CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, partisinin Çorum il Başkanlığı tarafından düzenlenen Danışma Meclisi toplantısına katıldı. CHP Çorum milletvekili ve TBMM idare amiri Tufan Köse, CHP Çorum İl Başkanı hasan Suvacı, Merkez ilçe Başkanı Ali Rıza Suludere ve partililerin hazır bulunduğu toplantıda Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, toplantıda anayasa ve son günlerde tekrar gündeme gelen başkanlık sistemi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Anayasa ve Başkanlık sistemi tartışmalarının Milliyet Hareket Partisi liderinin ortaya atmasıyla Türk siyasetinin gündemine geldiğini hatırlatan Tezcan, 'Anayasa uzlaşma komisyonu kurduk. Cumhuriyet Halk Partisi'ni de ben temsil ediyorum. O masanın kurulmasını biz istedik. Genel başkanımız cumhurbaşkanlığı sarayında liderlerle yapılan toplantıda bağımsız yargıya ihtiyaç var dedi. Yargı bağımsızlığını sağlamak için acil mini bir pakete ihtiyaç var var. Bu yüzden bir araya gelinsin dedi. Yani o komisyonun kuruluş amacı öncelikle yargı paketini çıkarmaktır. Yargı bağımsızlığının birinci koşulu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Bu niye gerekli hakimler ve savcılar siyasetin emrinde olmazsa vatandaşlar kendini güvende hisseder. Yargının bağımsız olduğu bir yerde o kaygılar önemli ölçüde ortadan kaldırabilir. Ancak bu masada yargı ile HSYK ile ilgili bir anlaşma sağlanamadı. Şimdi bakıyoruz ki yeniden rafa kaldırılmış bir tartışma Türkiye gündemine oturuyor. Başkanlık rejimi tartışması. Bu iktidar eliyle değil muhalefet partisi eliyle açıldı bu tartışma. Biz milletin kararı vereceği her türlü karara saygılıyız. Burada hiçbir tereddüt yok. Milletimizin ferasetinden de şüphe duymuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tutumumuz belli. Türkiye'nin demokrasi tarihinde aksak, topal, bugüne kadar zaman zaman raydan çıkmış, zaman zaman kazaya uğramış olsa da bir parlamenter demokrasi geleneği var. Türkiye bu parlamenter demokrasi içerisinde sorunlarını çözecektir. Bugün ki sistem evet arızalıdır. Bugün ki sistem evet bozulmuştur. Parlamenter sistemi 12 Eylül paşaları 82 Anayasasını çıkarırken bozdular. Cumhurbaşkanlarına çok fazla yetki verdiler. Ondan sonra bugün ki uygulama da mevcut cumhurbaşkanı Anayasal sınırlarını tanımayarak, anayasal sınırlarına tecavüz ederek fiili bir durum yarattı. Şimdi oradan çıkışın bir tane yolu var. Buradan çıkışın yolu aksayan yol nerede parlamenter demokrasiyi bozan yapılarda. O zaman güçlü bir parlamenter demokrasi kuracağız. Parlamenter demokrasiyi güçlendireceğiz. 200 yıllık demokrasi tarihimize uygun olan bu. 200 yıllık birikimimize uygun olan bu. Orada cumhurbaşkanı gerçekten olması gereken yere çekeceğiz. Yetkileri sınırlı. Siyasetin içerisinde etkili ve aktif bir cumhurbaşkanı değil, devletin tepesinde denge unsuru olan bir cumhurbaşkanı, sorumlu bir başbakan, sorumlu bir hükümet. Şamar oğlanı olan bir başbakan, şamar oğlanı olan bir hükümetle bu memleket sorunları çözülmez. Çözümün yolu da diktatörlüğü ve faşizmi getirecek olan başkanlık sistemi değil parlamenter demokrasiyi güçlendirmekten geçiyor. Bunun arkasında duracak bunun mücadelesini vereceğiz' dedi.
Parlamenter demokrasi ile ilgili tercihlerini net olarak söylediklerini hatırlatan Tezcan, 'TBMM'ye geldiğinde buna hayır diyeceğimizi herkesin şimdiden hayır diyeceğimiz. Türkiye'nin sorunu başkanlık rejimi sorunu değildir. Bir kişinin ihtiyaçlarına bağlı olarak ülkede rejim değişmez. öneriye dikkat edin. İktidar partisi 3 seçenek sunuyor. Bir başkanlık rejimi olsun. İki olmazsa yarı başkanlık sistemi olsun. Oda olmazsa partili cumhurbaşkanı olsun. Bakar mısınız. Hani samimi bir rejim arayışıydı. Hani Türkiye'nin demokrasisini güçlendirme noktasında samimi bir sistem arayışıydı. Arkadaşlar bu sözün altındaki sırrı, niyeti görmemek için ya saf olmak, ya onların kuyruğuna takılıp bayraktarlığını yapmak lazım. Bir kişinin ihtiyacına göre sistem arayışıdır bu. En son noktada partili cumhurbaşkanına fitim demek buna kişiyi siyasetin içerisinde tutmanın yolunu arıyorum demek. Bir kişinin hırs ve arzusu br milletin ihtiyacının önüne geçemez. Bir kişinin hırs ve arzusunun bir milletin önüne geçirmeye çalışanların taşeronu, payandası olmayacağız. Bunun karşısında CHP olarak dimdik duracağız' şeklinde konuştu.
15 Temmuz darbe girişimi hakkında da açıklamalarda bulunan Tezcan, 'Darbeye karşı Cumhuriyet Halk Partisi geçmişte kimin hangi ilişkiler içinde olduğuna bakmaksızın daha ilk günden itibaren demokrasinin yanında darbecilerin karşısında yer aldı. Türkiye'de darbenin bütün etkilerini ortadan kaldıracak darbe girişimini boşa çıkaracak hangi adım varsa o adımı atma konusunda sonuna kadar kararlıyız. İktidarın bu konudaki samimi duruşuna da sonuna kadar destek vereceğiz. Ama şuna fırsat vermeyeceğiz. Darbe ile mücadele ediyoruz adı altında Türkiye'yi yeni bir darbe girişiminin eşiğine taşıtmayacağız. Buna müsaade etmeyeceğiz. Darbe ile mücadele ediyoruz kılıfı adı altında Türkiye'de özgürlüklerin ve demokrasinin tamamen ortadan kalktığı ve insanların kendisini kaygı, korku, umutsuzluk içerisinde hissettiği bir Türkiye oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Bugün iktidar darbe ile mücadele etme hedefini gerçekte bir tek adam diktatörlüğü kurma hedefiyle birleştirip Türkiye'yi bir baskı rejimine, otoriter rejime doğru taşıma peşinde. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 1946 yılında Türkiye'de çok partili rejime ülkeyi taşıyan 1950 yılında Türkiye'de sandıktaki iktidar değişikliğini büyük bir basiretle kabul edip iktidarı kazanan partiye devreden, 70'li yıllarda demokrasinin evrensel değerleriyle özgürlüklerin evrensel değerleriyle Türkiye'yi buluşturan ve tarihinde 1919'lardan itibaren Kuvay-ı Milliye ruhuyla Türkiye'de bir yeni dönüşümün tohumlarını atan partidir. Onurla inançla söylüyoruz ki tek adam rejimine geçit vermeyeceğiz' ifadelerini kullandı.
İktidara darbeyle birlikte mücadele etmek için seslenen Tezcan, 'İktidara sesleniyoruz. Gelin darbeyle mücadele edelim. Ama darbeyle mücadele etmenin ilk önemli adımı darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmaktan geçer. Gelin darbenin siyasi ayağını ortaya çıkaralım. Darbenin siyasi ayağı sadece 15 Temmuz gecesi darbe başarılı olsaydı 16 Temmuz sabahı kimin cumhurbaşkanı ya da başbakan olacağından ibaret değil. Evet darbenin siyasi ayağının önemli bir boyutu bu. Ama bir başka ayağı daha var. Bir darbenin siyasi ayağı Fethullahçı Terör Örgütü'nün yaptığı darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarabilmek için bu çetenin devlet içerisinde bugüne kadar hangi siyasi destekleri alarak yuvalandığını, yerleştiğini, örgütlendiğini, güç kazandığını da ortaya çıkarmamamız lazım. Ortaya çıkarmadan Yüksek askeri Şura'da darbe girişimcisi Fethullahçı terör Örgütü mensubu komutanlarının yükselmesinin yolunu hangi siyasilerin açtığını konuşmadan darbenin siyasi ayağı ile mücadele etmek ve siyasi ayağını ortaya çıkarmak mümkün mü?. Darbe girişiminin başındaki komutanların yükselmeleri için önlerinde engel olan kuvvet komutanları yada subayların hangi Yüksek Askeri Şura kararlarında nasıl tasfiye edildiğini ortaya çıkarmadan bu örgütün devlette nasıl yükseldiğini ve yerleştiğini anlamak mümkün mü? Yargı içinde bu yapılanmanın yargının en kritik noktalarına nasıl yerleştiğini ve yerleşirken hangi siyasi yapıların desteğini aldığını ortaya çıkarmadan darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmak mümkün mü?. Emniyet teşkilatı içerisinde bu yapının örgütlerinden siyasetin hangi grubunun desteğini aldığını hangi siyasetçilerin bunların arkasında durduğunu kimin kefil olduğunu ortaya çıkarmadan darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmak mümkün mü? Sayın başbakanın hiç ortalıkta gezinip de yalancı pehlivan gibi nara atmasına gerek yok. Sayın başbakan yüksek perdeden diyormuş ki AK Parti'ye hiçbir şekilde bu yapının bulaşması mümkün değildir. İlişkilerin tarihine baktığınız zaman bırakın hiçbir şekilde bulaştığının mümkün olmadığını iç içe geçmiş iki yapının ayrılmasının ne kadar zor olduğunu kendi yakın tarihimizden dönüp biliyoruz. Hodri meydan diyerek yalancı pehlivanlığa gerek yok' şeklinde açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin huzura ihtiyacı olduğunu anlatan Tezcan, 'Türkiye büyük millet meclisinde darbeleri araştırma komisyonu kuruldu. Getirin bütün komutanları dinleyelim darbenin arkasındaki bütün kirli ilişkileri ortaya çıkaralım. Yoksa darba ile mücadele ediyoruz adı altında 80 bin alt kadrodaki memurla, bürokratla uğraşarak darba ile mücadele de samimi bir hat çizemezsiniz. Bu noktada iktidarın vereceği ciddi mücadeleye inşallah o hatta yönelir şu anada o hattan önemli ölçüde saptığını görüyoruz cumhuriyet halk partisi olarak. Sonuna kadar destek vereceğiz. İktidarın bu ad adı altında mücadele ediyoruz diye toplumda bir kaygı ve kuşku oluşturma çabasına geçit vermeyeceğiz. Türkiye huzur istiyor. Günün sihirli kelimesi bu. İhtiyacımız olan şey bu. 78 milyon kendisini kaygı içerisinde hissediyor. 78 milyon yarın acaba bende FETÖ'cü diye tutuklanır mıyım kaygısı içerisinde. 78 milyon bir sabah benimde mal varlığıma el konulur mu diye kaygı içerisinde. 78 milyonun kaygı ve korku içerisinde olduğu bir ülkede demokrasi olmaz. 78 milyon kendini güvenmediği bir ülkede ekonomik kalkınma olmaz. Türkiye'nin huzura ihtiyaç var. Huzuru getirecek tek siyasi harekette Cumhuriyet Halk Partisi'dir'

ÇORUM haberleri