20 Ocak'taki kazanın ardından sakat kalan Emin Kar, o kara günü, yaşadığı zorlukları, futbolculuktan kulüp başkanlığına kadar geçen dönemi anlattı. Eski Başkan Emin Kar, "O takım iyi bir Samsunsporluydu. Para pul düşünmezdik. O ruhun ve isimlerin yaşatılması lazım" dedi

SERZENİŞLER VE KIRGINLIKLAR
Samsunspor'da futbolculuk, genel kaptanlık, genel menajerlik ve başkanlık yapan Emin Kar, 20 Ocak 1989'daki kazanın sembol isimlerinden birisi oldu. Kazanın ardından sakat kalan ve hayatını tekerlekli sandalyeye mahkum olara sürdüren eski başkan Emin Kar, Samsunspor'a transferini, o kara günü, yaşadığı zorlukları ve futbolculuktan başkanlığa kadar geçen dönemi gazetemize anlattı. Zaman zaman serzenişlerini ve kırgınlıklarını da dile getiren Emin Kar, başkanlık yapmanın kendisi için büyük bir gurur olduğunu ancak bir daha böyle bir durum olsa, başkanlığın kendisine göre bir görev olmadığını dile getirdi.

HER GÜNÜM 20 OCAK
"Kimilerine göre 365 günden herhangi biri 20 Ocak. Benim için ise her gün. Çünkü bende derin izler bıraktı. 20 Ocak'ta kahvaltıdan sonra Malatya'ya yola çıktık. 1-1.5 saat sonra bu elim kaza meydana geldi. 5 arkadaşımızı kaybettik. 28 sene geride kaldı. Kaza olduğunda Çarşambaspor da arkamızdan geliyordu. Çarşambaspor kafilesi anında müdahale etti. Belkide daha fazla zaiyat vermekten kurtulduk. Bana müdahaleye geldiklerinde Mustafa'yı alın, Orhan'ı alın diyordum. Çünkü bende bir şey yoktu. Cebimdeki telefon jetonları bile duruyordu. Bendeki durumu günler sonrasında anlayabildim."

SÜREKLİ YATIYORDUM
"Beni de çıkarttılar otobüsten, Havza Devlet Hastanesi'ne götürdüler. Oradan da ambülansla Samsun'a getirildim. Ölenlerden haberim yoktu. Samsun Devlet Hastanesi'nden, Tıp Fakültesi'ne götürüldüm ve 5-6 saatlik bir ameliyat oldum. 3-5 gün sonra tamamen kendime geldim. Ağrılarım sancılarım vardı. Bana ömür boyu yatacaksın dediler. Ağabeyimle birlikte İstanbul'a gitmeye karar verdim. Değerli bir dostum ağabeyim Haluk Irmak yanıma geldi. Bana 'haline şükret, 5 arkadaşını kaybettik' dedi. O zaman öğrendim vefat edenleri. Uzun bir süreç başladı benim için. Bilmediğimiz bir hastalık tabi. Sürekli yatıyordum, oturamıyordum da."

ÜST ÜSTE AMELİYATLAR
"İstanbul'da 8-9 saatlik bir ameliyat geçirdim. 3 ay rehabilite gördüm. Sonra Ankara'da da 9 ay tedavi gördüm. Bu tedavilerle ihtiyaçlarımın yüzde 60'ını karşılamaya başladım. O aralar kirada oturuyordum, evimizi tekerlekli sandalye çıkabilecek şekilde dizayn ettik. Tabiki yatmaktan ve oturmaktan dolayı çıkan bazı rahatsızlıklarla dolayı 5-6 ameliyat oldum. Kazadan sonra neredeyse 6 yılım ameliyatlarla geçti. Eşim Yıldız hanım. Ne zaman o dönemleri hatırlasam duygulanırım. O da çok gençti o zamanlar. En büyük destekcimdir. 24 saatini yanımda geçirdi. Yıldız hanımın hakkını zor ödeyeceğim gibi görünüyor."

MUHTEŞEM İNSANLARDI
"Vefat edenlerin hepsi muhteşem insanlardı. Nuri Asan'ı Anlatmak için tanımak lazım. İnanılmaz bir Samsunsporluydu. Bizlere Samsunsporluluk duruşunu, ruhunu öğretenlerden birisidir. Teknik adam ve futbolcu olarak müthiş bir insandı. Asım ağabey düzgün bir insandı. Ailesine çok düşkündü. o dönemlerde sigarayı yeni bırakmıştı ve bana sürekli 'Ben bunu nasıl içmişim' derdi. Kazada yaralanan ve sonradan vefat eden Yüksel Özan da tanıdığım iyi Samsunsporlulardandı. Kulüpten ayrıldığında o da kırgındı. Bunu söylemek bana düşer mi bilmem ama Yüksel Özan'a da vefasızlık yapıldı."

METE ODA ARKADAŞIMDI
"Muzaffer, Savaş ve Yaşar'ı Zonguldakspor'da başkan Hasbi Menteşoğlu almıştı. Muzaffer'le Samsun'da ilk kez bir otelde karşılaşmıştık. Kızı Selen çok ufaktı. Muzaffer, Türkiye'nin en iyi stoperlerinden birisiydi. Tomiç, sessiz, sakin, kendi içine kapanıktı. Orduspor'dan gelmişti. İyi bir orta saha oyuncusuydu. Mete'nin bende yeri ayrı. Oda arkadaşımdı. Oda arkadaşlığı bizde kutsaldır. İnanılmaz bi arkadaşlığımız vardı. İlerisi için projelerimiz vardı. Kıbrıs'a yerleşmeyi bile düşünüyordum. Dede oldum ve torunuma Mete'nin adını verdim. Ona olan vefa borcumu ödemek ve hatırasını yaşatmak istedim."

DOBİ HASAN'DA KALDIM
"Trabzon'dan 1980 yılında Samsun'a geldiğimde çok büyük sıkıntılar çektim. İlk geldik, Samsunspor'da kalacak yer yoktu. Dışardan gelen tek yabancı benim. Ayvacık'a kampa gittik, kamp bitit geri döneceğiz, 'Samsun'da kalacak yer yok, bir gün sonar gelirsin' dediler. Otobüs biraz gitti, durdu ve geri geldi. Hasan Şengün (Dobi Hasan) aldı beni bindik otobüse onun evinde kaldım. Kulüpte bir futbolcunun bile yatacak yeri yoktu. Bir simit, suyla gün geçirdiğimizi bilirim. Bunlar hep gerçektir. Sonra kulüpte bana yer ayarladılar. Soğuktan durulmuyordu içerde. Bir soba yanıyor ama odanın içindeki rüzgarda kendini bile ısıtmıyordu."

UYANIK'LA MENAJERLİK
"O dönemlere bakıyorumda şimdiki tesisler Avrupa çapında. Bana bir lokanta ayarlıyorlar, anca bir hafta orada yiyebiliyordum. Para ödemiyorlar, ikinci hafta başka bir lokantaya gidiyordum. Sonra kaptan oldum. Başbakanlık Kupası ve Türkiye Kupası finale oynadım. Ve malum kaza. Sonrasında kulüpte başka görevler yaptım. İsmail Uyanık başkandı, teknik direktör Horst Hrubesch zamanı. Takım 5'de sıfır yapmış, zor bir dönem geçiriyordu. Amatör maç izlerken başkan İsmail Uyanık ve Tarık Darende'yle yanıma geldi. Genel menajerlik teklif ettiler, para pul hayatta konuşmadık. Sonra sezona Jozef Jarabinsky ile devam ettik. Yücel Uyar'la tamamladık. Ligi 5. bitirdik."

TAKIM ORTADA KALDI
"Bende sezon bitince görevden ayrıldım. 2006'da başkan Mazhar Başoğlu aynı görevi teklif etti. 'Bütün yetki sende, gel' dedi. Başladık göreve iyi bir takım kurmuştuk. Sonra bazı şeyler oldu, benim yerime başka birini getirmek istediler ben de bunları duydum istifa ettim. Her günüm tesislerde geçiyordu zaten, antrenmanları, maçları izliyordum. Kötü geçen Kazım Yılmaz döneminin ardından Samsunspor ortada kaldı. Ben de kongrede 'kimse sahip çıkmazsa, takım kayyuma kalmasın diye aday olacağım' dedim. Sonraki kongrede de aday olmayınca başkanlığı aldık. 22 Temmuz 2012'de Samsunspor başkanı oldum."

KULÜBE BAŞKAN OLDUM
"Samsun'un ileri gelen işadamları, siyasetcileri, bürokratlarının da desteğiyle göreve geldik. Teknik direktörü olmayan, iki tane lisanslı futbolcusu olan, yemekhanede zeytin tanesi dahi olmayan bir kulüp aldık. Aradan iki gün geçti, borçlar, ödenmesi gerekenler vardı. Bir şekilde işi çevirmeye başladık. Samsunlu hocalarla çalışmak istedik. Yücel Uyar'la anlaşamadık, Besim Durmuş'la konuştuk Kartalspor'la imzalamıştı. Ahmet Ertem'e söyledik, o da Hatay'la anlaşmıştı. Ercan Albay olmadı. En son düşündük taşındık Erhan Altın'la anlaştık. O sene ilk yarı 15 puan alıp, sezon sonunda da ligde kaldık."

BİZİ LİGE ÇIKARTMADILAR
"Bir sonraki sene de play-off finali oynadık. İstanbul'da Mersin'e finali nasıl kaybettiğimizi herkes biliyor zaten. Bizi lige bilerek çıkamadılar. Sonraki sene de inanılmaz hakaretler, iftiralar atıldı ve bende görevi bıraktım. Sonra şimdiki yönetimle bazı sıkıntılar oldu ve aday oldum yine takımı aldım. Lige başladık 6. haftada bu kez bıraktım. Arkadaşlarım da bırakacaklardı ama bırakmadılar. Sonuç olarak 2.5 yıl başkanlık yaptım. Başkanlık apayrı bir şey ama şimdi gelip deselerki gel başkan ol 'sağolun' derim. Benlik bir iş değilmiş. Adımızı dilenciye, ağlak başkana' çıkarttılar. Bunlar beni çok üzdü."

SAMSUN KÜME DÜŞMEZ
"Şimdiki yönetimle göreve başlayıp 3 ay sonra istifa eden genel sekreter bana ağlak başkan dedi, 3 ay dayanamayıp bıraktı. Ne yaptıysak, Samsunspor için yaptık. Cemal Yeşilyurt'un yanına gittiğim zaman ayaklarımı hissetmiyorum ama ayaklarından saçlarıma kadar ter basardı, para isterken. Alanya'da otelde kaldık, rezil olduk. Paramız yok, kredi kartlarıyla hallettik. Zaten orada karar vermiştim görevi bırakmayı. Şu anda da takım kötü durumda. Ancak ben küme düşmeyi kesinlikle düşünmüyorum. Samsunspor bu zorlukların altından kalkacaktır."

O RUH UNUTULMASIN
"Benim Samsunlulardan isteğim, 20 Ocak kazasını unutmasınlar. Nasıl diğer ülkelerde şehirlerimizde bu tarz olaylara sahip çıkılıyorsa, bizleri de unutmasınlar. İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş zamanında bizim girişimimizle Mete'nin adı salona verildi. Onun dışında sadece 20 Ocak geldiğinde bir anma yapılıyor. O ruha sahip çıkmak lazım. O takım iyi bir Samsunsporluydu. Para pul bizim için önemli değildi. Ben 1.5 yıl renkli televizyona oynadım. Oradaki isimlerin yaşatılması lazım. Duyarlı olunması lazım."

Röportaj: Selçuk KAYA