Samsun Haber - 'Gençlerimize konuyu farklı açılardan göstermemiz gerekiyor' diyen Ecertaş, 'AK Parti bir insan hakları ihlalinin önüne geçiyor. 'Kadınlar seçilemez' söylemi nasıl kulağı tırmalayıcı ise 18-25 yaş arası gençler seçilemez' ifadesi de aynı şekilde. Yıllardır böyle diye alışacağız anlamına gelmiyor' ifadelerini kullandı.

Artık referanduma sayılı günler kaldı. Siyasi isimleri her an her yerde görmek mümkün. Geride bıraktığımız yıllardan alışkın olduğumuz sert söylemler bu kez hissedilmese de propagandalar tüm hızıyla devam ediyor. Bildiğiniz gibi bu kapsamda Samsun'da yoğun günler yaşıyor. Bugüne kadar birçok siyasi ismi ağırlayan Samsun'da bu hafta içinde de seçmenle buluşan önemli isimler oldu. Bizler de merak ettiklerimizi kente gelen AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Melih Ecertaş' a sorduk.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Referandum çalışmaları kapsamında nasıl bir yol haritanız var?

Melih ECERTAŞ: Gençlik kollarımız yaklaşık 60 gündür sahada aktif olarak çalışıyor. Meclisten anayasa paketi geçtikten hemen sonra arkadaşlarımız mahallelerde, üniversitelerde yapılan programlarla konuyu anlatıp, Türkiye'ye hangi faydalar sağladığını dile getirmeye başladılar. Bizlerde bunun hem planlama ve koordinasyonunu yaparak hem de bizzat içine girerek bunu tecrübe edip sahadaki fazlamızı, eksiğimizi görüp eksiğimiz varsa nasıl önlem alabiliriz noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gençlik kolları olarak aslında temelde dört tane çalışmamız var; birincisi Sayın Başbakanımızın genç seçmenin tümüne yönelik yazmış olduğu bir mektup var bu mektubu bizzat gençlere ulaştırıyoruz. Bu çalışma 18-30 yaş arasında herkesi kapsıyor. İkincisi, Evet diye bir gazetemiz var onu dağıtıyoruz. İçeriğinde önemli başlıklar var. Bir diğer çalışmamız genç kürsü programları, bu çalışmamızda söz gençlerin, soru sormalarını istiyoruz ve genç kürsü programlarında da gençlerle bir araya geliyoruz. Dördüncü başlık olarak da üniversitelerde yine gençlerle buluşuyoruz. Ben de şehirlerde tam gün programları yapıyorum.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Sizce 18 madde, hakikaten anlaşıldı mı, neler gözlemliyorsunuz temaslarınızda?

Melih ECERTAŞ: Gençlerde özellikle gözlemlediğim konu şu bu 18 madde genellikle okunmuyor. Ama ben gençleri çok haksız bulmuyorum bu noktada çünkü Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu maddeleri okumadığını görüyoruz. Biz de arkadaşlarımıza 'muhalefet partisinin yaptığını yapmayın' diyoruz. Arkadaşlarımız zaten konuştukça diyor ki ' bu sistem gerçekten Recep Tayyip Erdoğan sonrası için lazım.' Bunu net bir şekilde görüyorum. Ülkemizde 15 yıldır AK Parti iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan icraatları var. Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı Türkiye'deki kalkınma hareketi aslında Ak Parti'nin getirdiği devlet işleyişinden kaynaklanmıyor. Sistemimiz hala sıkıntılı. Sistem hala vesayet rejiminin oynamalarına açık ama çok güçlü bir liderimiz olduğu için biz bunu hissetmiyoruz. Bizler 'gelin bunu değiştirelim, sonraki dönemlerde kim gelirse gelsin bu ülke rahatlıkla yönetilebilir hale gelsin' diyoruz. Geçmişte Necmettin Erbakan Türkiye'de başbakanlık yaptı Süleyman Demirel'e verdiği 1200 kararnameden neredeyse 1100 tanesi geri döndü. Bunları konuşup 'AK Parti'nin kızdığınız bir icraatı varsa onu değiştirmeyi de size bu sistem sağlıyor' diyoruz. Vatandaşımız önce şu sisteme bir evet versin 2019 yılında tartışılır konuşular hangi partiye isterse ona oy verir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Maddeler arasında gençleri yakından ilgilendiren bir madde de var Gençlik Kolları Genel Başkanı olarak seçilme yaşının 18 'e indirilmesi ile ilgili maddeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Melih ECERTAŞ: 18-25 yaş arası gençlerin önünden seçilme yasağının kalkması çok önemli bir konu. Bizde evlilik, iş kurmak, üniversiteye gitmek, hocalık yapmak, askere gitmek El Bab'ta 'şehit' olmak serbest tüm bunları yaptırdığınız kişiye aday olamazsın diyoruz. 8 milyon insandan bahsediyoruz. Belki o insanlar arasında bir Fatih çıkacak belki Zuckerberg çıkacak. ABD'de bulunan NASDAQ Teknoloji Borsasındaki ilk 20 firmadan 16 tanesinin kurucusu 25 yaşın altında bunu görsünler en azından. Bu noktada özellikle muhalefetin müthiş derecede bilgi deformasyonu var. Gençlerden çok ilginç sorular alıyoruz. Örneğin gençler bize 'abi ben daha 19 yaşındayım ben nasıl milletvekili olurum' diyor. Biz bu genci önce kucaklıyoruz. Sonrasında da konuya iki farklı açıdan bakmalarını istiyoruz. Birincisi kendisi, sonuç olarak 24 yaşına kadar milletvekili olamaz, ikincisiyse diğer kişiler açısından bir değerlendirme istiyoruz sen yapamam diyorsun ama 'yaparım, çalışırım' diyen gençlerimiz var. Bizim gençlerimize konuyu farklı açılardan göstermemiz gerekiyor. Ak Parti bir insan hakları ihlalinin önüne geçiyor. 'kadınlar seçilemez' söylemi nasıl kulağa tırmalayıcı geliyorsa 18-25 yaş arası gençler seçilemez' ifadesi de aynı şekilde. Yıllardır böyle diye alışacağız anlamına gelmiyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Yani şehit oluyorsa seçile de bilir diyorsunuz öyle mi?

Melih ECERTAŞ: Bu da konuştuğumuz konulardan biri ve dünyadan da örnekler veriyoruz. Genç kardeşlerimize bunları anlatmamız çok çok çok önemli. Ve göreceksiniz 18-25 yaş arası öyle gençler çıkacak ki bugün bunları söyleyenlerin hepsini utandıracak.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: 'Verilen bu yetkiler başka birinin eline geçerse tehlike oluşturur, tek adamlık oluşturulmaya çalışılıyor ' şeklinde eleştiriler var…

Melih ECERTAŞ: Bu maddelerin içeriğini bu nedenle iyi okumak gerekiyor ki ne getirdiğini anlayalım. Bildiğiniz gibi ülkemizde üç erk ve bizimde kuvvetler ayrılığı diye bir ifademiz var. Bunlardan biri yasama biri yürütme ve biri de yargı. Biz bu ülkede bu üç başlıkla ilgi kafa karışıklığından dolayı çok fazla sorun yaşadık. Şuan yasama meclis. Ve yasama yürütme üst üste binmiş durumda. Yargı dediğimiz yapı 'ben bağımsızım' diyerek tarafsızlığını hiçe sayarak bu ülkede yargı darbesi, yargı vesayeti… Ama bir taraftan da halk var. Halk ne diyor diye soran yok. Bizim konuştuğumuz şu; yürütme dediğimiz yapı tek bir kişi tarafından son kararın söylendiği yapı. Eğer tek adamlık yürütmedeyse yürütme de tek adamın son sözü söylediği bir yapı. Diğer tarafta yargı var tarafsız ve bağımsız olacak bir yargı. Yasama, mecliste cumhurbaşkanlığı dediğimiz yer kanun yapamıyor. Diyorlar ki gücü Erdoğan'dan başkası alırsa… Ne diyor Cumhurbaşkanımız 'Benim şu an oturduğum koltuğun o kadar çok yetkisi var ki ama bir tane sorumluluğu yok. ' Yeni sistemde en azından Cumhurbaşkanlığı yargılanabilir hale gelecek. Üstelik bu, yüzde 75 ve 'vatana ihanet' gibi dar bir çerçeveden değil yüzde 66 ve her konudan yargılanabilir soruşturma açılabilir bir duruma getiriliyor. Ben AK Parti öncesine bakıp 'hiçbir şey yapmamışlar ' diyerek kızamıyorum o siyasetçilere çünkü sistem bozuk.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: HSYK 'da yapılması planlanan değişik ve ilgili eleştirilere dair neler söyleyeceksiniz?

Melih ECERTAŞ: Milletten yüksek hiçbir şey yoktur diyerek orası HSK olacak. Şu anki HSYK' nın yapısında 22 kişi var bunlardan 4 tanesi cumhurbaşkanı, 2 tanesi doğal üye 16 tane yargının kendi içinde lobilerle yaptığı seçimlerle Yargıtay ve Danıştay üzerinden atanan yüksek yargı üyesi. Millete dokunan tarafı yok madem bu iş lobicilikle yürüyor. Bugün FETÖ' yü bitirdiniz, yarın METÖ organize olabilir. Bizde diyoruz ki 16 kişi yargının kendi içinden lobicilikle gelmesin 16 kişi iptal olsun yerine 7 tane milletin vekillerinin onayladığı kişiler gelsin. Anahtarı millete veriyoruz.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: İdam konusu maddeler arasında düşünülmedi mi?

Melih ECERTAŞ: 'İdam maddesi neden yok?' sorusuyla çok sık karşılaşıyoruz. Öncelikle şunu söylemeliyim 15 Temmuz günü darbe girişiminde bulunanlar haindir, idama layık insanlardır. Bununla ilgili tereddüt yok. Cumhurbaşkanımız da 'Meclisten çıksın ben imza atarım' dedi. Şu anki haliyle eğer idam gelirse geriye işletilemiyor. O yüzden biz diyoruz ki gelin çok güçlü bir 'evet' basalım. Ardından bu işin içeriğini de değiştirilip konu tekrar meclise gelsin. O konu sonraki iş. Bir diğer konu da, eğer 19. madde olarak idamı yazsalardı halkın çok büyük bir çoğunluğunun idam istediği yerde AK Parti'nin büyük bir referandum çalışması yapmasına gerek olur muydu? Çok daha rahat maddelere hiç takılmadan geçerdi. Ama bu ihanettir. Benim 4 yaşında bir oğlum var o 24 yaşına geldiğinde 'baba AK Parti insanların idam konusunda duygusallığını kullanarak çok büyük bir sistemi geçirdi' dememesi için bu konu önemli. En önemli konu sistem değişikliği. 7 Haziran'dan sonra neden terör hortladı bu soruyu sorduğumuzda sistemin sıkıntısından dolayı diyoruz. Ancak bu sistem değişiklikleri güçlü bir liderlikle olur. Bu ülkenin güçlü lideri, Başbakanı ve muhalefet partisi anlaşmış bu noktada uzlaşı bu şekilde sağlanmışsa biran önce ülkeyi bu sistemden kurtarıp yeni sisteme geçmek lazım. Yeni sistemde a konusu da b konusu c konusu da görüşülecektir.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Vekil sayısının artmasına ne gerek vardı diyenler oldu…

Melih ECERTAŞ: Eleştiriler hep masraf üzerinden yapılıyor. Ama biz bu konuda matematik yapıyoruz. 1961 anayasasında milletvekili sayısı belirlenmiş. 1995 yılındaysa sayı arttırılmış ve 550 olmuş. 1995 yılında nüfus 58 milyon. 58 milyon insanı temsil eden 550 kişi olduğuna göre 103 bin kişiye 1 milletvekili düşüyor. 2017 yılındayız ve milletvekili sayısı yine 550 nüfussa 80 milyon yaklaşık 140 bin kişiye 1 milletvekili düşüyor. Bugün halkın derdiyle ilgilenemiyorsunuz demek oluyor bu hesap. Burada AK Parti'nin önerdiği 140 bin kişiyi 125-130 bin kişiye indirelim. Belki de daha aşağıya inmesi gerekiyor. Bu rakamlar Almanya'da 123 bin, Hollanda'da 75 bin Fransa'da 72 bin. Maliyet konusunda da şunu söyleyebilirim bu ülkede koskoca bir başbakanlık kalkıyor. Bu konuya maliyet açısından bakanlara da bunu söylüyoruz ki öyle bakmamak gerekiyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Kararsızlar konusunda siz ne düşünüyorsunuz?

Melih ECERTAŞ: Her seçimde olduğu gibi daha kararını vermemiş bir kesim var. Bu arkadaşlarımız hangi görüşe yakın olursa olsun bizim AK Parti olarak görevimiz tek tek konuşmak. Örneğin biz mektup götürürken 'bu mahalle kararsız, bu mahalle AK Partili' diye bir ayrım yapmıyoruz. Herkese mektubu götürüyoruz. Kararlı da kararsız da gelsin konuşalım istiyoruz. Belki de kararsız kişi bizim konuşmamızdan sonra ' hayır diyorum' diyecek. Böyle de bir risk var, bizim yapmamız gereken en doğru şekilde anlatıp kararı halkın kendisine bırakmamız lazım.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Son olarak neler söylemek istersiniz

Melih ECERTAŞ: hangi görüşe sahip olursak olalım, şu maddeleri bir okuyalım. Bu maddeleri okuduktan taraflara bakalım acaba bu maddelerin geçmesini isteyen kim, istemeyen kim. İki tarafa bakalım ama gün sonunda evet veren de hayır veren de bizim vatandaşımız. Kesinlikle 'hayır veren teröristtir' diye bir yaklaşım yok.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN ÇOBAN

Fotoğraf: Pirsu DÜZGÜN