Referandum
öncesinde,
özellikle sosyal medyada
"Evet" ya da "Hayır"
diyenlere
karşı
yürütülen
tavır;
toplumda,
"kamplaşma-ayrışma ve ötekileştirme"
gerilimini
tetikleyecek gibi...
Klavye şövalyeleri,
evet ya da hayır
oyu kullanacağını
açıklayanları,
"sosyal medya" üzerinden
linç etmeye çalışıyor...
Geçmişte; sağcı-solcu,
Alevi-Sünni, Türk-Kürt ve
laik-antilaik
karşıtlığıyla
milleti birbirine
düşürmeye
kalkışan
ve bir nebze
başarılı da
olan
malum karanlık odaklar,
"Evet-Hayır" kampanyaları
üzerinden de
yeni bir kavgayı
başlatmak amacında...
"Sağ-sol" kavgalarıyla kardeşin kardeşe
vurdurulduğu yılları,
Cemil Meriç'in
ifade ettiği gibi "aynı kitaba baş eğmiş" insanların
Çorum ve Kahramanmaraş
provokasyonlarıyla
birbirine düşürüldüğü,
et-tırnak olmuş bin yıllık
Türk- Kürt
kardeşliğini
düşmanlığa
dönüştürme
senaryolarını
unutmadık!..
Bu olaylarla,
12 Eylül darbesine
zemin hazırlayanların
asıl amacının
akan kanı durdurmak değil,
ülke kaynaklarını;
küresel sermayenin
kucağına vermek olduğunu da
zaman içinde öğrendik...
İç borçlanmada
devleti yüksek faiz sarmalından
kurtarmak için
"Havuz sistemi"
kuran hükümetin,
28 Şubat'ta
"Laiklik elden gidiyor" bahanesiyle
yıkılmasının
arkasındaki
gerçek nedenin;
büyük kazançları yitiren
"yabancı bankalar" olduğunu da...
Bunları neden
anlattığıma gelince...
Son günlerde
özellikle de
sanat ve spor dünyasındaki
ünlü isimler arasından
referandumla
ilgili görüşlerini
açıklayanların,
"Hain", "Yalaka" ve "Satılmış"
yaftaları
vurularak, adeta linç edilmek
istenmeleridir...
Bu durum, bizleri
yeni bir kamplaşmanın
eşiğine getirir ve
bu da karanlık güç odaklarının
değirmenine su taşımak
olur...
Demokrasi; değişik fikir ve düşüncelere,
tahammül rejimidir.
Elbette, evrensel değerlerde
yerini alan etik kurallar
ve yasal çerçeveler içinde...
Ne var ki; hem demokrasiden söz edip
hem de "Evet" ya da "Hayır" diyenlere
hakaret yağdırmak,
bu kavramlarla çelişkilidir...
Fransız düşünür Voltaire,
demokrasinin
en vurucu yanını, "Seninle aynı fikirde değilim; ancak senin fikrini özgürce söyleme hakkını ölümüne savunurum" sözleriyle
dile getirmiştir...
Aksi davranıp,
sonra da demokrasi
söylemlerinde
bulunmak,
tek kelimeyle
"samimiyetsizliktir"...