Gırgır,
gençlik yıllarımızın
efsane mizah
dergisiydi...
80'li yıllarda
satışı, 500
binlere ulaşmıştı. Bu tirajıyla,
dünyanın sayılı
mizah dergilerinin
önündeydi..
En Kahraman Rıdvan,
Avanak Avni, Çılgın Bediş ve Muhlis Bey'in
maceraları
hala hafızalarımızda...
Gırgır'da
çıkan karikatürlerine
hoşgörüyle
bakan tek lider
rahmetli Özal'dı. Kendisiyle
ilgili karikatürleri,
Gırgır yönetiminden ister,
çerçeveletip
duvara astırırdı...
Gırgır nitelikli
bir mizah dergisiydi. Başında da
Oğuz Aral gibi
bir usta vardı. Gırgır, bir mizah ve karikatür
okuluydu...
12 Eylül'de
sanatçı Müşerref Tezcan'ın
Türk bayraklı elbise
ve şapkayla
TRT'ye çıkışının eleştirildiği
kapak karikatürü, "Yaşlı, çirkin, menhus bir kadının üzerine bayrak çizerek Türk Bayrağı'na hakaret" gerekçesiyle kapatılmıştı...
Derginin sorumlu müdürü olmadığı halde,
Oğuz Aral, sıkıyönetim komutanlığınca
aranan kişiydi. Hakkında 2.5 yıla kadar hapis istemiyle
dava açılmıştı...
Oğuz Aral, "Adım adım 12 Eylül"de,
askeri mahkeme yerine sivil mahkemeye
teslim olduğunu ve
üç hakimden oluşan
nöbetçi mahkeme heyetindeki
2 hakimin
kararıyla, oy çokluğuyla serbest bırakıldığını
anlatmıştı...
Aral, derginin hukuken sorumlu müdürü
değildi. O karikatürün
esprisi ve çizgizisi de
Oğuz Aral'a ait olmadığı halde
neden sorumluluğu üzerine
almıştı?..
Rahmetli Oğuz Aral,
o yıllarda bu durumu
şöyle izah etmişti:
"O çocukları; o vahşetin içine atamazdım, atmadım."
Bir dönem sonra,
Haldun Simavi,
medyadan çekilince;
Gırgır o eski efsane
Gırgır olmaktan çıkmıştı. Çünkü,
Oğuz Aral'ın yönetimindeki
dergi, birtakım
entrikalarla el değiştirmişti...
Gırgır Dergisi,
gazeteci Ertuğrul Akbay'ındı. Dergi, bir süredir, Sözcü Gazetesi'nin ücretsiz eki olarak
veriliyordu.
Derginin son sayısında,
Hz. Musa'ya hakaret içeren
bir karikatür çıktı ve
kamuoyu haklı olarak
büyük tepki gösterdi...
Yayın grubunun,
" Dini değerlerin aşağılandığı bu karikatür, kötü niyetli bir tutumla çizilerek, yayıncı şirkete danışılmadan, adeta gizlenerek, son anda habersizce yayına verilmiştir. Bunu yapan çalışanlar dini değerleri aşağılamak suretiyle suç işlemiştir. Buna sebep olan çizer ve çalışanlar hakkında yayıncı firma olarak Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacağız' açıklamasını
okuyunca; rahmetli Oğuz Aral'ın, 12 Eylül'ün o karanlık günlerinde
hiçbir dahli olmadığı bir karikatür nedeniyle
gösterdiği o asil duruşu hatırladım...
O efsane Gırgır'da;
peygamberlere
hakaret içeren
karikatür
yayınlamak,
mesleğin
etik değerleriyle
bağdaşmazdı...
Zoru görünce
çalışanları
satışa getirmek de
adamlığa
yakışmazdı...
Nereden nereye?..