Beş yıl önce,
kumpas Metro
operasyonu
başladığında,
bir arkadaşım
gazeteye gelerek,
"Bunun arkasında o
var" demişti...
Kaynağı da
yakını olduğu bir AK Partili
vekildi...
"Nasıl olur,
Galip Öztürk'ün ona iyilikleri var"
dediğimde,
o ısrar etti...
Ne yalan söyleyeyim, inanmamıştım...
Ancak, bir süre sonra
başkalarından da
aynı yönde duyumlar alıyordum...
Yine inanamıyor, kendi kendime
"Olamaz" diyordum...
Galip Öztürk'e yönelik kumpas
operasyonunun üzerinden
11 ay geçmişti...
O sırada, İl Özel İdaresi'nde
kaynakların kimlere peşkeş çekildiğini
sormaya başlamıştım. Ankara'daki
vekiller zirvesine
katılacak Ahmet Yeni'ye
İl Özel İdaresi'ndeki ödemelerle ilgili
faks çekmiştim. Masada bulunanlar
basında çıkan
iddialara
"yalan" deyince;
Ahmet Yeni,
dayanamamış o faksı ortaya atmıştı. Elbette
faksın nereden çekildiği
kağıdın üzerinde yazılıydı...
İl Özel İdaresi ile Canik Başarı Üniversitesi
ilişkisini sormuştum. Bir hafta sonra da
kendimi Metro davasının içinde buldum...
Operasyonun üzerinden
11 ay geçmiş ve o zamana
kadar hiç kimse ifademe başvurmamıştı...
70 şüphelinin bulunduğu dava
iddianamesinin 31. sırasındaki
birini çıkarıp, beni oraya kopyalamışlardı. Hem de o kişinin
avukatının adını çıkarmak, akıllarına
gelmemişti. Ya da Allah şaşırtmıştı...
İsimleri benzeterek,
zorlama bir iddianame ile
burnumu sürtmek
istediklerini anlamıştım...
Ancak, benim için
kumpas süreci bitmemişti...
O davadan bir şey çıkmayacağını
onlar da biliyordu...
Bu defa konuşmadığım
biriyle aynı soruşturmanın
içinde, "şantaj" yakıştırmasıyla
yan yana getirilmek istendim.
O sırada, operasyonu
benim başlattırdığım
yalanı ortaya atılarak,
"İti ite kırdır,
aradan sıyrıl"
senaryosu,
"telekulak
skandalı" ile
ellerinde patladı. Dinlenen siyasetçi ve bürokratların
arasında 9. sıradaydım...
Şantaj davası soruşturmasında,
1.5 ay dinlendiğimi
öğrendim. Bir ilişki bulsalar,
kendimi o soruşturmanın içinde
bulacaktım. İki kişiden
aleyhimde yazdıkları yazı nedeniyle
davacı oldum. Ama 1.5 ay neden dinlendiğim
hiç söylenmedi. Dinlendiğim
süreleri belirten
bir yargı kararı da
gelmedi...
Tıpkı "Telekulak" gibi patlayan
itiraflarla, ilişkiler
ortaya çıkınca,
taşlar da yerine oturmuş
oluyor....
Daha başımıza neler
gelir bilmiyorum
ama Hz. Ali'nin
"Haklıysan korkma. HAK seni korur"
sözünün hikmetine
inanıyorum...
Bunları neden tekrar
yazdığıma gelince...
Bugünlerde
kendilerini
gündemden uzak tutmak için
zavallılarla hedef şaşırtmaya
kalkışanlar,
boşuna uğraşıyor...
Mazlum ahı almanın
hesabını, er ya da geç hem dünyevi hem de uhrevi alemde
verecekler!..