Amerika'nın, PKK ve onun uzantısı
YPG gibi
bölücü terör örgütleriyle
ilişkileri;
Sevr'i hortlatma
niyetlerinin
canlandırılması
ve bu iş için
1970'li yıllarda
Abdullah Öcalan'ın
hazır hale
getirilmesi ile
yeni bir boyut kazanır...
Öcalan,
koruma altına
alınmıştır...
Siyasal Bilgiler'de sol gruplar
içine girer. Bildiri
dağıtmaktan
gözaltına alınır. 12 Mart'ın
en sert Sıkıyönetim Cumhuriyet Savcısı
Baki Tuğ bile
ona dokunmaz,
dokunamaz!..
Bildiri dağıttığı
için sicili bozulan
bir yığın insan
devlet memuru
olamaz ama
Öcalan,
Tapu Kadastro'da
memur yapılır. Diyarbakır'a da
tayin edilir...
Hikaye uzundur elbette...
Amerika-PKK ilişkilerini
devlet de bilir. Ancak, hiç kimse
rahmetli Org. Eşref Bitlis
gibi cesaretli olmamıştır. Eşref Paşa, "Çekiç Güç"
askerlerinin
PKK'ya lojistik destek verdiğine
bizzat tanık olur, isyan eder...
Bu bilginin
bedelini de hayatıyla öder.
17 Şubat 1993'te üzerinden sis perdesi kalkmayan
helikopter kazasında
şehit düşer!..
Bu ilişkileri, Eşref Bitlis Paşa'dan
daha önce Türkiye'de araştırmacı gazeteciliğin
öncüsü Uğur Mumcu
defalarca yazar, belgelerle ortaya koyar...
Mumcu, "Kürt Dosyası"nı
açacaktır. Ne var ki, birileri rahatsız olur. Belgeleriyle
PKK'nın emperyal güçlerle ilişkilerini ve nasıl korunduklarını
anlatacaktır. Takvim yaprakları, 24 Ocak 1993'ü
gösterdiğinde; Türkiye derin bir acıyla uyanır. Mumcu,
evinin önünde
aracına binerken,
bombalı hain saldırı
sonucu katledilir.
ABD-PKK ilişkilerini bilen
biri asker diğeri gazeteci
iki yiğit insan,
bir ay arayla öldürülür...
Tesadüf müdür,
bilemem!..
Rahmetli Abdi İpekçi de
"Silah kaçakçılığı dosyası"nı
hazırladığı sırada,
uğradığı silahlı saldırı sonucu
öldürülmüştü...
İpekçi cinayeti,
ülkücü geçinen
bir zavallıya,
Mumcu cinayeti de
radikal İslamcılara
fatura edilmişti...
Her iki cinayetin de
siyasal düşüncelerle ilgili
olmadığı gayet açıktı...
Önceki gün Reuters haber ajansının
ABD'nin YPG'ye zırlı araç yardımı yaptığını
görüntülemesi, bizler için malumun ilamından
başka bir şey değildir...
Yani, bilinen
gösterilmiştir...
Anlamakta
zorlandığım konu
başka...
Hem sol söylemlerle
halkın desteğini aramak
hem de emperyal güçlerin
sömürgeci zihniyetine
hizmet etmek!..
Çok tuhaf değil mi?..