Avrupa'da tutuklanma
tehditlerine
rağmen
"Sözde Ermeni soykırımı"
iddialarına
karşı
verdiği mücadele
ile tanınan Vatan Partisi
Genel Başkanı
Doğu Perinçek'in,
7 Haziran günü Haber Medya'yı
ziyaretinden
5 gün önce
Almanya Parlamentosu,
o kararı almıştı...
Perinçek'in geldiği gün
köşemde "Provokasyona dikkat"
başlıklı yazım vardı. "Bu işin, Almanya'nın içindeki
Amerika'nın işi olduğunu
anlamadık mı?..
Avrupa'da birçok ülke
sözde soykırımı tanıdığı
halde, Almanya
neden şimdi düğmeye bastı?" demiştim...
Yazımı okuyan
Perinçek, tespitin
çok doğru olduğunu
söylemişti...
O günden bugünlere
gelişmeleri hatırlarsak,
FETÖ ve PKK yandaşlarına
sahip çıkanların,
Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak
için ortak bir cephe
oluşturduğunu;
daha da açık görmek mümkündür...
Ergenekon ve Balyoz gibi
kumpas davalarla TSK'yı çökertmek isteyen
FETÖ'cü savcılar ile
Can Dündar'ın
Almanya'ya kaçmalarının da
bir tesadüf olmadığı
anlaşılacaktır...
Sorunumuz; Alman vatandaşlarıyla
değil, Amerikan'ın
güdümünde
bize "dost kazığı"
atanlarladır...
Türk vatandaşlarının
evleri Neonazilerce
kundaklandığında
dahi, bu kahpe planın
arkasında sinsi bir tezgah
olabileceğini
düşünmemiştik...
Çünkü, biz dosttuk...
Her şerde bir hayır vardır...
15 Temmuz darbe girişimi de
öyle. O gece ve sonrası
adeta bir turnusol kağıdı gibi
bizlere kimin dost kimin
düşman olduğunu
göstermiştir...
Allah bunları şaşırtacak ya!..
Zor günlerden geçiyoruz elbette...
Emperyalistlerin derdi,
ne Türk ne Kürt ne Arap
ne Sünni ne de Şii...
Onların tek derdi;
bu coğrafyadaki
zenginliklere
konmaktır!..
Sözde demokrasi, insan hakları ve
hukukun üstünlüğü
söylemleriyle
Afganistan'ı, Irak'ı
Mısır'ı, Libya'yı
ve Tunus'u
çökerten emperyalizmin
bu oyununa
gelirsek,
bizi bekleyen akıbet,
hiç de meçhul değildir...
Zaman; ülke çıkarlarını savunup,
emperyalizme karşı omuz omuza,
aynı saflarda
olma zamanıdır...