İşsiz kalana, torununa bakan nineye,
engelliye, yaşlıya ve yaşlının
evde bakımına,
fakir fukaraya
ve mülteciye
verilen para
"helali hoş" olsun
elbette...
Devlet, imkan buldukça
daha çok versin!..
Hatta bir alana
3 dağıtsın,
insanlar geçim sıkıntısı
yaşamasın!..
Sosyal devlet
budur işte...
Ancak ortada
ciddi bir adaletsizlik var...
O da emekliler arasındaki
maaş farklarıdır...
Hükümetin ilgili bakanları,
SSK emeklilerine
yönelik ikinci bir "intibak yasası"
çalışmalarından
söz etmişti...
Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın da
açıklaması,
hala hafızalarda...
Ne var ki sorunun
çözümü için
tek bir adım atılmadı...
Bir sendika üyesi,
bireysel başvuru hakkını
kullanarak,
Anayasa Mahkemesi'ne
itirazda bulundu...
Uzmanların,
emekli lehine
olumlu raporlarına
hatta bir emeklinin
Yargıtay'dan
çıkan kararına
rağmen aylardır
Anayasa Mahkemesi
konuyu ele almadı...
Hükümet de
bu adaletsizliğin
farkında...
2000 yılı öncesi
emeklilerine
uygulanan
intibak
zammı ile
yaratılan
mağduriyet de
ortada...
Hükümet,
Anayasa Mahkemesi'nin
kararını bekleyene kadar,
intibaktaki adaletsizliği
ortadan kaldıracak
müjdeyi vermelidir...
Çünkü, eninde sonunda
o emekliler hakkını alacak!..
En güzel yıllarını
çalışarak geçirdikten sonra
emekli maaşıyla
yeni bir
hayata
başlayan
bu insanlar,
"iane" değil,
haklarını
istiyor...
Bu sorunun çözümü
için ekonomik ve sosyal
açıdan gerekçeler de var...
"İstihdam"a önem veren
iktidar,
emekli olmalarına
rağmen
geçim derdi yüzünden çalışmak zorunda bırakılan
binlerce insanın,
aslında gençlerin önünü
tıkadığını
fark etmiyor mu?..
Yaşlılara,
torun bakan
nineye, yaşlıya evde bakıma,
dula-yetime, işsiz kalana, engelliye,
fakirlere ve
mültecilere para yardımında
bulunan
devletin,
emeklilere
karşı tutumunun
ne olması
gerektiğini
Mustafa Kemal Atatürk'ün
şu sözleriyle hatırlatalım:
"Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur."