Osmanlı Diriliş Ocakları Genel Başkanı Ayhan Dayıoğlu, Adalete sızan FETÖcülerin 25 yıl infazını yaktığını; kendisinin 15 Temmuz Gazisi olduğunu ve Galip Öztürk gibi yeniden yargılanmak istediğini ifade etti.

Dayıoğlu, geçen yıl kasım ayında Türkmenlere yardım etmek için Türkmen Dağı'na gittiğini belirterek, "Daha sonra mart ayı gibi geri geldim ve polis kimlik kontrolü yaptı. Ardından 'Sizin aranmanız var' dediler. Benim aramamın olması mümkün değil çünkü almış olduğum cezanın onanması mümkün değil diye düşünrdüm. Yargıtay 4. Ceza Dairesi bunu onamış. Daha sonra Hatay Açık cezaevine koydular beni, oradan Sinop'a sevk yazdım. Sinop'tan izin aldım ve bir daha geri dönmedim. Çünkü yanan cezanın içinde benim 25 yılda infazımın yanmasını talep etmiş Yargıtay 4. Ceza Dairesi. Dosyanın içince benim aleyhime olan tek bir delil yok. Hukuk nedir; delile bakarsın ve delile göre karar verirsin. Burada 2 şahit var ve ifadelerinde 'Esmer, iri yapılı birisi elinde silahla küfür ederek çıkıyordu' ben esmer ve iri yapılı biri miyim? Özellikle esmer ve iri yapılı birisi olmadığını tespit etmek için bilirkişi heyeti isteyeceğim. Hakim de gerekçeli kararında bu şahitlerin ifadelerinin 'samimi ve inandırıcı' olduğunu belirtiyor. Bunu samimi ve inandırıcı buluyor ama bana ceza veriyor. Ben yurtdışındaydım, geldim avukatım dosyayı getirdi, okudu. 'Ben esmer ve iri yapılı birisi miyim' diye sordum. 'Doğru diyorsun, biz orayı atlamışız. Sen Yargıtaya mektup yaz' dedi. Bunun ardından Yargıtaya 'Hakim bey 'esmer ve iri yapılı' ifadelerinin samimi ve inandırıcı olduğunu kabul ediyor. Ben esmer ve iri yapılı biri değilim. Burada korkunç bir hata var ve bu hata yüzünden benim 25 yıllık infazım yanıyor' dedim. Yazı incelendi ve reddedildi. Halbuki hukuk şudur, ben bir şey talep etmişim mahkemeye 'Ayhan Dayıoğlu'nun yeniden esmer ve iri yapılı birisi olmadığının incelenmeli' deyip dosyayı gönderirsin" diye konuştu.

15 TEMMUZ'DA GAZİ OLDUM
Osmanlı Diriliş Ocakları Genel Başkanı Ayhan Dayıoğlu, "Bu işlerin peşinden koşarken 15 Temmuz'da Ankara'daydım. Başbakanımızın açıklamasını görünce hemen kalktım. Benim içinde öyle bir vatan aşkı var; benim için reis demek, vatan demektir. Taksiye bindim ve Beştepe'ye gittim. Oraya gidince Osmanlı Diriliş Ocakları Genel Merkez Facebook sayfasında paylaşım yaptım ve üyelerimiz geldi. Onlarla beraber tankların önüne gittik ve sırada helikopter bizi taradı. Kasıklarıma şarapnel parçası isabet etti. Kasıklarımdan yaralanınca beni bir hastaneye götürdüler. Kendi kimliğimi veremedim zaten kimliğim üzerimde yoktu. Ne olur, ne olmaz diye veremedim. Bu arkadaşımın haberi olmadan kimlik fotokopisini aldım, üzerine kendi resmimi yapıştırdım ve fotokopi çektim. Bununla ilgili de her yere yazdım, o gece vurulan Yusuf Kubat değil, o gece gazi olan Ayhan Dayıoğlu. Bunu yapmamın sebebi firari olduğum için böyle bir önlem alarak bir şekilde kendimi sıyırırım düşüncesiydi" ifadelerini kullandı.

GALİP BEY GİBİ
Dayıoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü: "Galip bey yeniden yargılanmak için itiraz ediyor ve kabul görüyor. Yeniden yargılanma talebinde hakimler ret kararını şöyle ifade ediyor: 'Bu daha önce Yargıtay aşamasından geçmiş ve Yargıtay aşamasından geçtiği için yeni bir delil kabul edilmiyor'. Ben şimdi sahte bir delil mi üreteyim. Esmer ve iri yapılı ifade yazıyor, o kişi ben değilim. Galip bey nasıl yeniden yargılanıyorsa, ben de yeniden yargılanmak istiyorum. İtiraz ediyorum, reddediliyor. Artık ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Hukuk böyle olmaz, böyle adalet olmaz. Bir insanın hayatıyla oynamak bu kadar kolay mı? Türkiye Cumhuriyeti tektir ve kanunların her yerde aynı şekilde uygulanması lazım."