İki yıllık polis memuru olan
suikastçı
Mert Altıntaş'la
ilgili birçok
önemli soru
işaretleri vardır...
Öncelikle, bu olayın
bireysel
bir eylem
olmadığı
gayet açıktır...
Çünkü; Rus Büyükelçi
Karlov'a suikast düzenleyen
polisin; olaydan bir gün önce sanat merkezinin
yakınında
bir otelde kalması,
takım elbise ve ayakkabısının
yeni oluşu, silah tutuş biçimi ve soğukkanlı
davranışı, onun
"seçilmiş" olduğunu
göstermektedir...
Yani, polis memuru Mert Altıntaş'ın
eğitildiği ortadadır...
Katilin, suikasttan
sonra El-Nusra ile ilgili
söylemleri ise, hedef şaşırtmaktan
başka bir şey değildir...
Altıntaş, olay sırasında
yalnız mıydı?..
Komplo teorisi gibi olacak ama
Mert Altıntaş'ın öldürülmesini
sağlayanların da
onu gözlemleyenler
olduğunu düşünüyorum...
Sağ olarak ele geçirilmesi
istenmemiştir...
"Olayın perde arkasında
kim var?" sorusunun
cevabı,
hem Türkiye hem de
Rusya tarafından
itidalli olarak verilmiştir...
Mert Altıntaş, öyleyse kimin
tetikçisidir?..
O polis memurunun,
FETÖ'ye ait
bir liseden
mezun olması,
o yıllarda
hiç kimsenin
kolayca giremediği
polis meslek yüksekokulu
sınavlarını kazanması,
15 Temmuz darbe girişimi sırasında geçici görevle Diyarbakır'da olduğu
ve 16 Temmuz günü
devlet kurumlarında tüm izinler kaldırıldığı halde
2 gün izin alıp Ankara'ya
gitmesi ve ona bu izni veren
Diyarbakır Çevik Kuvvet Şube Müdürü Kahraman Sezer'in
FETÖ/PDY terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklanması,
akıllardaki malum şüpheyi kuvvetlendirmektedir...
Türk ve Rus güvenlik ekipleri,
Ankara'da ortak
çalışmayı
sürdürmektedir...
İnanıyorum ki,
bu kaphe saldırının
emrini veren
o karanlık odak,
ortaya çıkarılacaktır...
Bundan hiç şüphemiz yoktur...
Bizlerin yapacağı
tek şey var; o da hainlikler karşısında
milli birlik ve beraberliğimize
daha sıkı tutunmaktır...
Emin olun, bu günler de geride kalacaktır!..