Aynı kaderi paylaşıp,
tasada ve kıvançta
millet olma refleksini
tereddüt etmeden
ortaya koyan
bu toprağın
kadim sahibi insanları; ülkenin
doğal zenginliklerini
yağmalamak
isteyen emperyalistlerin
"böl-parçala-yönet"
projelerine,
tarih boyunca
fırsat vermemiştir...
Bunun nedenini anlamak için
kimi yerde Türkçe kimi yerde
Kürtçe yakılan
ağıtlarla uğurlanan
şehitlerin
cenaze törenlerine
bakmak yeter...
Dün bu fotoğrafı, Türkiye'nin
hemen hemen her yerinden
dualarla uğurlanan
şehitlerin cenazelerinde
bir kere daha gördük...
Dün, Borsan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez,
Yönetim Kurulu Başkan yardımcıları Ahmet Ölmez ve Ahmet Şenocak'la
birlikte, şehit polisimiz Mustafa Öztürk'ü
son yolculuğuna uğurlamak için
Çarşamba'daydık...
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç, Vali İbrahim Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan,
milletvekilleri Ahmet Demircan,
Fuat Köktaş, Hasan Basri Kurt ve Orhan Kırcalı'nın yanı sıra,
CHP Milletvekili Kemal Zeybek,
belediye başkanları, kaymakamlar, parti il ve ilçe başkanları,
bazı STK'ların
temsilcileri ve üst düzey bürokratlar da oradaydı...
Şehit cenazesidir; protokol elbette orada olacaktır!..
Mesele, huzuru ve güvenliği için
canını feda eden
bu yiğidin cenazesine
halkın ne ölçüde
katıldığıdır...
Çünkü ölçü,
milli hassasiyettir...
Dün, Rıdvan Paşa Camii'nin avlusu
ve Kaymakamlık binasına
çıkan tüm yollar,
hıncahınç doluydu...
Yaşlısı genci ve kadını erkeği
oradaydı...
"İşte bu"dedim içimden...
Şair Yusuf Tuna'nın ifade ettiği
gibi, bir ölmüş, bin dirilmiştik adeta...
Türkiye'nin her yerinde
bayraklaşan bu
haykırışları gören emperyalistler,
şerefsiz işbirlikçilerinin
hain saldırılarıyla bize "kefen"
giydiremeyeceklerini
bir kere daha anlamıştır sanırım...
Nereden, nasıl gelirse gelsinler
artık!..
Millet, meydanları
çoktan tutmuş,
devletinin arkasında
"hazır kıta" saf durmuştur...
Hani olur da
bir gün gerekirse eğer; millet, tıpkı
dün şehidini son yolculuğuna uğurlayan
Çarşamba gibi hazırdır!..