Hastane koridorunda umutlu haber bekleyen bir aile… Ancak yanlarına gelen hekim, onlara belki de hayatlarının en acı haberini veriyor. Ardından gelen ekipse canlarının parçası olan evlatlarının yeni ailelere umut olabileceğini söylüyor. Acı içindeki anne baba verdikleri kararla, organ bağışını kabul ediyor ve birçok insanın hayatında yepyeni bir sayfa açıyor. Unutmayın, siz de bir Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğmak için bekleyen ya da o zor sorunun sorulduğu kişilerden biri olabilirsiniz. Samsun'da bu kararı veren kişiler sayesinde 34 kişi nakledilen böbrekle doya doya su içip, hayatın tadını çıkarmaya başladı. Ülkemizde yıl içerisinde en yüksek sayıda kadavradan böbrek nakli yapan bu merkezi, konuğumuz OMÜ Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yarkın Kamil Yakupoğlu ile konuştuk.

OMÜ Üroloji Anabilim Dalı bugüne kadar yaptığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çekti. Bu ekip tarafından, Türkiye'de bir ilk olarak karından kesi olmadan hastanın doğum kanalı yoluyla böbrek nakli yapıldı. Yakupoğlu ile tıp dünyasında büyük yankı uyandıran bu başarılı operasyonu ve organ bağışının önemini sizler için irdeledik.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Türkiye'de ilk kez uygulanan yöntem nedir tam olarak ne yapıldı?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Öncelikle belirtmek isterim ki bu ilk, aslında başka ilklerin devamı olan bir ilk. Neydi bu ilkler 2015 yılında ilk defa yine Ondokuzmayıs Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı çatısı altında laparoskopik böbrek naklini gerçekleştirdik. Kadavradan elde ettiğimiz organı hastanın karnına çok küçük bir kesik yaparak yerleştirdik ve daha sonra bütün işlemleri kapalı olarak yaptık. İlerleyen zaman içerisinde 2015 yılından bu yana toplam 14 hastaya bu yöntemle, kadavradan elde ettiğimiz böbrekleri taktık. Bu son yaptığımız ameliyattaysa farklı olarak bir kadın hastamıza, kadavradan elde ettiğimiz böbreği yine laparoskopik yöntemle gerçekleştirdik ama bunu yaparken karında herhangi bir kesi yapmadık. Bu ameliyat sırasında böbreği karın içerisine hastanın doğum kanalından gerçekleştirdik. Bunu çok geniş bir ekip gerçekleştirdi.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Bu aşamaya nasıl gelindi?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Böbrek naklinin tarihsel geçmişine baktığımızda, ilk böbrek nakli 1954 yılında ABD'de yapıldı. O günden bu güne kadar böbrek nakliyle ilgili çok iyi sonuçlar alınmaya başlandı. Ancak bu sonuçlara baktığımız vakit özellikle cerrahi gelişmelerin çok fazla olmadığını görüyoruz. Bu iyi sonuçların nedenlerine baktığımızda daha çok, böbreğin vücuttan reddini engelleyen ilaçlardaki gelişmeden kaynaklandığını görüyoruz. 2009 yılına kadar, bütün dünyada alıcı ameliyatları 1954'de tanımlandığı şekilde gerçekleştirildi. İlk defa 2009 yılında Avrupa'da laparoskopik yöntemle böbrek nakli gerçekleştirdiler. Bundan bir yıl sonra ABD'de bir ekip robotik böbrek naklini gerçekleştirdi. Biz de bu süre içerisinde klasik yöntemle ameliyatlarımızı gerçekleştiriyorduk. 2013 yılında ABD' de, ekip arkadaşım Ender Özden ile beraber bir kongrede laparoskopik yöntem kullanılan vakaların sonuçlarını dinledik. Merkezimizde de çok yoğun bir laparoskopi deneyimi vardı. Bunu nasıl değerlendiririz diye düşünmeye başladık. Verici ameliyatlarında bu yöntemi kullanarak böbrekleri çıkartıyorduk ama laparoskopik olarak böbreğin takılması gerçekten çok ciddi deneyim gerektiren bir işlem. Biz de bununla alakalı ön çalışma yapmaya başladık. 2014 yılında da bir domuz üzerinde bu yöntemi uyguladık. Böbreklerin çalıştığını görünce bu işin laparoskopik olarak yapılabileceğini kanaat getirdik. 2015'de de ilk defa hastanemizde kadavra donörden elde ettiğimiz böbreği laparoskopik yöntemle naklettik. Bu Türkiye'de bir ilkti. Sonrasındaysa bu yöntemi bir üst seviyeye taşıdık. Karın ön duvarında herhangi bir kesi yapmadan bağışlanan böbreği, 4 yıldır hemodiyaliz tedavisi gören 40 yaşındaki kadın hastaya vajinal yolla yerleştirdik.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Neden bu yöntem ilk kez Samsun'da yapıldı?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Açıkçası burada beraber çalıştığım ekibe pay çıkartmak istiyorum. Özverili çalışan bir ekip var. Ondokuzmayıs Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı, şuanda çok üst düzeyde laparoskopinin yapıldığı bir merkez haline geldi. Bunun sağlanmasında Doç. Dr. Ender Özden, Prof. Dr. Şaban Sarıkaya, Doç. Dr. Yakup Bostancı ve Doç. Dr. Handan Çelik'in çok büyük emekleri var. Bu ekibin yoğun çalışmalarıyla çok büyük bir deneyime sahip olduk. Üroloji kliniğinde aynı zamanda transplantasyon yapılıyor olması da bizim çok büyük bir avantajımız oldu. Laparoskopik ürolojik cerrahiden elde ettiğimiz deneyimiz transplantasyona uygulama şansımız oldu. Böyle olunca da çok deneyim sahibi olmak, bu işe gönül vermiş olmak bu başarıyı getirdi diye düşünüyorum.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Bu yöntemin riski var mı?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Genel anestezi aldığınız bütün ameliyatlarda mutlaka bir risk söz konusu. Dolayısıyla bu riski en aza indirebilmek ve bunları hastayla paylaşmak önemli. Risk almadan bir yere varamıyorsunuz. Biz bu riskleri en aza indirmek için çok çalıştık. En kötü senaryonun yaşanmaması için elimizden geleni yapıyoruz. Hastalarımızla da bunu paylaşıyoruz.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdiniz. Bu operasyon öncesinde hastaya bunu söylediğinizde nasıl bir geri bildirim aldınız?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Böbrek bekleyen hastanın ruh hali biraz daha farklı oluyor. Onlar böbreğe kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Siz ameliyatın detaylarını defalarca anlatsanız da hastanın odaklandığı nokta böbreği alacak olması oluyor. Hastamız ameliyattan çıktıktan sonra kesiği olmadığı için bir şaşkınlık yaşadı. Su içiyor olması da onu çok mutlu etti.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Cerrahi yöntemlerin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Böbrek nakliyle ilgili konuşacak olursak, 20. Yüzyılın başında Fransız bir Cerrah olan Alexis Carrel bugün kullanılan damarları birbirine bağlama tekniklerini tarifliyor. Hala da onun tarif ettiği yöntem açık ameliyatlarda kullanılıyor. Materyaller değişti ancak teknik aynı. Ancak şunu da özellikle belirtmek isterim; laparoskopik, robotik böbrek nakilleri yapılıyor ancak bunlar hala standart yöntem değil. Böbrek nakilleri için standart yöntem hala açık cerrahi. Uygun hastada uygun yöntemi öneriyoruz. Şuanda robotik, laparoskopik böbrek nakli dünyada emekleme aşamasında. Dünyada yapılan bütün böbrek nakillerinin ancak yüzde 1 civarında olanı minimal invaziv cerrahi yöntemlerle yapılıyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Ön görüleriniz neler ilerine nasıl cerrahi yöntemler karşımıza çıkar?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Teknoloji bizi sürekli zorluyor. Ben şuanda, asistanlığım zamanında yaptığım ameliyatların yüzde doksanını yapmıyorum. Teknoloji olumlu şekilde tıbba girdiği vakit sonuçları iyi olacak. Ancak, bir teknolojik yöntem kullanılmaya başlandığında sanki en süper yöntem oymuş gibi anlatılıyor. Oysa her yöntemin bir öğrenme eğrisi var. Bir yirmi yıl sonrasını öngörmeye çalışacak olursak büyük bir ihtimalle artık ameliyatların çoğunu insanların kullandığı robotlar, Bundan belki bir elli yıl sonraysa tamamen yapay zekanın geliştirdiği robotlar yapacak. Artık süreç çok daha dinamik. Bilgi paylaşımı çok hızlandı. Ancak internette dolaşan her bilgi doğru değil, mutlaka sağlaması yapılmalı.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Böbrek sağlığından bahsedecek olursak, öncelikle şunu sormak istiyorum. Böbreklerimiz bizler için neden önemli?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Böbreklerimiz, vücudumuzda biriken zehirli maddelerin temizlenmesini sağlayan küçük olmasına rağmen çok büyük işler yapan iki organımız. Sadece vücudu zehirli maddelerden temizlemekle de kalmıyor bunun yanı sıra bir takım endokrin fonksiyonlar da gösteriyor. Bu, böbreklerimizin kemik sağlığı ve kan hücrelerinin yapımında etkin rol oynadığı anlamına geliyor. Hormonların salınımından da sorumlu olan yine bu organlarımız.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Böbrek sağlığımızın bozulmasıyla neler oluyor?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Böbreklerin sağlığının bozulması maalesef çok gürültülü olan bir şey değil. Çoğunlukla böbrek hastalıkları sinsi seyirli oluyor. İnsanlar, böbreklerinde problem olduğunu genellikle tesadüfen öğreniyor. Böbrek hastalıkları bulgu verir duruma geldiğinde geç kalınmış olabiliyor. Dolayısıyla insanların yılda bir defa idrar vererek böbrek kontrolü yaptırmalarında fayda var.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Böbreklerimizin sağlığını korumamız için standart yaşamımızda neler yapmamız gerekiyor?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Birincisi tansiyonumuzu kontrol altında tutmamız gerekiyor. Yüksek tansiyonun ilk hedefi böbrekler. Çünkü tansiyon, damarları vuran bir hastalık ve küçücük böbreklerin içerisinde bir tenis sahasını dolduracak kadar damar yapısı var. Bunun yanı sıra şeker hastalığı da böbrekleri etkiliyor. Şekerin kontrolünün de çok iyi yapılması gerekiyor. Tuz tüketimi yine böbreklere zarar veren bir diğer etmen. Mutlaka kaçınmak gerekiyor. Böbrek sağlığımız için bol bol su içmeliyiz. Böbrekler için genetik faktörler de çok önemli eğer ailenizde böbrek hastalıkları varsa çok dikkatli olmalısınız. Çağımızın hastalığı olan obezite de böbrekleri etkiliyor. Ayrıca, ağrı kesiciler böbrekler üzerinde çok olumsuz etkilere sahip. Günlük yaşantımızda hepimiz çeşitli ağrılarla karşılaşıyor. Bu ağrı süreklilik gösteriyor ve siz sürekli olarak ağrı kesici kullanıyorsanız bunu, bu şekilde devam ettirmeyin. Çünkü bu durum bir süre sonra böbreklerinize zarar verecektir. Antibiyotik kullanımı da aynı şekilde. Ayrıca gereksiz vitamin kullanımı da böbreklere zarar veriyor. Doktor tavsiyesi olmadan bu ilaçlar kesinlikle kullanılmamalı. Bu ilaçlar karaciğere de olumsuz etki ediyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Böbrekler diyaliz aşamasına nasıl geliyor?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Bu aşamaya gelinmesi için son dönem böbrek yetmezliği durumunun gerçekleşmesi gerekiyor. Bu süreç zaman içerisinde gerçekleşiyor. Böbreklerin süzme fonksiyonu belli bir limitin altına düştüğü vakit böbrekler vücuttan zehirli maddeleri atamayacak aşamaya gelir. İşte bu aşama son dönem böbrek yetmezliği aşamasıdır. Bu hastalarda böbreği yerine koyucu tedavilerin uygulanması gerekiyor. Diyaliz de bunlardan biri. Bu yöntemi, hastanın kanının dışarıda bir cihaz yardımıyla temizlenmesi olarak düşünebiliriz. Ya da karın zarını filtre olarak kullanabiliyorsunuz. Veyahut bu hastalara böbrek nakli yapacaksınız. En çok istenen de budur. Çünkü nakil her şeyden önce hastanın yaşam kalitesini iyileştiriyor. Hasta su içebiliyor. Nakil, maliyeti de çok fazla düşürmüş oluyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Böbrek nakli konusunda ne durumdayız ülke olarak rakamlar ne söylüyor?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Ülkemizde 70 bin civarında son dönem böbrek yetmezliği hastası var. Şu anda bu hastaların 21 bin 500'ü organ bekleme listesine alınmış durumda. Bu insanlar kadavradan organ bekliyorlar. Tüm Türkiye'de yapılan nakil sayılarına baktığımızda geçen yıl itibariyle Prof. Dr. Mehmet Haberal ile başlayan böbrek nakli sürecinde en yüksek rakama geçen yıl ulaşıldığını görüyoruz. Ülkemizde geçen yıl maalesef yalnızca 3 bin 423 hastaya böbrek nakli yapıldı. Bu rakam Sağlık Bakanlığı verilerinden. Yani 70 bin hasta var biz bunların 21 bin 500 'ünü listelemişiz ve onların da sadece 3 bin 423 tanesine böbrek takılmış. Takılan böbreklerin de 500 civarı kadavra donörlerden elde edilen böbrekler. Büyük bir kısmı canlı vericilerden alınan böbrekler.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Korkunç bir tablo bu, neden durum böyle sizce?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Çünkü organ bağışı ülkemizde istenen boyutta değil. Organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak için çok fazla çalışma da yapılıyor. Organ bekleyenler arasında en büyük oran böbrek bekleyen hastalar. Bizim açımızdan sevindirici nokta şu; Karadeniz Bölgesi Türkiye'de en fazla kadavradan organ bağışının yapıldığı bölge. Merkezimiz de Türkiye'de en fazla kadavradan böbrek nakli yapan merkez. Bu yıl içerisinde 34 tane kadavradan böbrek nakli gerçekleştirdik. Ülkemizde kadavradan organ bağışı yetmediği için canlı donörlere yönelmiş durumdayız. Bunun yanı sıra belli bir yol kat ettiğimizi de ifade etmek isterim. Ben yaklaşık 10 yıldır Samsun'dayım ve ilk geldiğimde hemen hemen hiç kadavradan böbrek nakli yapmıyorduk. Hastalarımız canlı böbrek vericileriyle geliyordu. Ama çeşitli eğitimlerle birlikte bu sayı giderek artıyor. Bu yıl içerisinde 34 tane kadavradan böbrek nakli yaptık. Bildiğim kadarıyla bu, Türkiye'deki en yüksek rakam.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Kadavradan böbrek nakli artsa da canlıdan naklin daha fazla olduğunu ifade ettiniz bu bağlamda tek böbrekle yaşayan kişilerle alakalı süreç nasıl gerçekleşiyor?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Bir cerrahın yapabileceği en riskli ameliyat vericinin ameliyatıdır. Çünkü donör dediğimiz kişiler süper sağlıklı kişiler. Bu insanları ameliyat ederken başlarına hiçbir şey gelmemesi lazım. Hiçbir sağlık sorunu olmayan bir insan başka biri için teorikte olsa ölüm riski olan bir ameliyata giriyor. Dolayısıyla bu hastalar çok yoğun bir çalışma gerektiriyor. Bu ameliyatları da standart olarak laparoskopik olarak gerçekleştiriyoruz. Tek böbrekle yaşayan hastalarımız da diğer kişiler gibi böbrek sağlıklarına dikkat etmeli. Bu hastalarımızın en az yılda bir defa kontrole gelmeleri, bol bol su içmeleri ve mümkünse riskli sporlardan uzak kalmaları gerekiyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Nakil yapılan insanlar nelere dikkat etmeli?

Yarkın Kamil YAKUPOĞLU: Bu kişilere, yeni hayatlarına nasıl devam edecekleri konusunda eğitimi çıkmadan veriyoruz. Çünkü başlangıçta oldukça yoğun bir şekilde ilaç kullanmaları gerekiyor. Bu hastalarımızla ilgili acil durum planı da yapılıyor. Biz bu hastaları çok sık görüyoruz.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Teşekkür ederiz.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN ÇOBAN

Fotoğraf: Pirsu DÜZGÜN