Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi Konferans Salonunda düzenlenen konferansa Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı M.Mücahit Küçükyılmaz, Kapaklı Kaymakamı Mehmet Yüzer, Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcısı Hacı Ünal, AK Parti Kapaklı İlçe Başkanı Salih Bezgin, İlçe Emniyet Müdürü Murat Sevgi, İlçe Jandarma Komutanı Fevzi Bayram, Çerkezköy İlçe Müftüsü Veli Vehbi Bardakçı, Kapaklı İlçe Milli Eğitim Müdürü Tahsin Nalbant, Türk Metal Sendikası Çerkezköy Şube Başkanı Murat Koçak, okul müdürleri, öğretmenler, kamu kurum müdürleri ve çok sayıda davetli katıldı.

'Milli iradeyi muhafaza etmiştir'
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan Kapaklı Kaymakamı Mehmet Yüzer, 'Milletlerin tarihlerinde çok önemli dönüm noktaları vardır. 1071 Malazgirt, Sakarya Meydan Muharebesi gibi 15 Temmuz da ülkemiz için önemli bir dönüm noktasıdır. Emperyalist güçlerin maşası olmuş ve milletin gözbebeği olan askeri üniformayı gasp eden bir grup teröriste karşı işçisiyle, memuruyla, genciyle, yaşlısıyla göğsünü siper etmiş ve kendi iradesini muhafaza etmiştir' dedi.
Yüzer, 'Bir itirafta bulunayım; bizim kuşak ve biraz daha eski kuşakların gençlerimize karşı önyargımız olmuştur. Memleketin milli meselelerine uzak olduklarını, onların tüketim topluluğuna çok fazla adapte oldukları için duyarsız olduklarını düşünüyordum. Ama 15 Temmuz'da gençlik gösterdi ki onlar kendilerine kadar nesillerden daha çok milli iradeye sahip çıkmıştır' diye konuştu.

'Ölümden korkmayan millet olduğumuzu gösterdik'
Gecenin onur konuğu olan Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı M. Mücahit Küçükyılmaz, 15 Temmuz gecesini anlattı. Küçükyılmaz, 'Bir milleti en güçlü yapan şey o milletin korkuyu hayatından çıkarmasıdır. Ölümden korkmayan bir insanı ne korkutabilir. İşte biz 15 Temmuz gecesi ölümden korkmayan bir millet olduğumuzu hatırladık. Ölümsüzlüğü tattığı bir millete ölümün yapabileceği bir şey kalmamıştır. Biz o gece neleri fark ettik bir bir hatırlayalım, öncelikle Malazgirt'in, Çanakkale'nin, Niğbolu'nun, Haçova'nın, Kosova'nın, Varna'nın, Sırp Sındığının, Mohaç'ın ve bir umum tarihimizde yaşanmış olan zaferlerin sonra 1. Dünya Savaşı'nın ardından verdiğimiz Kurtuluş Savaşı'nda verdiğimiz büyük mücadele, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği mücadelelerin, Dumlupınarların, Sakarya'nın bunların birer efsane olmadığını gördük. Çanakkale'de derler ya hani, iki mermi havada çarpışıyor, işte fizik kurallarına göre milyonda bilmem kaç ihtimal ama gerçekleşmiş. O kadar yoğun ateş altında ecdadımız çarpışmış, canını ortaya koymuş öleceğini bile bile saflar ileriye atılmıştır hep. İşte biz 15 Temmuz'da o ruhtan bir parçayı gecemizi aydınlatırken gördük' dedi.

'O gece bu ülkenin liderinin kılına zarar gelseydi iki ihtimal ile karşı karşıya kalırdık'
Küçükyılmaz, '15 Temmuz'un sabahında biz Çanakkale'nin, Malazgirt'in, Haçova'nın, Kosova'nın, Niğbolu'nun, Mohaç'ın aydınlığı ile uyandık. O gece biz aydınlığa değil de bir karanlığa da gidebilirdik. Bu da mümkündü. Allah korusun, eğer o gece bu ülkenin liderinin kılına zarar gelseydi iki ihtimal ile karşı karşıya kalırdık. Bunlardan biri iç savaş diğeri ise işgaldi. Biz o gece, elimize sadece bayrağını aldı. Silahını eline almadı, neden? Olur da bir askeri vurursam vebalini ödeyemem diye' diye konuştu.

'Milleti sokağa çıkaran neydi?'
'Şortuyla, eşofmanıyla o insanları tankın, F-16'ların önüne çıkaran neydi?' sorusunu soran Mücahit Küçükyılmaz, o gece yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
'Normal şartlarda, rasyonel olarak düşündüğümüz zaman bunu yapmazsınız. Ben o gece Cumhurbaşkanlığı Külliyesine girmek için hareket ettiğimde Jandarma Genel Komutanlığının bir tankı, yolumu kesti ve askerler bana dur işareti yaptı. Kimlik kontrolü yapacaklardı. Normal şartlarda bana birkaç gün öncesinde 'böyle bir şey karşısında ne yapardın?' diye sorsalardı benim cevabım şu olurdu, herhalde geri vitese takar bir ara sokağa güvenli yere girerim ve ondan sonra ne yapacağımı karar verirdim. Çünkü akıl bunu gerektirir. O gün öyle olmadı ama. Ne oldu biliyor musunuz? O ateş açan helikopter, hangi ülkenin helikopteriydi? O gece millet ölüme kafa tuttu. Demokrasisine, liderine sahip çıktı. Peki bize ateş açanlar kimlerdi? Onlar bizim içimizden devşirilmiş insanlardı. Bunlar bizim sokağımızda büyüdüler, bizimle aynı sırayı paylaştılar. Bunlar esnaf olarak karşımıza çıktılar, öğretmen olarak karşımıza çıktılar, memur olarak karşımıza çıktılar, siyasetçi, medya mensubu, bürokrat olarak karşımıza çıktılar. Her türlü kılığa girdiler. Bunlar, seçkin bir zümreydi. Bunlar darbe marifetiyle demokrasi anlayışına ters olarak milletin başına gelmek istedi.'

'Tüm darbelerin toptan öcünü aldık'
Küçükyılmaz, 'Bizim demokrasi tarihimiz ne yazık ki darbeler tarihidir. Fakat insanı öldürmeyen her darbe güçlendirir derler ya, işte o darbeler bizim bağışıklık sistemimizi öyle güçlendirmiş ki bütün darbelerin öcünü bu millet 15 Temmuz'da toptan aldı. Bu millet, 27 Mayıs 1960'da darbe yapılıp, 17 Eylül 1961'de üç siyasetçisinin asıldığını gördü. Bir kere daha aynı şekilde emanetini, oyunu verdiği siyasetçisini gözlerinin önünde idam edildiğini, rencide edildiğini görmemek için ayağa kalktı. Yani bu millet 15 Temmuz gecesi 27 Mayıs 1960'de dedelerinin yapamadıklarını yaptılar. 12 Mart 1971'de babalarının yapamadıklarını yaptılar. 12 Eylül 1980'de, 28 Şubat tarihinde ağabeylerinin yapamadıklarını yaptılar' dedi.

'Ülkede kriz açan seçimi millet yapacaktı'
Küçükyılmaz, 27 Nisan 2007 gecesi yayınlanan elektronik muhtıraya ilişkin de şunları söyledi:
'27 Nisan 2007 gecesi elektronik muhtıra yayınlandı. Bunun ertesi gününde hükümet tarafından kesin, açık, net 4 maddelik cevap verildi. Bu cevaplardan biri de Cumhurbaşkanını halkın seçmesiydi. Çünkü bu ülkede her daim krizlere neden olan Cumhurbaşkanlığı seçimi halka verildi. Bu millet gereken dersi her sandıkta gösterdi. Bizim adresimiz sokak değil sandıktır. Eğer ki sokağa çıkmamız, sokakta konuşmamız gerekiyorsa onu da 15 Temmuz gecesi nasıl yaptığımızı tüm dünya gördü ve çıkar konuşuruz.'

'Bu saatten sonra geriye gidemeyiz'
Yeni Türkiye'nin büyüdüğünü ve bundan sonra her daim ileriye gidileceğini kaydeden Küçükyılmaz, 'Tarih, 15 Temmuz'da geri geldi ve biz bir yandan ufka bakarken bir yandan da ayağımızın dibine koyulan taşlara takılmadan yürümeyi öğrendik. Diyoruz ya Türkiye büyüyor, çünkü bizim bu saatten sonra geriye gitme şansımız yok. Bu coğrafyada bizim kadar uzun kalan yok. O yüzden uyanık olacağız. Çünkü bizim milletimizin en sıradan gözüken şahsının zihninde dahi yüce bir düşünce vardır. Bizim dağdaki çobanımızın dahi zihninde bir mefura vardır. Devleti ebet müddet bilinci vardır. Ebediyen yaşayacak bir devlet kurmak düşüncemiz vardır. Suriye'nin Irak'ın durumu ortada. Biz tüm mazlumlara hiçbir karşılık beklemeden kapılarımızı açıyoruz. Biz o karşılığı 15 Temmuz gecesi, Cenab-ı Hakkın gökten inen ordularına inandık. O devleti ayakta tutacak olan millettir' diye konuştu.

'Reis'in Milli İrade demesini sonradan anladık'
Küçükyılmaz, 'Milli irade dedi Reis. Şimdi de sürekli rabia diyor. Milli irade diye söylediği şeyi 15 Temmuz'da anladık. Meğerse bize kendi irademizi söylemiş. 15 temmuz'da anladık bunu. Nizamı alem, bu milletin düsturudur. Bu millet bütün aleme düzeni sağlayacak sistemi kurmaya çalışır. Dağdaki çobanımızın aklındaki mefura budur. İlahi kelimatullah davamız vardır. Yeryüzünde Allah'ın adını yaymak bizi yeryüzünde farklı kılmıştır. Allah bizi İslamla şereflendirmiştir ve yine Allah'ın bize verdiği bir nimet daha var. Biz 19 ve 20'nci yüzyılda kendi coğrafyamızda yayılan ve kanser gibi yeraltı, yerüstü kaynaklarını sömürge yapan akımdan kurtarmışızdır. Biz hiçbir zaman sömürge ülkesi olmadık. Biz kültürel ve siyasal emparyalizmden kendini kurtarmış milletiz. 15 Temmuz'dan sonra geldiğimiz ortam şunu gösteriyor. Şu içinde bulunduğumuz durumu adlandırırsak savaş başka nasıl olur? Bir yandan PKK, bir yandan PYD, bir yandan YPG, bir yandan FETÖ alfabedeki tüm harflerden terör örgütü kurmuşlar karşımıza çıkmışlar ve arkalarında bize dost görünen küresel güçler devletler var. Karşımıza çıkmalarını bekliyoruz. NATO tatbikatında gördük, bir yandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir yandan liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ı hedefe koydular. Ne FETÖ'sü, ne Apo'su ne de NATO'su bizi dize getiremez' şeklinde konuştu.

'1980'de AK Parti mi vardı?'
'FETÖ'nün yapılanmasını AK Parti destekledi' diyenlere de tepki gösteren Küçükyılmaz, 'Bütün komplo teorilerinin çöpe gittiği geceydi 15 Temmuz gecesi. 1960'lardan beri bugün darbeye kalkışan o rütbeli generallerin hepsi 1980'li yıllarda orduya girmişlerdir. Diyorlar ya FETÖ'yü AK Parti çıkardı diye. 1980'de AK Parti mi vardı? 40 yılda adım adım ilerlediler. Bir yapı hazırladılar. Hep kendilerini gizlediler. Takiye bunların biz cüziydi. Tuvalette namaz kıldılar, dinin yasak gördüğü her şeyi meşru gördüler. Çeşitli kılıklarda karşımıza çıktılar. O gece karşılarında milleti gördüklerinde o takiyye bitti. Geçmişte hiçbir darbecinin yapmadığını yaptılar, millete ateş açtılar. Ama millet bunlara pabuç bırakmadı. 1960 ve 1980 darbeleri hükümeti hedef alan darbelerdi fakat milleti hedefe almamışlardı. Siyasetçileri alıp götürüyorlardı. İnsanlar evlerine çekiliyordu. Öldürülen liderlerine gözyaşı döküyorlardı. 15 Temmuz onların planladıkları gibi olmadı, bu millet canlarını ortaya koydu ve milleti hesaba katmadılar' ifadelerini kulandı.
Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz, konuşmasını tamamladıktan sonra dakikalarca alkışlandı. Kapaklı Kaymakamı Mehmet Yüzer de şilt takdiminde bulundu. Küçükyılmaz, kendisine gösterilen sevgiye karşılık son yazdığı 'Şeyh ile Hükümdar' adlı kitabını hediye ederek imzaladı.

Küçükyılmaz: "Ne FETÖ, ne NATO bizi dize getiremez"