Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, operasyonun maksadını ve operasyonun gerçekleşmesini tetikleyen unsurları İhlas Haber Ajansı'na değerlendirdi. Türkiye'nin herhangi bir komşu ülkenün sınırlanırında gözü olmadığını belirten Arı, 'Musul, Misak- Milli sınırları içerisinde. Ancak Türkiye'nin komşu ülkeler ile yapmış olduğu sınır anlaşmaları var. Türkiye bu anlaşmalara sadık. Ahde vefa çerçevesinde bu sınır anlaşmalarına bağlı kalmaya razı. Musul operasyonunu Türkiye iyi niyetli görmüyor. Irak'ı istikrara kavuşturma sebebi yok. Yalnızca IŞİD ile mücadele var. IŞİD'in Irak'taki tehlikesini sonlandırsak bile, 2013 yılına geri döneceğiz. 2013'teki Irak ise çok partili, istikrarsız, otoriter yapılı, Sünnilerin ayrımcılığa maruz kaldığı, şiddetin baş gösterdiği, ölümlerin çok olduğu bir Irak ' dedi.
2000'li yılların başından 2010 yılına kadar Şi-Sünni çatışmasından sık sık söz edildiğini belirten Arı, 'Çatışmaların lokal anlamda Irak'ta bir karşılığı vardı. El kaide bileşenleri ve Sünni direniş unsurları, bazı Şii köy, kent ve kasabalara saldırıyorlardı. Ancak aynı şekilde Şii unsurlar da Sünni bölgelere saldırı düzenliyorlardı. Karşılıklı bir çatışma söz konusuydu. Coğrafyanın tamamına ilişkin bir kırılma değildi. Şii-Sünni çatışmasının Irak'ın doğasıyla, karakteriyle doğru orantıda olduğu değerlendiriliyordu. Şii-Sünni çatışmasını birileri pazarlıyor olsa da, İslam coğrafyası bunu satın almamıştı' diye konuştu.
İran'ın Amerika tarafından kendisine tanınan jeopolitik alanı fırsata çevirmek istediğini belirten Arı, 'İran'ın Amerika ile nükleer anlaşması var. Amerika, bu anlaşmanın mukabilinde, bölgede İran'a bir hareket alanı tanıma sinyalleri vermiştir. Irak'ta 300 bin dolayında Şii milis var ve bunlar İran tarafından eğitildi. Başika'da bulunan 300 dolayındaki Türk askeri abartılırken, 300 bin Şii Milis İran tarafından eğitiliyor. Yani İran, Irak politikasına hakim. Amerika, Irak'ı ve Esad'ı altın tepsiyle İran'ın eline vermiş durumdu' dedi.
Türkiye'nin Şii-Sünni kırılmasından rahatsız olduğu için bölgede bulunduğunu anlatan Prof. Tayyar Arı, '2011 Arap baharına kadar Türkiye bölgedeki bütün unsurlarla eşit ilişki kurabilen bir ülkeydi. Ancak bu yıldan itibaren mezhep çatışmaları ve kışkırtıcı yaklaşımlar çoğaldı. Mağduriyet yaşayanların çoğunun Sünni olması, Türkiye'nin de destek vermesi, Türkiye'yi sanki mezhepçi bir politika izliyormuş görünümüne sevk etti. Irak'ta ne yapmak istedikleri meçhul. PKK unsurlarını o bölgeye sokmak istiyorlar. Musul'u daha karmaşık ve kaotik bir yapı haline dönüştürmek istiyorlar. Bölgenin bir takım enerji kaynakları var, petrol ve doğalgaz rezervi gibi. Amerika merkezli koalisyon diye adlandırdığımız kesimin bunları göz önünde bulundurduğunu Türkiye biliyor. Bu durumu bildiği için de kuşku duyuyor. Oyun net oynanmıyor. Bu karmaşa ve kuşku uyandırıcı politikalar üzerine Türkiye Başika'da olmak zorunda. Çünkü buradan göçler başlayabilir. Musul'dan Suriye'ye doğru, Türkiye'nin kontrol ettiği ve hassasiyet gösterdiği noktalara yeni bir IŞID yayılması gündeme gelebilir. Türkiye bu durumla ilgili Rusya ile istişarelerde bulunuyor. Irak ordusundaki Şii milislerin yapabileceği yeni katliamlara da maruz kalabilir bu bölge. Türkiye bu unsurları ihtimal dahilinde tutuyor. Başika, gerektiğinde operasyon merkezi olarak kullanılacak ve hava unsurlarının indirilebileceği bir yer' diye konuştu.

UÜ Uluslararası Bölüm Başkanı Prof. Arı:“Musul’a operasyon düzenleyenlerin eller


BURSA haberleri