Avukat Arabulucu Harun Uyanıkoğlu, özellikle son yıllarda daha sık duyduğumuz arabuluculuk kavramı ile ilgili bilgi verdi. Hukuk sistemi gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan bir uyuşmazlık çözümü olan arabuluculuğun ülkemizde çok yanlış anlaşıldığını ifade eden Uyanıkoğlu, 'Halkımız, arabuluculuğu çöpçatanlık, oğluna kız bulma gibi bir şey zannediyor. Hatta merkezimize 'oğlumuza evlenmek için kız arıyoruz. Ücretiniz nedir?' diye soran teyzelerimiz geldi' diye konuştu.

Arabuluculuk; tarafların içinde bulundukları uyuşmazlığı tarafsız bir üçüncü kişi yardımı ile mahkemeye gitmeden ya da mahkeme yönlendirmesiyle çözmelerinde kullanabilecekleri bir yöntem bu yöntemle dava boyunca yapmak zorunda kalacağınız tüm masraflardan ve zamandan tasarruf etmiş oluyorsunuz, ayrıca yöntem mahkemeye göre çok hızlı. Öyle ki birkaç saatte dahi sonuca ulaşılabiliyor. Ve sonuç tarafların kontrolünde. Arabuluculuğun tüm ayrıntılarını Türkiye'de ve Samsun'da bir ilk olan arabuluculuk merkezinin avukatlarından Harun Uyanıkoğlu ile konuştuk.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Sizi tanıyabilir miyiz?

Harun UYANIKOĞLU: 1972 Çarşamba doğumluyum. Arabulucu ve avukatım. İlk orta ve lise eğitimimi Samsun'da; üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. 1997 yılında avukatlığa başladım. İki yıldır da arabuluculuk yapıyorum. Samsun arabuluculuk merkezinin müdürüyüm, Arabuluculuk Hukuku Derneği'nin başkanıyım. Evli ve iki çocuk babasıyım.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Arabuluculuk kavramını son yıllarda daha sık duyar olduk. Peki, nedir arabuluculuğun anlamı?

Harun UYANIKOĞLU: Arabuluculuk, tarafların hukuki uyuşmazlıklarını mahkemeye başvurmadan önce veya mahkeme sırasında tarafsız, bağımsız, eğitimli bir üçüncü kişi yardımlı ile çözdükleri alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Neler yapılıyor bu yöntem uygulanırken?

Harun UYANIKOĞLU: Evet, bazı sistematik teknikler var. Bunlardan bahsedecek olursak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları biraraya getirmekle başlayabiliriz. Bu süreçte onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, kişilerdir arabulucular aynı zamanda bu yöntem, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Bu noktada nasıl hareket eder arabulucu?

Harun UYANIKOĞLU: Arabuluculukta tarafsız bir üçüncü kişi olarak arabulucu, taraflar arasındaki iletişimi, müzakereyi kolaylaştırır. Tarafları, uyuşmazlık hakkında gönüllü bir karar vermeye teşvik eder, arabulucu taraflara, sorunlarını belirleme, açıklığa kavuşturma, farklı bakış açılarını yakalama, menfaatlerini tanımlama, olası çözümleri ortaya koyma, değerlendirme ve istendiğinde de karşılıklı tatminkar anlaşmalara varma fırsatını verir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Arabuluculuk dünyada ne zamandan beri uygulanıyor?

Harun UYANIKOĞLU: Aslında arabuluculuk bir faaliyet olarak çok eski zamanlara dayanmaktadır. Tarihçiler ilk kez Fenikelerde uygulanmaya başladı. Resmi olarak ise Babiller'de kullanıldı. Uygulama Roma Hukuku ile uygulanmaya devam etti M.S 565 yılında Doğu Roma İmparatoru Justinianus ile tanınmıştır.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Arabuluculuğun çok köklü bir geçmişi olduğunu görüyoruz. Peki, yakın tarihten söz edecek olursak…

Harun UYANIKOĞLU: Yakın tarihimizde de arabuluculuk ile ilgili olarak çok önemli çalışmalar yapıldığını görüyoruz. 1970 yılında, Amerika İngiltere, Kanada, Avusturalya gibi AngloSakson hukuku menşeili bir yapıya sahip ülkeler hukuk sistemlerinde arabuluculuğu benimseyip uygulamaya koydu. Ayrıca, 1996 yılında Fransa'da kanun olarak arabuluculuğu kabul etti. Arabuluculuk, özel hukuk alanındaki aksaklıklardan, aşırı iş yükünden ve yüksek meblağları bulan mahkeme masraflarından belli ölçülerde kurtulmak için Avrupa Birliği organları tarafından da benimsendi. Ve çeşitli mevzuat çalışmalarına yer verilmiştir Bu kapsamda Nisan 2002'de Avrupa Komisyonu tarafından Yeşil Kitap yayınlanmıştır. 2004 yılında Hollanda, Belçika, Avusturya, Slovakya, gibi birçok Avrupa ülkesi, arabuluculuğu mevzuatlarına aldı. Daha sonra Avrupa Birliği 12 Mayıs 2008 tarihinde 2008 yılında 'Avrupa Birliği 2008/52/EC sayılı Medeni ve Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Direktifini kabul etti.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Bu direktifin içeriğinde neler var, direktif kabul edildikten sonra neler oldu?

Harun UYANIKOĞLU: Bu direktif ile Avrupa ülkeleri 3 yıl içinde tüm özel hukuk mevzuatlarını arabuluculuğa uygun hale getirdi. Bu direktife göre, ülkeler arabuluculuğun yaygınlaşması ve mahkemelerle koordineli çalışmasını sağlayacak, yabancı unsurlu uyuşmazlıkların da çözüm bulabileceği bir mevzuat sistemi düzenleyecektir. Arabulucuların arabuluculuk eğitimi almak dışında etkin olması sürekli eğitime ve denetime tabi tutulması istenmiştir. Bu direktif ile arabulucu aracılığı ile yapılan anlaşmaların bağlayıcı olması, icra edilebilirlik şerhi alması istenmiştir. Zamanaşımının arabuluculuk müzakereleri esnasında kesilmesi emredilmiştir. Sonuç olarak arabuluculuk sistemi, bugün itibariyle dünyada 180 ülkede uygulanmaktadır. Türkiye'nin arabuluculuk sistemini kabul eden uygulayan 161'inci ülkedir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Bu noktada Türkiye tarihinde arabuluculuğun nasıl bir yeri var?

Harun UYANIKOĞLU: Türk tarihinde arabuluculuk 1200lü yıllarda Hacı Bektaşi Veli'nin tavsiyesi ile Ahilik teşkilatını kuran Ahi Evran, Anadolu'nun hızla Türk ve Müslüman olmasını sağlarken, koyduğu ilkeler ile bana göre, Türk tarihinde arabuluculuğun temellerini atmıştır. Arabuluculuk sistemi, zaten bizim kültürümüzde olan bir sistemdir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Türkiye'de arabuluculuk yakın tarihte nasıl gelişmiştir?

Harun UYANIKOĞLU: Arabuluculuk, 2000'li yıllarda bir sistem olarak, akademik çevrelerce dile getirildi. Avrupa Birliği uyum çerçevesinde 03.06.2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sevk edilen HUAK Kanun tasarısı ile resmi olarak gündeme geldi. 07.06.2012 tarihinde kabul edilen ve Resmi Gazete'de yayınlanan 6325 Sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu ve bu kanunun 36.maddesine uygun olarak düzenlenen 22.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelik ile de hayatımıza girdi.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Rakamsal olarak ifade edecek olursak, Türkiye'de ve Samsun'da durum nedir?

Harun UYANIKOĞLU: Bugün Türkiye'de 'Güncel Arabulucular Sicili'ne kayıtlı olan arabuluculuk faaliyeti yapan 3292 kişi vardır. Bu arabuluculardan 47 kişisi Samsun'da faaliyet göstermektedir. Samsun'dan ilk arabuluculuk siciline kayıt olan kişi 104 Sicil Numarası ile Şenol Şen'dir. En son 3082 Sicil Numarası ile Gülay Deveci isimli arkadaşımız kayıt yaptırmıştır. 2016 yılında 7000 kişi arabulucu olmak için daire başkanlığımıza başvurmuştur. Samsun'da da yazılı sınavda başarılı olmuş 150-200 arasında arabulucu adayımız var. Türkiye'de mevcut arabulucu sayısının 10.000 olacağını tahmin ediyoruz. Bu arabulucuların gelecekte 400.000-500.000 uyuşmazlığı çözeceği tahmin edilmektedir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Pratikten bahsettiğimizde, bir arabulucuya neden ihtiyaç duyarız?

Harun UYANIKOĞLU: İçinde bulunduğumuz bilim ve teknoloji çağı. Ve bununla birlikte bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar artış gösterdi. Ayrıca mahkeme sisteminde karşılaşılan aksaklıklar ve sorunlar, bireyler arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde devlet mahkemeleri eliyle yürütülen yargısal faaliyetlerin yetersiz kalması, devlet yargısı üzerindeki iş yükünün azaltılması ve tarafları daha fazla tatmin edecek çözüme ulaştırabilmek amacıyla arabuluculuğa ihtiyaç duyarız. Yargıtay Başkanımız Sayın İsmail Cirit, Yargıtay'da 1 milyon dört yüz bin dosyanın incelenmek üzere ellerinde olduğunu söylemektedir. Bu çok büyük bir rakam.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Arabuluculuğun ne olduğunu, tarihçesini ve arabuluculuğa neden ihtiyaç duyduğumuzu anlattınız. Arabulucunun kendisinden söz edecek olursak kimdir arabulucu?

Harun UYANIKOĞLU: Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişidir. Türkiye'de arabuluculuk faaliyetini Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Arabuluculuk Daire Başkanlığı yürütür.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Genel kurallar nedir arabuluculukta?

Harun UYANIKOĞLU: İlk olarak iradilik ve eşitlik kuralı var bu kural kendi kararını verme hakkı anlamına geliyor. Yani, taraflar arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbest olup, öncelikle uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla sonuçlandırma konusunda anlaşmalıdır. Bir diğer kuralsa tarafsızlık kuralı bu kural gereği arabulucu, arabuluculuk faaliyetini yürütürken tarafsız olmak ve tarafsızlığını tartışmalı hale getirecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Ayrıca, arabulucu uyuşmazlık konusu ve içeriği bakımından da tarafsız olmalıdır. Yine bu kurallar arasında sayabileceğimiz gizlilik kuralı var; arabulucu, aksi kararlaştırılmadıkça, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile kayıtları gizli tutmak zorundadır. Bu zorunluluk, arabulucu adına hareket eden ve arabulucu için çalışan kişiler ile arabulucunun idare ve gözetiminde staj yapanları da kapsar. Menfaat ilişkisi veya çatışması olmaması kuralından da söz edecek olursak; arabulucu ile taraflar arasında, her ne sebeple olursa olsun, herhangi bir menfaat ilişkisi veya çatışması bulunmamalıdır. Son olarak da mesleki yeterlilik kuralı var. Bu kural kapsamında, bir arabulucu, somut uyuşmazlıkta gerekli olan mesleki yeterliliğe haiz değil ve tarafların makul beklentilerini karşılayamayacaksa arabuluculuk yapmamalıdır. Çünkü arabulucu olarak faaliyet gösterecek kişi; esasında taraflara ve topluma etkin bir şekilde arabuluculuk yapacağını vaat etmektedir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Arabuluculukta karşılaşılan ortak sorunlar neler oluyor genelde?

Harun UYANIKOĞLU: Bu konuda çok ilginç durumlarla karşılaşıyoruz. Arabuluculuk hakkında bilgi sahibi olmayan halkımız arabuluculuğu çöpçatanlık, oğluna kız bulma gibi bir şey zannediyor. Hatta merkezimize oğlumuza evlenmek için kız arıyoruz. Ücretiniz nedir? Diye ciddi ciddi teyzelerimiz geldi. Kendine eş arayan yaşlı amcalarımız geldi. Hep beraber gülüştük. Merkezimizi gezdirdik. Anlattık, onlarla çay içtik sohbet ettik. Arabuluculuk, Türkiye'de yeterince tanınmıyor. Maalesef hukukçular tarafından da benimsenmiyor. İnsanların bilinçaltına günden güne yerleşiyor. İnsanlar arabuluculuğa karşı adeta pasif direnç gösteriyor. Yavaş yavaş bu tabu yıkılıyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Samsun'da bu kapsamda yapmış olduğunuz çalışmalar neler?

Harun UYANIKOĞLU: Biz 2014 yılında 10 arabulucu olarak örnek, modern, denilebilecek bir arabuluculuk merkezi kurduk. Merkezimiz halen açıktır. 2015 yılında arabuluculuk faaliyetlerinin yaygınlaşması için daire başkanlığımızın teşviki ile arabuluculuk hukuku derneğini kurduk. 2015 yılından Hacettepe Üniversitesi ile yaptığımız anlaşma ile bu üniversitenin eğitimlerini verdiği seminer yeri olduk. Burada bu üniversitemiz ile birlikte arabuluculuk eğitimleri veriyoruz. Arabulucuları sınavlara hazırlıyor, özel hukuk seminerleri düzenliyoruz.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: daha sonra neler yapmayı planlıyorsunuz projeleriniz arasında neler var?

Harun UYANIKOĞLU: Biz, arabuluculuğu tüm Samsunlulara tanıtmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu konuda bu yıl kamu ve özel kurumları ziyaret etmeyi, ortak paneller düzenlemeyi amaçlıyoruz. Samsun Barosu ile dayanışma halindeyiz. Birlikte tanıtım çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Çok yakın zamanda arabuluculukla ilgili 'İş Mahkemeleri Kanunu'nda değişiklik yapılacak işçiler, arabuluculuğa başvurmadan artık miktarı ne olursa olsun dava açamayacak. Bu yasal değişiklikle arabuluculuk tam anlamıyla bir ihtiyaç haline gelecek. Biz arabuluculuk faaliyetinin kahvelerini yudumlarken; görüşülebileceği bir mekanı tüm arabuluculara açmayı hedefliyoruz. Buna ilişkin tüm altyapıları hazırladık. Avrupa Birliği'nden hibe projesi başvurumuz olacak, Hibe alabilirsek, arabuluculuğun tanıtımı için uğraşacağız.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Kimler arabulucu olabilir, şartları nelerdir?

Harun UYANIKOĞLU: Türkiye'de sadece en az beş yıllık mesleki deneyimi olan hukuk fakültesi mezunları arabuluculuk yapabilir. Adalet Bakanlığı siciline kayıtlı arabulucu olabilmek için bakanlıkça lisanslanan eğitim kurumlarından teorik ve pratik en az kırk sekiz saat eğitim alınması gerekir. Eğitimden sonra bakanlığın açtığı yazılı ve uygulamalı sınavı geçip sicile kaydolanlar arabulucu unvanını kazanır. Türkiye'de arabulucular, sicil ve denetim bakımından Adalet Bakanlığı'na bağlıdır. Arabulucular, her yıl maliyeye aidat öderler. Arabuluculuk mesleğini yapanlar her yıl sekiz saat yenileme eğitimi almak zorundadır.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Hangi davalar arabuluculuk kapsamına girer?

Harun UYANIKOĞLU: Hukuk uyuşmazlıklarında 'Arabuluculuk Kanunu'na göre arabuluculuğa ancak tarafların sulh olabileceği, hakkından vazgeçmesi ve iddiaları kabul etmesinin mümkün olduğu hallerde başvurulabilir. Örneğin tarafların boşanabilmesi ve çocuğun velayeti gibi konularda arabulucuya gidilemez. Ceza yargılamalarında arabuluculuğa gidilemez. Fakat bütün kredi sözleşmeleri, alım satım sözleşmeleri, tüketici uyuşmazlıkları, eser sözleşmeleri, kira uyuşmazlıkları, işçi alacakları, deniz ticareti ve sigorta uyuşmazlıkları, marka-patent uyuşmazlıkları, boşanmadan sonraki mal paylaşım uyuşmazlıkları, taksirle yaralama, silahsız kasten yaralama, hakaret, tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali ticari sırrın açıklanması gibi şikayete bağlı suçların işlenmesi nedeniyle istenecek tazminatlarda arabulucuya gidilebilir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Son olarak neler söylemek istersiniz?

Harun UYANIKOĞLU: Özellikle işadamlarına seslenmek istiyorum. Arabuluculuk onlar için de çok fazla avantaj sağlıyor. Özellikle iş davalarında çok ciddi sonuçlar alındı. Samsun'da da iş davası yükü oldukça fazla. Avukat arkadaşlarımız da bu alanı önemsiyor. İş hukuku anlamında arabuluculuk sayesinde dava sayısının azalacağını düşünüyorum İşadamları davalarda anlatamayacakları şeyleri, kendi aralarında konuşup tartışabiliyor. İş dünyası çok dinamik ve bu süreçte iş davaları işadamının çalışmalarını aksatabiliyor. Bu anlamda çözüm noktasında işadamları arabuluculuğa şans vermeli.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Teşekkür ederiz.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN ÇOBAN

Fotoğraf: Çılga GÜREL