Önce algılarız:İki yuvarlak dönen şey, yolda ilerleyen, üstüne oturulabilen, kırmızı renkli! Daha evvel hiç görmediğimiz bir şeydir bu! Arkasından muhakemeye başlarız: Bu nedir? Ne işe yarar? Hangi maddeden? Sonra uygulamak isteriz: Bu aşamada biri bizi görürse, kırmızı bir bisiklete binmeye çalıştığımızı algılar! Bisiklet somuttur! Elle tutulur, belli bir yer kaplar, pedallar sayesinde hareket edebilir.

Tavşan Fiyatları 2024: Tavşan Çeşitleri ve Fiyat Listesi Tavşan Fiyatları 2024: Tavşan Çeşitleri ve Fiyat Listesi

Bir başka örnek:
Karanlıktayız! Bilemediğimiz bir nedenle kısa bir alkış oluyor! Sonra göremediğimiz çalgıcılar bir müzik çalıyor! Bu durum karanlıkta dört beş dakika kadar sürüyor! Karanlıkta başkaları da var!
Müzik durduğunda tekrar bir alkış kopuyor! Bu alkış biraz daha güçlü. Sonra karşımızda canlı bir görüntü beliriyor! Müzik yeniden başlıyor! Bir hareketlenme var! Birden bire bir adam bağırarak şarkı söyler gibi konuşuyor! Ne dediği pek anlaşılmıyor! Biraz sonra bir de kadın bağırmaya başlıyor! Derken karşıdaki platforma 50-60 kişi yanlardan giriyor! Üzerlerinde tuhaf elbiseler var! Hiçbir şey anlamamanın sıkıntısı başlıyor! Sonra o kalabalık hep birlikte bağırmaya başlıyor! Çalgıcıların sesi de yükseliyor! Bir ara herkes duruyor! Bir alkış daha kopuyor! Sıkıntıdan cep telefonuyla oynamaya başlıyorum.
Sonra devam ediyor! Sahnede bağıranların Türkçe bağırmadığını fark ediyorum! Acaba bunlar hangi dilde konuşuyorlar diye dikkat etmeye başlıyorum! Fakat hangi dil olduğunu algılayamıyorum. Bu böyle tam bir saat sürüyor! Işıklar yanıyor! Sahnedeki görüntü kayboluyor! Bu işkencenin devam edeceğini yanımda oturanların konuşmalarından anlıyorum.
İçeriye girmeden bilet alınıyor! Böyle bir işkenceye bir de para verdiğimi düşünüyorum! Zararın neresinden dönsem kardır düşüncesiyle oradan çıkıp gece geç olmadan evime gidiyorum. Yolda bu nasıl bir zulümdür diye düşünüyorum! Ertesi gün işe gittiğimde arkadaşlarım soruyor 'nasıldı dün gece' diye. Azıcık utanıyorum. Hiçbir şey anlamadım demek istemiyorum! 'Güzeldi' diyorum! Daire başkanım soruyor neler hissettin diye. Renkli bir geceydi diyorum. Don Jose'yi kim söylüyordu diye soruyor. Mahçup olmamak için dikkat etmemişim diyorum. 'Olur mu ya, en önemli tenor rolü' diyor! Tipini soruyor. Hatırlayamıyorum! Kabus iş yerimde de bir süre devam ediyor!
Bir daha böyle acayip bir durumla karşılaşmam inşallah diye dua ediyorum. Konu kapanıyor!

Opera soyuttur. Elle tutulmaz! İzlenir. Göz ile kulak aynı anda algılar. Konu özetini önceden okumak gerekir. Batı müziğine aşina olmayı gerektirir. İnsan sesinin güzelliğini, mikrofonsuz şarkı söyleyenlerin nasıl da en arka sıraya o sesi duyurabildiğini düşünmek gerekir! Müziğin üstüne kurulu bir tiyatrodur aslında opera. Müziğin ne kadar etkili bir imkan olduğunu anlarız. Bu konuda ilerlemek istiyorsak aynı eseri en az üç kere izlemeliyiz. Her izlemede daha evvel algılayamadıklarımızı algılarız. Ayrıca o eserin bazı aryalarını evde de youTube'tan dinlemeliyiz! Bir süre sonra meraklarımızın, anlayışımızın arttığını görürüz. Bunun için biraz zaman ayırmamız bizi opera meraklısı bile yapar.
Başlangıçta operayı kabus zannetme nedenimiz olayı algılayamamaktan kaynaklanır. Algı arttıkça muhakememiz de artar. Muhakeme arttıkça artık bisiklete biner gibi operaya gitmeye ve en önemlisi zevk almaya başlarız. Bu zevk soyuttur. İnsanı insan yapan en ince aşama olan 'estetik' artık hayatımıza müzik ve dramla girmiş bulunmaktadır.

Editör: Arda KERSU