iddiaların asılsız olduğu anlaşılan 198 hakim ve savcı da görevlerine iade edilmiştir. Gece gündüz demeden çalışan, darbe girişiminin hesabını hukuk ilkelerinden taviz vermeden sorulmasını temin eden tüm savcı ve hakimlerimize şükranlarımı sunuyorum. İnşallah sizler de atanacağınız illerde bu kutlu mücadelede görev alacaksınız. Sizlerden beklentim bu. FETÖ başta olmak üzere milletimizin adalet beklediği her hususta hukuk çerçevesinde sadece vicdanınızın sesini duyarak karar vermenizdir. Anayasamızın 138. maddesi hakimlerin görevlerinde bağımsızlığının en önemli ifadesidir. Kararlarınızı anayasa, kanun ve hukuk sınırları içinde vicdani kararlarınıza göre vermeniz gerekiyor. Burada bir şeyi özellikle ifade etmek istiyorum. 40 yıllık siyasi yaşamım içerisinde özellikle son 14 yıl Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemimde, vicdanının yerine FETÖ üyelerinin yaptığı gibi bir örgütü, bir şarlatanı ikame ederseniz oradan adalet çıkmaz' şeklinde konuştu.

'Biz irademizi hakka teslim etmek zorundayız. İrademizi kalkıp da birilerine ipotek olarak verirsek yanarız' diyen Erdoğan şunları söyledi:

'Böyle bir şey olamaz. Onun aklı varsa, iradesi varsa siz bu anlamlarda bileceksiniz ki Allah'ın bana verdiği akıl var, irade var ve ilmim var. Öyleyse ben kendi irademle burada hükmedeceğim, kararımı vereceğim. 'Bir yer var oraya soralım da kararımızı ondan sonra verelim' derseniz böyle adalet olmaz. Onun için on binlerce insan burada yandı ve bu insanlar ne yazık ki 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl hapishanelerde çürüyen vatandaşlarımız var. Bunlar oldu. Şimdi bunların düzeltilme fırsatını yakaladık ve bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Öyle olaylar vardır ki şer zannedersiniz hayır vardır, öyleleri de vardır ki hayır zannedersiniz orada şer vardır. İşte 15 Temmuz bize böyle bir imkanı sağladı. Zaman zaman bazı şeyler söyleniyor. 'Efendim mağdurlar var.' Kardeşlerim kusura bakmayın mağdur falan yok. Çünkü bütün mesele yargı, kolluk kuvvetleriyle beraber burada samimi davrandığı sürece burada mağdur yoktur. Samimi davranmıyorsa ilgili mercilere müracaatla nasıl hakları iade ediliyorsa, onların da hakları kendilerine iade edilir. Burada bazı yanlışlar, hatalar olmuyor değil, olabilir. Fakat unutmayın ki benim 241 şehidimin hesabını kim verecek? 2 bin 194 gazimin hesabını kim verecek? Onların aileleri mağdur değil, benim Özel Harekat'ta 51 aslanımın şehadetinin hesabını kim verecek? Cumhurbaşkanlığı Külliyesi etrafında 29 şehidimin, 36 gazimin hesabını kim verecek? 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde şehit olan 39 şehidimin hesabını kim verecek? Halen bakıyoruz birileri bir şeyler söylüyor. Şu makama gelenler şüphesiz ki hem bağımsız hem tarafsız olacak. Dünyadan bize akıl verenler var. 'Ama bu kadar ismi nereden biliyorsunuz, nasıl oluyor da bunları hemen anında toparladınız' diye soruyorlar. Biz devletiz be. Burası Çatladıkapı muhtarlığı değil ki, biz devletiz. Nerede kim var ne yapıyor bunları devlet bilmiyorsa, onun istihbaratı bunları bilmiyorsa kusura bakmasınlar.'

'Bizde senden daha çok tarafsız ve bağımsız yargı var'

Erdoğan, Reza Sarraf konusunda ABD'nin tutumunu eleştirerek, 'Sen kalkacaksın Amerika'dan senin savcıların FETÖ vasıtasıyla Türkiye'ye getirilip burada yedirilecek, içirilecek ondan sonra Amerika'ya tekrardan dönecek ve bir Türk vatandaşını da içeriye girerken pat tutuklayıp alacaksın. 6 aydır orada hapiste tutacaksın, yargılamayacaksın. Seninki tarafsızlık olacak, bağımsızlık olacak, o kişiye karşı onu neden hesaba çekmiyorsun diye sorduğumuzda o zaman da diyeceksin ki 'burada bağımsız yargı, tarafsız yargı' var. Kusura bakma bizde senden daha çok tarafsız ve bağımsız yargı var. Adı Amerika olduğu zaman bağımsız, tarafsız. Adı Türkiye olduğu zaman bağımlı, taraflı. Yok öyle bir şey. Gücümüzü ve kendimizi bileceğiz. Eğer bunları bilmezsek, bunlara inanmazsak kimse bu ülkeyi takdir etmez. Onun için hep beraber çok daha kararlı bir şekilde geleceğe yürüyeceğiz' dedi.

'Eğer bu ülke, ülkendeki bir kişiyi terörist ilan etmişse vereceksin'

FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in iadesi konusunda da Amerika'ya yüklenen Erdoğan, '17 yıl oldu bu kişi orada duruyor. 85 koli dosya gitti ve halen dosyalar gönderiliyor. Şimdi de bakanımız gidecek. Bizden teröristi istedikleri zaman biz veriyoruz ama onlar böyle bir teröristi bize vermiyor. Neymiş yargı varmış, mahkeme kararı olmadan veremezlermiş. Olabilir peki gün ola harman ola. Aynı şeyler burada da olabilir. Bir şeyler istediğiniz zaman bu defada biz sizlere havale edeceğiz. Siz karar vermeden biz karar vermeyeceğiz. Bundan sonra böyle. Hem stratejik müttefik olacağız hem de farklı şeyler konuşacağız. Olmaz öyle şey. Eğer bu ülke, ülkendeki bir kişiyi terörist ilan etmişse vereceksin. Vermiyorsan burada bir su kaçağı var demektir. İşte şimdi bunlar devreye giriyor. Milletimizin FETÖ'ye ve benzer yapılara tepkisi bu kesimlerin kendi örgüt çıkarlarını her şeyin üzerlerinde tutması, yani diğer bütün insanlara zulüm yapmasıdır. Biz Türkiye'de Milli Güvenlik Kurulumuzun kararıyla eğer bir kişiyi terör mensubu ilan ediyorsak buna dünyanın her ülkesinin kulak kabartması lazım. Neden böyle oldu, niçin böyle oldu demesi lazım ve bunun yargı sürecini isteyen ülkeye havale etmesi lazım gerekir. Bunu İngiltere yapıyor da sen neden yapmıyorsunuz, sen de yap. İngiltere'den biz istediğimiz bazı kişiler olmuştur ki vermiştir. Bizden istedikleri zaman biz de o ülkede, çünkü karşılıklı suçluların iadesi anlaşması olan bir ülkedir Amerika bizimle. Öyleyse gereğini yapması lazım ama yapmadı. Bu siyasi noktada ciddi bir sıkıntıdır' eleştirisinde bulundu.

'Demokratik gibi görünen mevcut seçim usulü hakim ve savcılar arasında gruplaşmalara, hatta husumetlere kadar varan ayrışma kaynağı haline gelmiştir'

Erdoğan, birilerinin veya bir grubun menfaati için karar veren yargı mensuplarının, bu milletin ve bu milletin hakimi, savcısı olmaktan çıkmış olduğunun altını çizerek, 'İşte Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulumuzun verdiği kararlar bunun ifadesidir. Onları artık buradan çıkmış gördükleri için bu kararlar verilmiştir. Bu şekilde davranan hakim, savcılar adalet dağıtmaz, tam tersine birer zulüm kaynağı haline dönüşür. Zalimin sonu da hem bu dünyada hem öteki dünyada hüsrandır. Ben sizlerin her birinizin birer adalet erbabı olarak görev yapacağınıza inanıyorum. Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Bunun için yapmamız gereken darbe teşebbüslerinin fiilen yaşandığı kurumlar başta olmaz üzere sorun kaynağında bulunan bu kurumlarımızı tüm kurallarımızı değiştirmek suretiyle, yenilemek suretiyle adımlarımızı atmaktır. Meslekten ihraçlar yoluyla adalet teşkilatımız terör örgütlerine destek verenlerden büyük ölçüde temizlendi. Ama daha bitmedi. Şimdi siz gidince büyük ölçüde bu işi bitirmiş olacağız. Çünkü oradaki boşlukları da sizlerin gidişiyle doldurmuş olacağız. Ama cesur olacaksınız. Bakın bunun sonunda şahadette vardır. Cesur olacaksın. 'Acaba şu olur mu, bu olur mu' yok. Hem adil olacaksınız hem de 'ben de bir Selim olabilirim' diyeceksizin. Fakat sistemdeki açıklar devam ettiği sürece yarın başka örgütlerin benzer girişimlerde bulunmalarının önüne geçilemez. Bunun için öncelikle HSYK üyelerinin seçim usulünde değişiklik yapılması şarttır. Hiçbir hakim ve savcımızın HSYK üyelerinin kendi oylarıyla belirlenmesinden memnun olmadığını biliyorum. Demokratik gibi görünen mevcut seçim usulü hakim ve savcılar arasında gruplaşmalara, hatta husumetlere kadar varan ayrışma kaynağı haline gelmiştir. Artık bu yöntemde ısrar etmenin anlamı kalmadı. Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerimizden, HSYK üyelerinin seçim yöntemlerinin değiştirilmesi için gereken uzlaşmayı göstermelerini özellikle bekliyorum. Ülkemiz için hayati öneme sahip bu konuda hiçbir siyasi partinin kendi görüşünü dayatarak uzlaşma yolunu tıkama hakkı yoktur. Cumhurbaşkanı olarak, tüm partilerimizi sorumlu davranmaya davet ediyorum. Aynı şekilde darbe girişimine zemin hazırlayan tüm kurumlarımızı süratle bir yeniden yapılandırmaya tabi tutturmamız gerekiyor. TSK ve jandarmanın İçişleri Bakanlığı'na bağlanması başta olmak üzere bu konuda kapsamlı bir yeniden yapılanma süreci içindeyiz. Emniyet teşkilatımızın da polis alımları ve terfi sistemi gibi konularında ihtiyaç duyulan düzenlemeleri yapması şarttır. Eğitimde, üniversitelerde, yerel yönetimlerde, iş dünyasında, sivil toplum kuruluşlarında ve tüm alanlar yaşadığımız tecrübeler ışığında gerekli reformları gerçekleştirmeliyiz. Eğer bunu yapmazsak şehitlerimize, gazilerimize mahcup oluruz' ifadelerini kullandı.

'Onlar 15 Temmuz gecesi hayatlarını ortaya koyarak, canlarını vererek, üzerlerine düşeni hakkı ile yerine getirdiler. Yaptığım ziyaretlerde neler dinliyorum neler' diyen Cumhiurbaşkanı Erdoğan, 'Onları dinledikçe mesuliyetimin, sorumluluğumun ne kadar arttığının daha da farkına varıyorum. Bunun idraki içinde devlet olarak, millet olarak sıra bizde. Meclis'i ile hükümeti ile bakanlıkları ile kurumları ile elimizdeki imkanları zamanı en işi şekilde değerlendirmeli, büyük, güçlü, müreffeh Türkiye'yi hep birlikte inşa etmeliyiz. Dünyanın ve bölgemizin yeni bir dönemin eşiğinde olduğu şu günlerde Türkiye'nin atacağı adımlar geleceğimiz için hayati öneme sahiptir. Türkiye'de dünyanın 81 ülkesinden katılımla Dünya Uluslararası Enerji Kongresi'ni gerçekleştirdik, bugün bitiyor. Bu önemli bir adımdır. Artık Türkiye enerji hatları için bir hat durumuna geçiyor. Burada toplanıp, buradan dağılan bir hat. Öyle bir merkez olmak, bu noktaya gelmek kolay olmuyor. Birileri bunu hep farklı bir şekilde yorumladılar. Hamdolsun buralara geldik. Birileri dedi ki 'yanlış yapıyorsunuz.' Kusura bakmayın, biz kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bizim bunlara ihtiyacımız var, bizim petrol kuyularımız yok. Biz sanayisi ile bilim teknolojisi ile bu adımları atmak suretiyle bir yerlere varacağız. Bizim farklı farklı kaynaklarımızı çeşitlendirmek suretiyle biz bu adımları atacağız. Yoksa biz kendi paramızla Marmaray'ı yapamazdık, biz kendi paramızla Osman Gazi Köprüsü'nü yapamazdık, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yapamazdık. 20 Aralık'ta bizler Avrasya Tüneli'nin açılışını yapıyoruz. Başbakanımızla son kontrolü yaptık, çift katlı, otomobillerin geçeceği, denizaltından ki dünyada en derin, 106 metre derinliğinde bir tüneli hamdolsun yapıyoruz, bitiyor, inşallah 20 Aralık'ta açılışını yapacağız. Oradan da otomobiller geçecek. Bitmedi, inşallah 18 Mart'ta Çanakkale'de Çanakkale Köprüsü'nün temelini atacağız. Bütün bunlar arkadan Kanal İstanbul'u getirecek, Karadeniz'i Marmara'ya bağlayacağız. Bunları biz kendi paramızla yapmayacağız' açıklamalarında bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD adaylarından Hillary Clinton'un PYD ve YPG ile ilgili sözlerine ilişkin de, 'O da aynı şekilde PYD ve YPG'yi desteklemeye devam edeceğiz diyor. Çok talihsiz bir açıklama. Bence siyasette böyle bir açıklamayı yapmanın tanımı çok farklıdır. Bunu ben siyasi bir acemilik olarak görüyorum' dedi.

Erdoğan, '79 sene Cumhuriyet tarihi boyunca bu ülkede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldı. 14 senede biz bunun üzerine 19 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Bunlar durup dururken olmadı. İstikrar olduğu için, Türkiye'de yatırım yapılabilir bunu gördükleri için geldiler bunları yaptılar. Hala yapıyorlar ve bundan sonra da yapacaklarına inanıyorum. Şuan da Türkiye'nin havayolları dünyanın ilk 7'si içerisinde yerini aldı. En çok destinasyona ulaşma noktasında Türkiye bir numara. Eskiden otobüse binmek bir marifetti. Artık bizim için otobüs falan sorun olmaktan çıktı. Benim vatandaşım artık rahat rahat şehirler arasında uçağına biniyor ve Türkiye'nin bir köşesinden diğer köşesine rahatlıkla gidebilir hale geldi. Biz göreve geldiğimizde bir tane sadece THY vardı. Ama şimdi 7 firma var. İş bilenin, kılıç kuşananındır' açıklamasında bulundu.

'Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru oluşturmaya Türkiye olarak müsaade etmeyeceğiz'

'FETÖ meselesi sadece bir şarlatanın hezeyanlarının arkasından gidenler konusu olmasının ötesinde bir konudur' diyerek sözlerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

'FETÖ ülkemizdeki ve tüm dünyadaki imkanları ile bu süreci Türkiye aleyhine şekillendirme amacıyla kullanılan bir araç haline gelmiş. Bölücü terör örgütünün başını teslim ettiler ve onun yerine bir başka terör örgütünün başını aldılar. Oyun çok sinsi. Bunlara dikkat etmemiz lazım. Eğer bu vermeme süreci devam ederse seslendireceğimiz çok hassas şeyler de olacaktır. PKK aynı senaryoda gönüllü olarak yer almıştır. PYD, YPG'ye verilen desteğin sebebi de aynıdır. Amerika, Suriye'nin kuzeyinde PYD ve YPG'ye destek veriyor. Bunları bizzat Sayın Başkanın kendisine söyledim. Yanlış yapıyorsunuz, Kobani'ye silah indirmeyin dediğimde 3 saat sonra Kobani'ye silah indirildi. Bunların yarısı PYD'ye, yarısı da DEAŞ'a gitti. Hani siz DEAŞ ile mücadele ediyordunuz. Eğer DEAŞ ile mücadele ediyorsanız bu silahların yarısı neden oraya gitti. Herhalde derdimin ne olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Suriye'de sayıları on bin civarında olan DEAŞ'ın yabancı savaşçıları ile mücadele eden, 600 bin insanın hayatını yitirdiği bir savaş yürütülmesinin de asıl sebebi budur. Koalisyon güçleri 63 ülkeden oluşuyor. Diyorum ki; 63 ülke koalisyon güçleri olarak biz 10 bin DEAŞ'lıyı halledemiyoruz ve bunun için PYD'ye ve YPG'ye diyoruz ki gelin siz de terörist olsanız da bize yardımcı olun ve şu DEAŞ'ı temizleyelim. Ya teröristin iyisi kötüsü olur mu? Onlar da terörist. Bir terör grubunu yok etmek için bir başka terör grubuyla hareket ediyorsunuz. Kusuru bakmayın. Biz güneyimizde, Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru oluşturmaya Türkiye olarak müsaade etmeyeceğiz.'

'Clinton'un yaptığı açıklamayı çok talihsiz buluyorum'

Demokrat Parti Adayı Hillary Clinton'un sözlerini de değerlendiren Erdoğan, 'Clinton'un yaptığı açıklamayı çok talihsiz buluyorum. O da aynı şekilde PYD ve YPG'yi desteklemeye devam edeceğiz diyor. Çok talihsiz bir açıklama. Bence siyasette böyle bir açıklamayı yapmanın tanımı çok farklıdır. Bunu ben siyasi bir acemilik olarak görüyorum. Bunun yapılmaması gerekir. Bölgenin hassasiyetleri farklı. Bu hassasiyetlerin olduğu bir dönemde böyle bir adım atılamaz. Çok yanlış bir adım. Bu verdiğiniz silahlarla 600 bin insanın ölümüne neden olduğunuzun farkında değil misiniz? İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi nerede? Hukuk nerede? Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Libya'da, Mısır'da ölen Müslüman. Hep ölen Müslüman. Bütün bu olanlar karşısında kendimizi çek etmeliyiz. Türkiye Suriye ve Irak merkezli olarak oynanan bu oyunu bozmak için bir hamle yapsa karşımıza bir başka terör örgütü çıkıyor. Bunların birbirinden farkı yok ki' diye konuştu.

'Terör örgütleri ile iş tutmak ateş ile oynamak gibidir'

PKK'nın bıraktığı yerden DEAŞ'ın, onun bıraktığı yerden FETÖ'nün, onun bıraktığı yerden yeniden PKK'nın sahne aldığını vurgulayan Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti:

'PKK'nın çukur eylemleri ile DEAŞ'ın intihar eylemleri, FETÖ'nün darbe girişimi ile PKK'nın bombalı araçları hep aynı gaye için sürdürüyorlar bu savaşı. Bu eylemlerin hiçbirinin geçerli sebebi yoktur. Terör örgütlerinin tarihlerinin en büyük insan gücü kayıplarını verdirme pahasına ülkemizin üzerine salanlar bizi bu kritik sürecin dışında tutmayı amaçlıyorlar. Farkına varamadıkları bir husus var. Türkiye'nin eski Türkiye olmadığı gerçeğidir. 15 Temmuz'da ordu içinde binlerce FETÖ elemanı darbe için harekete geçince Türkiye'nin operasyonel gücünü yıllarca toparlayamayacağını sandılar. TSK bu olayın üzerinden 40 gün geçmeden Cumhuriyet tarihinin en önemli sınır operasyonlarından biri olan Cerablus harekatını başlattı. PKK'nın bombalı araçlarla intihar eylemlerine girişmesinin sebebi asıl güçlü olduğu yerlerdeki kayıpları örme telaşıdır. Bunun gayreti içerisindeler. DEAŞ'a karşı Suriye içerisinde olduğu kadar ülkemizde de çok etkili operasyonlar gerçekleştiriyoruz. Musul konusunda Türkiye'ye terbiye dışı saldırılmasının sebebi, bölgede kurulan denklemi bozuyor olmamızdır. Suriye'de Cerablus harekatı ile DEAŞ balonuna ilk iğneyi batırarak bunun birinci adımını attık. Musul'da bölgeyi kana ve ateşe boğmak için kurulan mezhep çatışması balonunu da aynı şekilde söndürmekte kararlıyız. Suriye ve Irak'taki kardeşlerimizi bu küresel senaryonun çarkları arasında ezilmekten kendimizi de benzer bir akıbete uğrama tehdidinden kurtarmak için tüm imkanlarımızı kullanacağız. Bu mesele, bazı ülkeler için stratejik bir hamleden, karlı bir oyundan ibaret olabilir. Bizim için Suriye ve Irak kaynaklı terör tehdidi hayati bir öneme sahiptir. Türkiye'nin bölge ile ilişkisini kendi çıkar hesapları ile karıştıranlara mesajım şudur; terör örgütleri ile iş tutmak ateş ile oynamak gibidir. Bu ateş bizi teğet geçer ama korkarım ki onunla oynayanları cayır cayır yakar.'

'Hodri meydan'

Erdoğan, '15 Temmuz'da istiklalimiz, istikbalimiz, demokrasimiz için neler yapabileceğimizi tüm dünyaya gösterdik. Varsa aynı bedelleri göze alanlar buyursunlar hodri meydan diyorum. Biz devlet ve millet olarak bekamızı tehdit eden bu oyunu bozmakta kararlıyız. Türkiye ile ortak bir gelecek kurmak isteyen herkese dost elimiz sonuna kadar açıktır' açıklamasını yaptı.

Erdoğan, yerleri belli olacak hakim ve savcılara ise şöyle seslendi:
'Biraz sonra görev yerleri belli olacak hakim ve savcılarımızdan, 81 vilayeti ve 79 milyon vatandaşı ile bu devlete en güzel şekilde hizmet etmelerini istiyorum. Çünkü sizler adalet mülkün esasıdır hükmüne inanmış kardeşlerimsiniz. Bu adalet sizin elinizde tecelli ediyor ve siz bu mülkü ayakta tutacaksınız. Türk milleti kendisine hizmet eden herkesi özellikle de siz adalet teşkilatı mensuplarını inanın başının üstünde taşır.'