Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriye'de ABD'nin stratejik ortağı olarak görülen PYD/YPG'nin IŞİD'in merkezi Rakka'ya yapılan son askeri operasyona ön saflarda katılmasının endişe verici bir gelişme olduğunu belirterek, 'Türkiye'nin Rakka operasyonuna PYD/YPG'nin katılmaması yönündeki taleplerinin olumlu karşılık bulmadığı anlaşılmaktadır. IŞİD'in Rakka'dan çıkartılmasından sonra, Rakka'ya girecek PYD/YPG terör unsurları buradan çıkmayacaktır. Kobani ve Cezire sözde kantonlarını güneye doğru genişletme çabası içine gireceklerdir. Türkiye-Suriye sınırına mücavir alanlarda Türkiyesiz bir askeri-siyasi denklem oluşturulması sürdürülebilir değildir. ABD bu konuda da 'siyasi miyopluk' içindedir. Türkiye, Suriye sınırları boyunca bir düşmanlık kuşağı oluşması karşısında, gereken her tedbiri almak durumundadır ve bunu da hiç şüphesiz alacaktır' ifadelerini kullandı.
'Gerektiğinde askeri harekat yapılmalı ve sınır bölgemizde Irak ve Suriye topraklarında terörden arındırılmış 'güvenlikli bölge' oluşturulmalıdır'
Irak'ta yaşanan gelişmelerin Türkiye'nin milli güvenliğini doğrudan tehdit etmekte olduğunu söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
'PKK terör örgütü, Kuzey Irak'ı Türkiye'ye karşı bir saldırı cephesi olarak serbestçe kullanmaktadır. En önemli siyasi hamisi, bağımsız Kürt devleti kurma hayali peşinde koşan Barzani'dir. PKK, Kuzey Irak'tan sonra başta Sincar olmak üzere Kerkük, Musul ve Telafer gibi tarihi Türkmen yurtlarına sızmakta ve bu bölgelere yayılmaktadır. Barzani ve Irak merkezi hükümeti, bu konuda PKK'ya müzahir davranmaktadır. Irak Türkmenleri Barzani, IŞİD ve PKK tehdidi altında var olma mücadelesi vermektedir. İran'a bağlı Şii milisler de Türkmenler için diğer bir tehdit unsurudur. Türkiye'nin Musul'u IŞİD'den temizlenmesi operasyonuna katılmasının önüne çıkarılan engeller ve Başika krizi, Irak'ta Türkiye'ye karşı yeni bir cephe oluşturulduğunu göstermektedir. Türkiye'nin Irak ve Suriye'de vazgeçemeyeceği milli güvenlik endişeleri ve çıkarları olduğu tartışmasız bir gerçektir. Irak'a ilişkin milli güvenlik mülahazalarımız şunlardır: Kuzey Irak'ta bağımsız Kürt devleti kurulması yolunda somut adımlar atılması. Barzani'nin Kerkük ve Musul'u ele geçirmesi, bu şehirleri özerk bölgesinin sınırları içine katması. Musul, Telafer ve Tuzhurmatu başta olmak üzere Türkmenlerin tarihi yurtlarında Barzani'nin silahlı baskısı altına alınması ve Şii milislerce tehdit edilmesi. PKK'nın, Irak topraklarını Türkiye'ye karşı terör saldırıları için üs olarak kullanmayı sürdürmesi. Suriye ile ilgili stratejimizin belirlenmesinde etkili olacak unsurlar da; Suriye kaynaklı terörle mücadele, Türkiye'ye düşman oluşumların önlenmesi ve Türkmen kardeşlerimizin güvenliği ve geleceğini teminat altına alınmasıdır. Bu kapsamda; Suriye'nin kuzeyinde bağımsız bir Kürt yönetim bölgesi ve 'Terör Koridoru' oluşması. Suriyeli Türkmen kardeşlerimizin katliama uğraması, milli kimlikleri ve varlıklarını tehlikeye girmesi, Türkiye'nin sessiz ve tepkisiz kalamayacağı gelişmeler olacaktır. Türkiye'nin; milli güvenliğini tehdit eden ve milli çıkarlarını hedef alan gelişmeler karşısında fiili askeri güç kullanımını da içeren etkili bir caydırıcılık politikası izlemesi kaçınılmazdır. Bu Türkiye için bir beka sorunu haline gelmiştir. Bunun için gerektiğinde askeri harekat yapılmalı ve sınır bölgemizde Irak ve Suriye topraklarında terörden arındırılmış 'güvenlikli bölge' oluşturulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, hükümetin milli güvenliğimiz için alacağı etkili tedbirleri bütünüyle destekleyecektir.'
'Burası Türkiye'dir. Burada, Kandil hukuku değil Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuku geçerlidir'
HDP milletvekillerinin tutuklanmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Bahçeli, 'Türkiye'yi bölmek için yola çıkan kanlı terör örgütü PKK'nın siyasi maşası HDP milletvekilleri hakkında yapılan hukuki işlemler etrafında başlatılan karalama kampanyalarını Türk milleti ibretle izlemektedir. Bu konuda sapla saman birbirine karışmış, ahlaki ve vicdani hiçbir sınır tanımayan senaryolar birbiri ardından sahneye konulmaya başlanmıştır. Cumhuriyeti kurmakla övünen CHP'nin bu kampanyanın başını çekmesi ve bölücü hainlere destek için seferber olması, siyasi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okuyan, hukuku tanımayan, bölücülüğü ve terör sözcülüğünü suç işleme imtiyazı olarak gören çevrelerin Avrupa'dan destek görmesi, alışageldiğimiz bir husumet ilanı ve siyasi riyakarlıktır. Ancak, demokratik meşruiyet zemininde siyaset yapan siyasi partilerin bu husumet korosuna katılmaları, demokratik rejimimiz açısından izahı zor bir garabet olmuştur. Ana muhalefet partisinin bölücü mihrakların avukatlığı rolüne soyunması hiçbir şart altında mazur görülemeyecektir. Seçimle gelmiş olmak, hiç kimseye teröre yardım ve yataklık yapma hakkı bahşetmeyecektir. Seçilmişlerin terörle iç içe olması, her şeyden önce seçenlere ihanettir. Seçimle gelip, seçimle gitmek demokratik rejimlerin bir kuralıdır. Anayasal düzeni yıkmayı siyasi amaç olarak görenlerin, demokrasiye ihaneti rehber edinenlerin, demokratik rejimin arkasına saklanmaları meşru görülemeyecektir. Hukuk herkes için geçerlidir. Hukuka saygı göstermek, demokrasiye saygının asgari gereğidir. Dokunulmazlığın teröre yardım ve yataklık yapılmasının zırhı olması düşünülemeyecektir. Kaldı ki, bunların dokunulmazlığı da kaldırılmıştır. Anayasayı ve hukuku yok sayarak suç işleyen herkes, adalet önünde hesap verecektir. Kanunları tanımıyorum diyenleri yargı önüne çıkartmak devletin asli görevidir. Burası Türkiye'dir. Burada, Kandil hukuku değil Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuku geçerlidir' açıklamasında bulundu.
'Hiç kimse unutmasın ki, tarihte Türkiye'ye ihanetin cezasız kaldığı hiç görülmemiştir'
'Hiç kimse unutmasın ki, tarihte Türkiye'ye ihanetin cezasız kaldığı hiç görülmemiştir' ifadelerini kullanan Bahçeli, 'Teröre bulaşanlara sahip çıkanların, teröristlerin maşalarının koruyuculuğu rolünü siyasi misyon olarak benimseyenlerin, demokrasi ve hukuk devletinden bahsetmeleri, olsa olsa bir kara mizah örneği sayılabilecektir. Kendileri gibi düşünmeyenleri payandalık yapmak ve yedek lastik olmakla suçlayanların, şimdi terörün krikosu ve terör çığırtkanlarının megafonu olmaları, kendileri açısından hazin bir tecelli olmuştur' şeklinde konuştu.