Ekranların fenomen habercisi İsmail Küçükkaya, Özlem Başoğlu'nun sorularını yanıtladı. Çalar Saat Programı ile her sabah evlere konuk olan Küçükkaya, televizyonculuktan gazeteciliğe, Türkiye'nin gündeminden özel hayatına kadar pek çok konu hakkında bilgi verdi. Küçükkaya, Samsunlu eşi Eda Küçükkaya sayesinde yarı Samsunlu olduğunu söyledi.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Hepimiz sizi tanıyoruz. İsmail Küçükkaya'yı bir de sizden dinleyebilir miyiz?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: 1972 Kütahya Simav doğumluyum. İlk, orta, lise eğitimimi Simav'da tamamladım. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü okudum. Okurken Hürriyet Gazetesi'nde muhabirlik yaptım. Daha sonra başka başka gazetelerde çalıştım. 2000 yılında Akşam Gazetesi'ne köşe yazarı olarak geçtim. 13 yıl orada çalıştım. Hem Ankara temsilciliği hem de genel yayın yönetmenliği yaptım. 2013 yılında ayrıldım gazeteden. Daha sonra FOX'un sabah haberlerini sunmam için teklif geldi. Ben de kabul ettim. Programda 3 yıl bitti, 4. yıldayım. Onun dışında sade bir vatandaşım. Ülkesini seven, ülkesinin değerleriyle barışık, ülkesinin tam merkezinde duran, bunu yürekten hisseden biriyim.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Mutlu ve dinamiksiniz. Sizi hep öyle görüyoruz.

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: İyimserimdir. Çok zor koşullardan çıkıp, gelmenin ne demek olduğunu bilirim.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Mutlu bir çocukluk geçirmişsiniz. Nasıl bir anne baba ile büyüdünüz?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Beni seven, bana hep güvenen bir anne baba ile büyüdüm. Anneler hayatın yükünü taşır. Annelerden hayata karşı mücadeleyi, babalardan da hem kadına saygı duymayı hem de özgüvenli olmayı öğreniyoruz. Ben ne şımartıldım ne de ihmal edildim. Mutlu ve huzurlu bir ortamda büyüdüm.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Annenizle ilişkiniz çok iyi. Ekranlardan annenize sürekli teşekkür ediyorsunuz.

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Annelerin kıymetini hepimiz biliriz aslında. Ancak bunu her fırsatta söylememiz gerekiyor. Eski patronum Kara Mehmet bir gün 'Anne seni çok seviyorum' demiş. Annesi de 'Oğlum senin beni sevdiğini biliyorum. Ama bunu biraz da kardeşlerinin yanında söyle de onlar da öğrensinler' diye yanıt vermiş. Dolayısıyla herkes annesini sever. Ama sık sık annelerin kıymetini hatırlatmak gerekiyor. Bu konuda rol model olmak istedim. Televizyon da geniş kitlelere hitap etme şansı buldum. Dolayısıyla diğer arkadaşlara anneleri aradık mı? Diyorum. Her bayram Bodrum'a, Çeşme'ye, Paris'e, Milano'ya gitmek yerine annelerimizle de vakit geçirmeliyiz.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Yazar olduğunuzu biliyoruz. Yazar olma yolculuğu nasıl başladı? Cumhuriyet üzerine 3 tane kitabınız var? İlber Ortaylı ile çalıştığınızı biliyoruz. Neler söylemek istersiniz?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Aslında ben kendimi yazar olarak tanımlamıyorum. Ben haberci ve muhabir diye tanımlıyorum kendimi. Uzun yıllardır, 25 yıllık bir gazetecilik tecrübem var. Köşe yazısı yazdım 10 yıl boyunca. Bunlar bir birikim. Ayrıca vaktimi kendimden büyüklerle geçirmeyi severim. Tarihçiler, edebiyatçılar, düşünürler, şairlerle vakit geçiririm. İlber Ortaylı, Hilmi Yavuz, Erol Göka, Ahmet İnan, Cengiz Güleç gibi hocalarla vakit geçirmek; benim için büyük bir zevk. Onlarla vakit geçirirken, bu tecrübeleri, bu bilgi ışığını nasıl değerlendirebilir, nasıl yayabiliriz dedim. Ve Cumhuriyetimize dair, Cumhuriyetimizin Yüzüncü Yıldönümü. Ve Korkma adlı 3 tane kitap yazdım. Toplumumuzda, bir korku kültürünün egemen olduğunu üzülerek görüyorum. Ona ilişkin bir çıkış, adeta bir manifesto yapmak, bir çığlık olsun istedim. FOX'taki iş çok yorucu. Bu nedenle şimdi değil ama ilerisi için yeni kitaplar yazmak istiyorum.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Güne nasıl başlarsınız? Saat kaçta kalkarsınız? Kaçta uyuyorsunuz? Biz henüz gözümüzü açarken, sizi ekranda görüyoruz. Neler söylemek istersiniz?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Benim programım 3 yıldır saat: 6.45'te başlıyordu. Ben bu yıl program saatini 7.15'e çektim. Program yaklaşık 3 saat sürüyor. Sabah 4:15'te kalkıyorum. Ekibim benden önce kalkıyor. Çünkü erken gidip hazırlık yapmamız gerekiyor. Gazeteleri herkesten önce okuyup, tasnif yapmanız gerekiyor. Kendimizi zihinsel olarak hazırlamanız gerekiyor. 7 saat uyumak gerektiği için de akşamları 21:15'te uyuyorum. Hayatta her nimetin bir külfeti var. Her külfetin de bir nimeti var. Ben hep şükrediyorum. Çok iyi bir noktaya geldim. Bunun hakkını vermeye gayret ediyorum. Bunun hakkını vermek için de hayatımı disipline ettim. Sigara içmiyorum, spor yapıyorum, düzenli yaşıyorum, gece hayatım yok, düzenli bir hayatım var. Kendime bakıyorum, o da benim sabahları daha enerjik olmama yardımcı oluyor.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Hepimizin ülke ile ilgili büyük kaygıları var. Bir haberci gözünden ülkenin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Siz programınızda inceliklere dair, sanata dair, güzelliklere dair şeyler yapıyorsunuz. Ben de bunun için size konuk olmayı kabul ettim. Televizyon izlerken, Türkiye'nin tablosuna bir baktım. Kendim televizyoncu değildim, gazeteciydim. Bilmediğim bir işe soyundum. Nasıl yapmalıyım. FOX gibi uluslararası bir marka ile çalışıyoruz ve özgürüz. Kendi ruhumuzda özgür ve bağımsız. Bunu yansıtacak bir platform olsun istedim. İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat'in, hem şirketimin hem de kendi özgür ruhumu yansıtan bir program olsun istedim. Bunun için de sizin yaptığınız gibi, kültür sanat haberleri veriyorum. Her sabah kitap okuyorum ve kitap tanıtıyorum. Çok incelikli, sesini fazla duyuramayan müzik çalışmalarından bahsediyorum. Türkiye'nin dört bir tarafından, bütün kültürel ve sanatsal değerleri yansıtmaya çalışıyorum. Bunu yaparken, karamsar mıyım? Mizacım iyimserdir. Hayatta her zaman eninde sonunda iyiye ulaşılacağına inanıyorum. Bununla birlikte, ülkemdeki gelişmelerden kaygı duyuyorum. Ülkem kutuplaştı. Vatanım adeta karpuz gibi ikiye bölündü. Her sabah yayınlarımda Türk, Kürt, Alevi, Sünni, inanan, inanmayan, solcu, sağcı ayrımlara karşı uyarıyorum insanları. Tam ve eşit vatandaşlık, ihtiyaç duyduğumuz ruh bu. Neden bunu söylüyorum. Biz 15 Temmuz hain darbe kalkışmasını önlemiş bir milletiz. Bunu önlediysek, ordumuzun, yargının, medyanın, polisin iş dünyasının STK'ların tekrar içine sızmamaları için ne yapmamız gerekiyor. Kuruluşumuzdaki gibi tek vatan, Türkiye Cumhuriyeti ve ay yıldızlı bayrağımızın etrafında birleşmemiz gerekiyor.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Gelelim özel hayat. Samsunlu biri ile evlisiniz. İstanbul'dan Samsun'a uzanan bu aşk nasıl başladı?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Eşim Eda, Samsun Bafralı ve resim öğretmeni. Ben de artık yarı Samsunluyum. Abim öğretmen ve okul müdürü. Yengem de öğretmen. Yengem ile Eda aynı okulda öğretmenlik yapıyor. Yengem bir gün, 'Yaşın 40'a geldi. Senin evleneceğin yok İsmail. Sana şahane bir kız buldum' dedi. Şaşırdım kaldım. Normalde böyle şeyleri doğal bulmam. Ama içimden bir ses git dedi. Samsun'a geldim. Tanıştık. Görüşmeye başladıktan 7 ay sonra da işi ciddiyete döktük. İlk günden annesini aradım. Annesi şahane bir kadın. Beni çok seviyor ve izliyormuş. Bana 'Evladım sen kitaplardan, çiçeklerden ve müzikten anlıyorsun. Benim kızımın ince kalbinden anlarsın' dedi.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Evlilik nasıl gidiyor. Bu kadar yoğun çalışan bir insanın evlilik kararını vermesi zor olmadı mı?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Bu konudaki bir özelimi ilk defa burada paylaşacağım. Samsun'a tanışmaya geldiğimde eşim aslında bu işin olmasını istemedi. 'Sizin hayatınız zor. Hareketli ve popüler birisiniz. Ben böyle bir hayat istemiyorum' dedi. Sonra biz 6 ay hiç görüşmedik. Ve ben Samsun'a tekrar geldim ve Eda'ya 'Türkiye'de benimle evlenmek isteyen bin tane kız var. Kendi kızlarını bana münasip gören çok güzel anneler var. Ben seninle evlenme konusunda çok ciddiyim. Birbirimize şans verelim' dedim. Evlilik kolay değil. Evliliği sürdürebilmek fedakarlık istiyor. Sonra 6-7 ay birbirimize şans tanıdık ve birbirimize fedakarlıkla bağlandık.

ÖZLEM BAŞOĞLU: İsmail Küçükkaya bu işe başlarken, kimleri rol model aldı? Hayranlıkla takip etiği kimler vardı?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Büyük bir samimiyetle söyleyeyim. Ben büyük bir Atatürkçüyüm. Hepimiz, bu günleri, dağılmakta olan bir imparatorluktan alıp kurtaran Atatürk'e borçluyuz. Benim rol model aldığım kişi, Atatürk'tür. Onun o zor koşullarda, bir memleketi tek başına, milletimizi seferber ederek kurtarma öyküsünden ilham aldım. İlk muhabirlik dönemlerinde Fatih Çekirge'den çok etkilendim. Daha sonraki yıllarda farklı gazetecilerden de birtakım özellikleri kendime almaya çalıştım. Bir sentez oluşturdum ve kendime özgün bir gazetecilik yapmaya çalıştım. Bu da televizyonda kendimi sevdirmemi sağladı.

ÖZLEM BAŞOĞLU: İsmail Küçükkaya, 10 sene sonra kendini nerede görmek ister? Hedefleriniz ve idealleriniz neler?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Kendimi FOX'ta o kadar mutlu hissediyorum ki her gün şükrediyorum. Sabah 4:15'te kalktığımda işyerine giderken gözlerimi kapatıyorum ve beni izleyen insanları hayal ediyorum. Çok yorulmama rağmen, çok sevdiğim bu işi. Hedefim 10 sene daha bu işi yapmak ve sabahların çalar saati olmak.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Sizi neler rahatlatır? Programdan sonra neler yapıyorsunuz?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Her gün bir- iki saat açık havada yürüyüş yaparım. Kışın yüzerim. Her gün mutlaka en az 50 sayfa kitap okurum. O, benim dilimi zenginleştirir. Başka insanların psikolojilerini anlamama yardımcı olur. Sinemaya giderim. Aile ilişkileri de yine beni rahatlatan en önemli unsurlardan birdir.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Canlı yayın yapıyorsunuz. Ve her an, her şey başınıza gelebilir. Hiç canlı yayın kazası yaşadınız mı?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA:Henüz olmadı. Ve olmasın diye de çok çabalıyorum. Ancak bir sabah 6:40'ta 'Abi sistem tamamen gitti, yayına yalnızca seni verebiliyoruz. Fotoğraf ve bant giremiyoruz. Sen yayına başla, biz 15 dakikada bunu düzelteceğiz' dediler. Ben yayına başladım ve tam 3 saat 15 dakika bu sorunla yayın yaptım. Sadece konuştum. Gazeteleri okudum. Program bittikten sonra, yayın yönetmenim Doğan Şentürk, geldi bana sarıldı. 'Bu programı kimse izlememiştir' dedim. Şentürk, 'Seyircin seni sever, sahip çıkar' dedi. Ertesi gün baktık, reytingler hiç değişmemiş. Yine, her zamanki biz yukarılardaydık. Bunu hiç unutamam.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Birçok genç haberciliğe özeniyor. Sizin yerinizde olmak isteyen binlerce genç var. Neler tavsiye ederseniz?

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Öncelikle, herkes kendisi gibi olmalı. İç sesini dinlemeli. En çok hayatta neyi yapmak istiyorlarsa önce onu belirlemeli. Okullarını başarılı ile bitirmeli. Okurken yabancı dil öğrenmeli. Bol bol kitap okumalı. Üniversite okurken gazetecilik yapmalı. Televizyoncu olmak isteseler bile önce muhabirlik yapılmalı. Ve aşkla, tutkuyla işlerini bu işe sıkı sıkı sarılmalı.

ÖZLEM BAŞOĞLU: Size çok teşekkür ediyorum. Bu röportaj bizim için büyük bir zevkti.

İSMAİL KÜÇÜKKAYA: Bana gösterdiğiniz ilgi için sizlere, emektar arkadaşlarınıza ve Haber Medya'ya çok teşekkür ediyorum. Başta Samsun olmak üzere, bütün Karadeniz'e ve ülkemize de esenlikler diliyorum. Anneleri sevmeyi, anneleri korumayı, anneleri ziyaret edip onların hatırlarını sormayı unutmamayı rica ediyorum.