Dün, saat 11.00 sıralarıydı...
Aracıma bindiğimde,
frekansını sabitlediğim
103.5'ten
yayın yapan
Haber Radyo'yu dinliyorum...
Radyonun genel yayın yönetmeni Cumhur Kocaoğlu ile
programcı Kaan Kolcuoğlu,
bu kez de Samsun İnşaat Fuarı'ndan
canlı yayın yapıyordu...
Yabancı olduğu
aksanından anlaşılan
ama iyi derecede Türkçe bilen
bir kadın konukları vardı...
Kadın, büyük bir grupla
İran'dan gelmişti!..
Bizimkiler, fuarı soruyor...
İranlı kadın, "Fiyatlar çok uygun ve kaliteli" dedikten sonra
"Ancak" diyerek,
bir "es" verip,
devam etti:
"Her şey iyi de ihracat
yapabilmek için iki ülke arasında
bazı anlaşmalara gerek var"
"Samsun'u beğendiniz mi?
sorusuna da "Birkaç kez geldim
ve burada yaşamak isterim"
diye cevap verdi...
Samsun İnşaat Fuarı'nda
İran dışında başka ülkelerden gelenler de var...
Bu durum bana, iki kez gittiğim
dünyanın en büyük fuarcılık şehri,
Almanya'nın Hannover'ini hatırlattı...
Devasa organizasyona
dünyanın her yerinden
işadamları katılıyordu...
Konaklama
sorunu yüzünden
fuarı ziyarete gelen
işadamları,
civar köylerdeki
kaplıca otellerinde
yer bulabiliyordu...
O fuarı, baştan
sona gezen olduğunu sanmıyorum...
Çünkü, 3-4 günde bitmeyecek kadar
büyük...
Dünyanın birçok ülkesindeki
fuara gittim.
Samsun fuarı,
ölçek olarak küçük ama
düzenleme bakımından
birçoğundan iyi durumda,
diyebilirim...
Samsun; geçmişte İzmir'den sonra
Türkiye'nin ikinci milli fuarıydı...
O günkü ulaşım ve otel imkansızlıklarına
rağmen, Trabzon, Ordu. Giresun, Sinop,
Çorum, Amasya ve Tokat'tan
fuar ziyaretine gelinirdi...
Fuarda, yatırımcı kuruluşların stantları vardı. Birkaç beyaz eşya
firması da katılıyordu. Teknolojik gelişmelerin sergilenmesinden çok,
fuar bir eğlence merkeziydi...
Rahmetli Neco'nun,
kapak tahtalarıyla çevirdiği
gazinosuna
ünlü sanatçılar geldiğinde,
yer yerinden oynardı...
Yani, fuarlar harekettir,
şehrin bereketidir...