Bir dönemler Samsun için önemli bir ürün olan tütün, OMÜ'nün çalışmalarıyla geri dönüyor.

Tütünün tohumu ve sapı da artık değerli hale gelecek. Projenin sadece Samsun'u değil tütün üretimi yapılan bütün şehirleri kapsadığını ifade eden OMÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Ve Proje Koordinatörü Doç. Dr. Selim Aytaç, tütünün tohumundan, çevre dostu enerji kaynağı olarak bilinen biyodizel, sapındansa bazı linyit gruplarından daha yüksek kaloriye sahip ve odun ile kömürün kullanıldığı bütün alanlarda kullanılabilen pelat ürettiklerini belirtti.

Son yıllarda üretimi azalsa da tütün, Samsun ve Karadeniz Bölgesi'ndeki önemini koruyor. Ancak tütün bitkisinin sadece yaprakları değerlendiriliyor. Bu hafta sayfamızın konuğu olan OMÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Aytaç ile diğer ürünlere de ışık tutabilecek bir projenin detaylarını konuştuk.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

SELİM AYTAÇ: Samsun doğumluyum. Çocukluğum ve gençliğim burada geçti. Lise son sınıftayken ziraat fakültesi okumaya karar verdim. Temelimizde de bu vardı. Ziraat fakültesini de Samsun'da bitirdim. Aynı yıl yüksek lisans ve peşinden de doktora yaptıktan sonra halen Ondokuzmayıs Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Çalışma alanlarınız arasında neler var?

SELİM AYTAÇ: Yüksek lisans konum, patates üzerine oldu. Doktora konum ise Amerikan tütünü üzerine oldu. Sonrasında yağ ve yağlı tohumlar ile ilgili çalışmalarım oldu. Ayrıca lif bitkileri ile ilgili çalışmalarımız halen sürüyor. Bugünlerde daha çok üreticinin elinde bulundurduğu ürünlerin değerlendirilebilmesi için özellikle birtakım girişimlerde bulunuyoruz.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Tütün projesi de bununla ilgili değil mi?

SELİM AYTAÇ: Evet, bu anlamda tütün üreticisine yöneldik amacımız hem sosyal hem de ekonomik anlamda onların gelirlerini artırmak. Diğer taraftan son günlerde yine kenevir ile ilgili çalışmalarımız var. Kenevir üreticisi de şu anda zor durumda. Türkiye'nin kenevir üretimi tabiri caizse dibe vurmuş durumda. Bu konudaki lif ihtiyacımızı ithal yolla karşılıyoruz. Bu durum bizi rahatsız ediyor. Alternatif lif kaynağı bulabilmek için çalışmalarımızı da çalışma arkadaşlarımız ile birlikte sürdürüyoruz.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Tüm bu çalışmalar projeler aracılığıyla sürdürülüyor değil mi kenevir üretimine yönelik bir proje de var mı?

SELİM AYTAÇ: Şuanda proje çalışmasını yapıyoruz. Bir proje hazırlıyoruz. Ocak ayında TÜBİTAK'a bu projeyi de sunacağız.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Kenevir üretiminin yaygınlaşması konusunda yapılan ve yapılacak çalışmaları da önümüzdeki günlerde konuşmak isteriz ancak, bugün tütün ile ilgili konuşacağımız bir proje var ve bu proje sayesinde sadece yaprağı değerlendirilen tütünün hem sapı hem de tohumu değerlendirilecek. Nasıl olacak bu. Projenin çıkış noktası nedir?

SELİM AYTAÇ: Maalesef, insanlar sigara içiyor. Bunun sonucu olarak tütün üretimi yapılıyor. Öncelikle bu projeyle yeni bir ekim alanı oluşturmayı planlamıyoruz. Bu çalışma yaprak üretimi yapılan alanlarda yaprak dışında kalan kısımların değerlendirilmesi ile ilgili. OMÜ Bafra MYO Müdürü Prof. Dr. Ali Kemal Ayan'ın katkılarıyla bu çalışmayı sürdürüyoruz. Yaprağın dışında kalan kısımları nasıl değerlendirebiliriz diye düşündük. Sonrasında ortaya bu fikir çıktı. Öncelikle tütün sapından elde edilen biyoyakıt hem enerji olarak hem de çevre açısından kullanılabilir mi bunu değerlendirdik. Diğer taraftan tütünün tohumlarında yağ olduğunu literatür bilgisi olarak biliyoruz. Bu yağın özelliği nedir ve bundan nasıl faydalanabiliriz şeklinde bir fikir ortaya attık. Sonrasında da bu fikrimizi kağıda döktük, Tarım Bakanlığı'na da proje olarak sunduk. Projemiz kabul edildi.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Nereleri kapsıyor bu proje?

SELİM AYTAÇ: Proje, sadece Samsun'u kapsamıyor. Türkiye'nin tamamı var.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Proje sadece Samsun'u ilgilendiren bir proje değil ancak, Samsun tütün üretiminde öne çıkan bir şehir olduğu için ayrıca sizin bu çalışmayı Samsun'da yürütüyor olmanız Samsun'u ön plana çıkarıyor. Bu noktada da proje ile ilgili olarak Samsun daha avantajlı diyebilir miyiz?

SELİM AYTAÇ: Evet, tabii böyle değerlendirilebilir. Çünkü Samsun için tütün üretimi bir kültür. Belki eskisi kadar fazla tütün ekimi yok ama yine de önemli bir üretim miktarı var Samsun'da. Samsun, bu konuda Türkiye'nin önde gelen illeri arasında. O bakımdan burada tütüne bağlı birçok faktör vardır.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Tütünün ekonomik etkilerinin yanı sıra; sosyal etkileri var öyleyse

SELİM AYTAÇ: Tabii, örneğin burada düğünler bile tütün parasına göre ayarlanır. Veya tütünün yoğun olduğu zamanlarda maalesef çocuklar okula gönderilmez. Hatta dünyada oryantal tütünlerin bir kısmı da Samsun tütünü olarak bilinir. Elde edilen ürün bakımından çıkan sonuçlar ve ekonomik katkılarına baktığımızda tütünün stratejik bir ürün olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Daha net anlaşılması açısından sormak istiyorum. Türkiye'de ve Samsun'da ne kadar tütün üretiliyor? Rakam olarak ifade edersek

SELİM AYTAÇ: Samsun'da tütün üretimi on bin tonun üzerinde on bin ton ile yirmi bin ton arası değişiyor. Türkiye'nin tütün üretimiyse altmış sekiz – yetmiş bin ton bandındadır. Dünyanın ihtiyacı da hemen hemen bu civardadır. Ama henüz dünyanın ihtiyacını Türkiye olarak karşılayamıyoruz. Tütüne verilen desteklerden dolayı, tütün üretimi son yıllarda azaldı. Hatta biraz değil son on yılda çok büyük bir düşüş söz konusu. Sonuç olarak şunu söyleyelim şu anda Türkiye'nin ürettiği tütünün tamamı satılıyor. Elde kalan yok.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: İsterseniz önce mevcut durumu anlatalım ardından da projenin detaylarına geçelim. Tütünün yalnızca yaprakları kullanılıyor dediniz. Sapları ve tohumu ne yapılıyor?

SELİM AYTAÇ: Esasında hiç değerlendirilmiyor diyebiliriz. Yaptığımız çalışmalarda tütünün sapının Gümüşhacıköy civarında bazı köylerde tandır fırını veya semaver yakmak için kullanıldığını biliyoruz. Bu köylerde yaşayan vatandaşlarımız, sapları topluyor ve evlerinin nem almayan bir bölümüne götürüp kurutuyor sonrasında da yakacak olarak kullanıyor. Bunun dışında hiçbir değerlendirme yok. Hele ki tohum ile ilgili şunu söyleyebilirim tamamen rüzgar götürüyor ve bu tohumlar kuşlara yem oluyor.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Proje için tütün ve tütün üreticisi özellikle mi seçildi?

SELİM AYTAÇ: Tütün üreten üretici Türkiye'nin fakir üreticileri arasında pek fazla geliri yok. Nedeni şu tütün verimsiz arazilerde üretiliyor ve onun yerine ikame olacak bir ürün hemen hemen yok gibi. Seçenek olmadığı için de üretici bu dar alanda sıkışmış durumda. Bizler de bu proje sayesinde tütün üreticisine bir miktar daha gelir kazandırmayı amaçlamış olduk.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Bu noktada yapılmak isteneni anlatmaya önce tohumdan başlayalım. Tohumdan biyodizel üretimi planlanıyor değil mi?

SELİM AYTAÇ: Evet, tütün tohumu da bildiğimiz diğer yağlı tohumlar gibi. Literatür bilgimize göre içerisinde yüzde otuz beş civarında yağ var. Yağı tohumdan presleme veya distilasyon (damıtma) yöntemiyle alıyoruz. Tütün yağı gıda olarak da değerlendirilebilme özelliğine sahip ancak, yemeklik yağlarda tüketim alışkanlığı çok önemli. Bir tüketiciye tütün yağı dediğiniz zaman irite edici bulabilir. Bu algıdan dolayı biz hiç yemeklik olarak düşünmedik. Direkt biyodizel olarak düşündük.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN:Biyodizel tam olarak nedir?

SELİM AYTAÇ: Bugün kullandığımız dizel veya benzin yakıtı fosil kaynaklı yakıtlardır. Biyodizel ise bitkiler veya hayvanlardan elde edilen yağların birtakım kimyasal reaksiyondan geçirildikten sonra dizele dönüştürülmesidir. Biyodizelin diğerine göre avantajı çevre dostu olması. Bu konuda ülkemizde yapılan bazı çalışmalar oldu. Öyle ki belli oranda biyodizelin kullanılan dizelin içine katılması kararı verildi fakat bu karar uygulanamamıştır. Örneğin bu yıl EPDK'nin almış olduğu karar uygulanabilseydi yakıtların içinde yüzde üç biyodizel kullanma zorunluluğu vardı.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Neden uygulanamadı bu karar?

SELİM AYTAÇ: Ben olayları basından takip ettiğim kadarıyla biliyorum. Başka başka nedenleri olabilir ya da bu hususlar benim ifade edebileceğim boyutta değildir. Ama şunu diyebilirim ki Türkiye'nin yağ açığı var. Diğer taraftan EPDK'nin almış olduğu kararda yüzde üçlük kullanımın tamamen yerli kaynaklardan olması istenmişti. Yani Türkiye'de üretilen bitkilerden elde edilen biyodizel kullanılacaktı yani ithal olmayacaktı. Bu üretim yapılamadı. Üretim olmadığı için de o karar uygulanamadı. Belki önümüzdeki günlerde üretim yüksek seviyeye çıkarsa karar uygulanabilir. Öte yandan dizelin içinde biyodizel kullanan bazı firmalar var.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Biyodizel kullanmanın şartları var mı?

SELİM AYTAÇ: Evet, biyodizel kullanımı belli esaslara bağlı. Her biyodizel her ülkede kullanılamaz. Ülkelerin bu konuda kendilerinin kullandıkları bazı standartlar vardır. Biz de ülke olarak Avrupa Birliği'nin kullandığı standardı kullanıyoruz ki o standardın kodu 14214.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Tütünden elde edilen yağ bu standartlara uyuyor mu?

SELİM AYTAÇ: Bu konu, projenin içerisindeki başka bir aşama. Bunun araştırmasını yaptık. Her yağdan biyodizel elde edilir ama önemli olan onun standartlara uygun olup olmadığıdır. Bizim tütünden elde ettiğimiz yağdan çıkan biyodizel, standardın büyük bir çoğunluğunu karşılamış oldu. Detaylı bir inceleme yapıldı. Sadece bir kalemde iyot sayısı bakımından ufak bir sıkıntımız oldu. O da yalnızca yüzde yüz kullanımda sorun olabilecek bir durum yani yüzde beş altıya kadar kullandığımız zaman hiçbir problem yok. Zaten tamamıyla biyodizel kullanmamız mümkün değil.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Bu konuda nasıl bir potansiyel var ne kadar tütün tohumundan ne kadar yağ üretiliyor?

SELİM AYTAÇ: Türkiye'nin tütün yağı potansiyeli 35- 40 bin ton civarında. Bunun üçte birinin yağ olduğunu düşünürsek 10 bin ton civarında kesinlikle bir tütün yağı potansiyelimiz var. Çağımızın en büyük çıkmazlarından birinin enerji olduğunu düşünürsek; bunun iyi bir rakam olduğunu söyleyebiliriz. Şüphesiz enerjiye katkısı bakımından küçümsenmeyecek bir miktar.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Projenin bir diğer ayağı da tütünün saplarıyla ilgili. Saplardan yakıt üretilecek ona geçmeden yine mevcut durumu anlatacak olursak.

SELİM AYTAÇ: Öncelikle şunu söylemeliyim Türkiye yılda 7 milyon ton civarında linyit kömürü ithal ediyor. Bunlar değişik kalitede linyit kömürleri. Kalori değerleri de 3500 ila 7500 arasında değişiyor. İthal edilen linyit kömürü için dışarıya para ödüyoruz. Diğer taraftan tarla atıklarından yakıt üretebilme konusu ile ilgili çalışmalar yapılıyor. Hatta bununla ilgili enerji ormanları tesis ediliyor. Bu iki çalışmanın yanı sıra, artıklardan enerji üretilebilmesi için de çalışmalar yapılıyor. Belediyelerin yağ atıkları ile ilgili çalışmalarını bu konuya örnek gösterebiliriz.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Tütün sapının nasıl değerlendirileceği ve elde edilecek olan yakıtın özelliklerinden bahsedecek olursak?

SELİM AYTAÇ: Tütün sapları tarlalarda kalıyor. Bu konuda birinci olumsuzluk bu sapların ilerleyen günlerde tarlayı işlemeyi zorlaştırması, bir diğer olumsuzluksa o ürünün değerlendirilememiş olması bir enerji kaybıdır. Ancak şunu atlamayalım bu sapların bir kısmı da organik madde olarak toprağa kalıyor. Bizler çalışmamız kapsamında bu sapları belli noktalarda toplamayı sonra da enerjiye dönüşümlerini planlıyoruz. Saplardan pelet üretiyoruz. Yani saplar kurutuluyor, öğütülüyor ve yüksek basınç altında presleniyor. Bu presleme işleminden sonra da yakacak olarak kullanılabilir.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Bunun ile ilgili bir standart var mı?

SELİM AYTAÇ: Evet, bu da bazı esaslara bağlı. Ülkemizde kullanılan standart 14961 kodlu standarttır. Bu standartlarda enerji, nem vb. değerler ölçülür. Özellikle baca gaz emisyon değerleri çok önemlidir. Yakıldığı zaman doğada ne kadar kirlilik yapıyor bunu bilmek çok büyük öneme sahip. Zaten tüm yakacaklar ile ilgili bu konuda çok önemli denetimler yapılıyor. Tütün saplarını pelet haline getirdik ve tüm bu bahsettiğim değerlere baktık. Elde ettiğimiz peletlerin enerji değerlerinin 4000 civarında olduğunu gördük. 3500 enerji değerine sahip linyit bile ithal ediyoruz fakat bizim üretmiş olduğumuz peletin enerji değeri 4000'in üzerinde. En önemlisi de çevre açısından uygun bir yakıt. Biz her iki çalışmanın neticesinde elde ettiğimiz biyodizelin ve peletin Türkiye için uygun olduğunu gördük. Olay sadece işin ekonomisine kaldı.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Tütün sapından elde edilen ve pelet olarak isimlendirilen bu yakıt, hangi alanlarda kullanılabilir, özel bir kullanım alanı var mı?

SELİM AYTAÇ: Bunlar katı yakıtlardır. Örneğin kalorifer kazanında kullanmaya oldukça uygun. Sadece yakıtı evde kullanma için ufak tefek değişiklikler gerekebilir. Ürün sanayide de kullanıma uygun. Odun kömürü nerede kullanabiliyorsak peletlerin ya da sadece fiziksel olarak farklı olan briketleri de orada kullanmamız mümkündür. O bakımdan hiçbir sorun ile karşılaşılmaz.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Az önce konunun sadece ekonomik ayağının kaldığını ifade ettiniz, konuyu biraz açacak olursak neler söyleyebiliriz?

SELİM AYTAÇ: Bu konu çok önemli biz projeyi çalışırken bir de ekonomist alıp bu konunun ekonomi boyutunu da değerlendireceğiz. Ülkemizde yerel hammaddenin kullanılması konusunda yerel ürünlerde birtakım desteklerin olması gerekir. Eğer bu çalışmanın sonucunda elde ettiğimiz peletlerin ithal linyitlerden daha pahalıya gelmesi durumunda bu çalışma çöpe mi atılacak? Özel teşebbüs kar üzerine kurulmuştur. Kar uygun değilse ve hangisi daha karlıysa o uygulanır. Ben yerel materyallerin kullanımı konusunda birtakım desteklerin sağlanacağını düşünüyorum. İdarecilerimiz ve konuyla ilgili çalışan kişilerin bu konuya özellikle eğileceğini düşünüyorum. Çünkü ithal etmek ülke üreticisine bir şey kazandırmıyor sadece ihtiyaç karşılanıyor. Ama yerli üretim söz konusu olduğunda birçok sektör bundan katma değer elde ediyor ve iç dinamizm artıyor. Bunun göz ardı edilmeyeceğini düşünüyorum eğer bu çalışma ithal linyitten daha pahalıya gelirse ne olacağı konusunda benim iyi yönde öngörülerim var. Ben umutluyum çıkan sonuçları paylaştığımızda da bu öngörülerimizi açıklayacağız.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Hiçbir problem çıkmaması durumunda, projenin sonuçları üreticiye tam anlamıyla ne zaman ve nasıl yansıyacak?

SELİM AYTAÇ: Bu projenin üreticiye yansımasının iki farklı yolu var. Birincisi projenin uygulanacağı tesisler devlet eliyle oluşturulacak. Bir diğer seçenekse özel bir müteşebbis bu konuyu hem iş hem ülkesel menfaat anlamında dert edinecek ve üzerinde duracak. Şu anda Türkiye'nin her yerinde tütün yaprakları toplanıyor. Şirketler elemanlarını görevlendirmişler ve bir gram tütün yaprağı bile yerde bırakılmıyor. Aynı paralellikte bir sistem kurulup saplar ve tohumlar da toplanabilir. Tabii şuan yaprakların ekonomik değeri oldukça yüksek ama sistemi oluşturduğumuzda beş ila on yıl arasında saplar ve tohumlardan ekonomik kazanç elde edilebilir. Bu da üreticinin huzur ve mutluluğu anlamına gelir huzur ve mutlulukta şehre ve dolayısıyla ülkeye yansıyacaktır.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Uzun vadeli planlar neler?

SELİM AYTAÇ: Bu çalışmaya sadece tütün olarak bakmamak gerekir belki de tütün bir yol açacak. Bölgemizde yetiştirilen diğer ürünler de bu şekilde değerlendirilebilir. Bir tesis kurulduğu zaman, bu yalnızca tütüne has olmayacak. Bitkisel atıkların değerlendirilmesi ile ilgili olacak. Öyle ki bu tesisler, yıl içinde sürekli olarak ham madde bulabilir.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Türkiye'de biyodizel tesisleri yeterli mi?

SELİM AYTAÇ: Ülke genelinde 4 ya da 5 adet faal olan biyodizel tesisimiz var. Bu tesisler hep limanların olduğu yerlerde kurulmuştur. Bu konu beni karamsarlığa itmiştir. Çünkü şunu düşünüyorsunuz 'acaba ithal yağlar mı biyodizele dönüştürülecek'. Ancak bundan birkaç yıl evvel EPDK'nın almış olduğu bir kararı olumlu karşıladım bu karar biyodizelleri ithal yağdan üretemezsiniz kararıdır. Bu karar ülkemizdeki yağlı tohum üretimini teşvik edecek bir karardır. Zira bu konuda bir artış da söz konusu oldu.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Tesis konusunda Samsun'da atılan bir adım var mı?

SELİM AYTAÇ: Henüz Samsun'da biyodizel ile ilgili bir tesisimiz yok. Kurulması için önce bir fizibilite çalışması yapılması gerekiyor. Ancak Samsun'da çok güzel bir laboratuvar var. Enerji bitkileri üzerine çalışmalar yapılıyor. Bizler de çalışmalarımızı burada yaptık. Oraya Türkiye'nin her yerinden çalışma geliyor.

BURCU DÜZGÜN ÇOBAN: Teşekkür ederiz.

Röportaj: BURCU DÜZGÜN ÇOBAN

Fotoğraf: ÇILGA GÜREL