Hitit Üniversitesi tarafından 'Türkiye ve Terör Kuşağı' konulu konferans düzenlendi. Ethem Erkoç Konferans Salonunda gerçekleşen programı Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Çolak ve çok sayıda öğrenci katıldı.
İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir, FETÖ'nün uluslararası düzeyde iş yapan bir terör örgütü olduğunu belirterek, 'FETÖ'yü konuşurken hep Türkiye'nin içi ile uğraşan bir terör örgütü olarak konuşuyoruz. 2002'de Kırgızistan'a gittiğimden beri şunu söylüyorum. Bu terör örgütü Türkiye'yle ilgili bir terör örgütü değil. Bu terör örgütü uluslararası düzeyde iş yapan ve uluslararası terör örgütleriyle iş yapan daha büyük bir örgüt. Bugün yavaş yavaş anlaşılmaya başladık' diye konuştu.
DEAŞ'ın Suriye'deki haritayı değiştirdiğini de aktaran Prof. Dr. Demir, 'DEAŞ, Suriye'nin demografik yapısını değiştirdi. DEAŞ'ın lideri İbrahim El Avdi, bisikletine binip kitaplarıyla fakülteye giden boş zamanlarında ise futbol oynayan biri. İbrahim El Avdi 2004 yılında tutuklanır. Cezaevinde 6 yıl kalıyor, içeride eğitim görüyor. Çıktıktan sonra El Kaide'nin lideri oluyor. Cezaevleri âdete batı dünyasında, Irak'ta, Suriye'de adeta bir eğitim kampıdır. El Avdi Suriye'de Esad'ı devirmek için Nusra'ya katıldı. Oradaki bütün muhalif grupları örgütledi. İbrahim El Avdi birden bire Nusra'ya 'Ben sizinle savaşmam. Siz batılılarla birlikte ittifak yapıyorsunuz' dedi. 2014 yılı çok önemlidir. İbrahim El Avdi haritayı öyle bir değiştirdi ki dünya ve bölgemiz değişmek için yüzyılları beklemedi. Her şey 1 yılda değişti. İbrahim El Avdi, Musul'u hiç savaşmadan aldı. Koskoca Irak ordusu kaçtı. DAEŞ'i bitiren Irak ordusu 2014'de İbrahim El Avdi'nin önünde duramadı. İbrahim El Avdi 3 yıl bu coğrafyayı hem dönüştürdü hem de Musul, Irak gibi coğrafyalarda zemin buldu' şeklinde konuştu.
'DEAŞ, Türkiye'ye karşı kurulmuş bir örgüt'
DEAŞ terör örgütünün Türkiye'ye karşı kurulmuş bir örgüt olduğunu dile getiren Demir, 'Hızlı büyümesinin sebebi ise DEAŞ, Esad'a karşı kurulmuştu. Fakat Türkiye sınırına doğru genişledi. DEAŞ'ın en büyük düşmanı Şiiler ama gelip Sunni Türkmen Arap coğrafyasına doğru yayılıyor. 2014 yılında DEAŞ Türkiye için kurulmuş dediğimizde bize gülüyorlardı. DAEŞ Türkiye için kurulmuş bir örgüttür. Özel olarak Türkiye'dir amacı. 2014, 2015, 2016'da çözüm süreci başladı. Asıl mesele burada. Bölgemizde bir PKK koridoru oluşurken bölgemizde bir Kürt açılımı oluşuyordu. Bu çözüm sürecinin aşamalarını yürüten ve destek veren birisi vardı, FETÖ. Çözüm sürecine karşı çıktığımızda bazı arkadaşlar 'Kan akmasını mı istiyorsunuz?' diyorlardı. Sanki PKK dağda gezip çiçek dağıtan kır böcekleriymiş gibi. 2013 yılında hükümet dershaneleri kapatmak için adım attı. Adım attığı andan itibaren çözüm süreci garip bir şekilde başka yöne kaymaya başladı. Ondan dolayı çözüm sürecini yöneten bütün aktörler FETÖ'nün aktörleriydi' ifadelerini kullandı.
2015 yılındaki hendek operasyonları ve PKK ile girilen mücadelenin aslında Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesini engellemek için önceden kurulmuş ciddi bir operasyon olduğuna dikkat çeken Demir, '2015'de hendek operasyonları başladı. Hızlı bir şekilde yere gömülen silahlar kullanılmaya başlandı. Çözüm süreci çıkmaza girdi. Türkiye'de neredeyse şehir savaşları başladı. Türkiye hendek mücadelesi yaparken PKK güney sınırlarımızdaki bölgeleri işgal ediyordu. Biz hendek sorunuyla uğraşırken aslında güneyimiz kuşatılıyordu. Buna yol açan ana aktörlerden birisi DEAŞ'tır. Hani Esad için kurulmuştunuz. Bu örgüt Türkiye'nin güney sınırında büyük bir terör koridorunun oluşmasını sağladı' şeklinde konuştu.
Demir, sözlerine şöyle devam etti: '2015 yılındaki hendek operasyonları ve PKK ile girdiğimiz mücadele aslında bizim Suriye'ye müdahalemize engellemek için önceden kurulmuş ciddi bir operasyondu. Türkiye bu operasyonu yemek zorunda kaldı. Çünkü FETÖ o kadar etkiliydi ki Türkiye'nin devletinin içerisindeki resmi kurumların, silahlı kuvvetlerini, medyasını, basınını o kadar çember içine almıştı ki bu sorunu görmemize engel oldu. Biz PKK ile mücadele edip çözüm süreci tuzağına düşmeseydik hendek operasyonları ile uğraşmayacaktık. DAEŞ, PKK'nın kolu olan PYD'nin bu bölgede tutunmasını sağladı ona meşruiyet kazandırdı. DAEŞ terör örgütü ciddi anlamda Şii milis kuvvetlerin Suriye'ye müdahalesinin meşruiyetini sağladı. DAEŞ bir şey daha yaptı. DEAŞ'la, PYD ile mücadele eden biziz ama teröre destek olan dünya kamuoyunda Türkiye oldu'

Hitit’te “Türkiye ve Terör Kuşağı” konulu konferans