Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, kanun önünde herkesin eşit olduğunu ve herkese uygulanan hukukun milletvekillerine de uygulandığını belirten Filiz, 'Vekiller hukuku tanımamıştır, gereği yapılmıştır. Dokunulmazlık esasında milletvekillerinin yasama ve denetim faaliyetinin her türlü baskıdan korkudan tehditten ari olarak özgürce yerine getirmesi için tanınmıştır. İktidarın baskısından uzak olsun, yargının baskısından uzak olsun her türlü baskıdan uzak olsun. Hem iktidarı etkin denetlesin hem de yasama faaliyetlerine etkin katılsın diye vardır. Yasama dokunulmazlığı milletvekilleri terör örgütlerinin üyesi gibi çalışsın diye konulmamıştır. Yasama dokunulmazlığı milletvekilleri bu zırha bürünerek istediği suçu istediği yerde istediği şekilde işlesin diye de verilmemiştir. Normal bir vatandaş da savcılığın bir çağrısı üzerine gitmezse evinden alınır. Nasıl ki vatandaş çağrıldığında gitmek zorundaysa bunlar da gitmek zorunda. 'Gitmiyorum' derseniz Türkiye'deki otoriteye başkaldırıyorsunuz demektir. Hiçbir devlet düzeni buna izin vermez. Hukuk devletinin gereği budur' diye konuştu.
Bütün partilerin ve demokrasiye inanan herkesin, Anayasanın tanıdığı kapsam dışında hareket edenlerle ilgili ortak tavır koyması gerektiğini belirten Filiz, 'Demirtaş'la ilgili Yüksekdağ ile ilgili pek çok fezleke var. Son gidenler değil. Başka fezlekeler de var. Hukukun önünde hiç kimsenin geçiş üstünlüğü yoktur. Seçilmiş olmasına rağmen terörle birlikte hareket eden, terörü teşvik eden ve terörü cesaretlendiren, lojistik destek verenler ve bu tutumları nedeniyle de dokunulmazlıkları Anayasa değişikliği sona erdirilen milletvekilleri hakkında hukuki bir işlemdir. Bu konunun net olarak ortaya konması lazım.Siyaset, suç işlemenin bir kalkanı olamaz. Eğer siz siyaseti suç işlemek için kendinize bir güvence olarak görürseniz büyük yanlış içinde olursunuz' dedi.